Yaklaşık yarım milyar yıl önce, ilkel denizlerde yaşayan ilginç bir yırtıcı vardı. Avlarını ağzına çekiyor, ancak nefes almak için vücudunun arka kısmındaki uzun solungaçları kullanıyordu.
Araştırmacılar, Kanada'daki müze fosil koleksiyonlarında yaptıkları incelemeler sonucunda 506 milyon yıl öncesine ait bu dikkat çekici canlıyı keşfetti. Mosura fentoni adı verilen bu fosiller, erken dönem eklembacaklılarının (arthropodlar) sanıldığından daha çeşitli olduğunu gösteriyor. Soyu tükenmiş olan bu eklembacaklının, günümüzdeki akrabalarından olan güvelere benzediği düşünülüyor. Bu nedenle, Japon sinemasındaki dev kurgusal güve olan Mothra'dan esinlenerek Mosura adı verildi.
Sinema perdesinde Godzilla ile savaşacak kadar büyük olan Mothra'nın aksine, gerçek Mosura fentoni sadece bir insan parmağı büyüklüğündeydi. Ancak küçük boyutuna rağmen, bu canlı bilim insanları için büyük ve nadir bulunan bir keşfi temsil ediyor.
Kanada'daki Burgess Shale kaya oluşumlarından çıkarılan M. fentoni fosilleri o kadar iyi korunmuş ki, canlının sinir sistemi, dolaşım sistemi ve sindirim sistemi gibi karmaşık biyolojik detaylarını içeriyor. Yumuşak dokuların fosillerde nadiren korunması göz önüne alındığında bu durum oldukça dikkat çekici. Bu detaylar, eski eklembacaklıların evrimi hakkında önemli ipuçları sunuyor.
Yapılan bir çalışmada yer alan araştırmacılar, fosillerdeki detayların şaşırtıcı olduğunu belirtti. Günümüzdeki eklembacaklılarda olduğu gibi, gözlerde görüntü işlemede rol alan sinir demetlerinin izlerini bile gördüklerini dile getirdiler. Bu tür yumuşak iç anatomiye dair bu seviyede bilgi sunan çok az sayıda fosil alanı bulunuyor.
Araştırmacılar bulgularını bilimsel bir dergide yayımladılar.
Eklembacaklılar, sert dış iskeletleri, segmentli vücutları ve eklemli bacakları olan büyük bir omurgasız grubudur. Günümüzde, böcekler, örümcekler ve kabuklular dahil olmak üzere yaşayan tüm hayvanların yaklaşık dörtte üçünü oluştururlar. Evrimsel başarılarının nedenlerinden biri, özelleşmiş vücut segmentleridir. Bu değişken segmentler, eklembacaklıların kendi grupları içinde çeşitlenmesine ve sonuçta at nalı yengeçlerinden güvelere kadar çok farklı formlara bürünmesine yardımcı olmuştur.
M. fentoni, radyodontlar adı verilen atalara ait bir eklembacaklı grubuna aitti. Bu grubun belirgin özellikleri arasında yan kanatçıklar ve baş uzantıları bulunur. Bu omurgasızlar Kambriyen döneminde (541 milyon ila 485 milyon yıl önce) gelişti, ancak fosilleri şimdiye kadar çok az çeşitliliğe sahip, nispeten tekdüze vücut segmentleri göstermişti.
Araştırmacılar, 1990 ile 2022 yılları arasında yeni tanımlanan türün 60 kadar fosilini topladı. Bu örneklerin çoğu yıllardır müze koleksiyonlarında bekliyordu, ta ki yeni çalışmanın yazarları onları daha yakından inceleyene kadar. Ayrıca başka bir müzede de bir örnek daha tespit ettiler.
Çalışmanın başyazarı, müze koleksiyonlarının, eski ve yeni olsun, geçmiş hakkında dipsiz bir bilgi hazinesi olduğunu ve bazen sadece bir müze çekmecesini açarak yeni keşifler yapılabileceğini ifade etti.
Araştırmacılar, bu antik canlının biyolojisinin bir resmini oluşturmak için fosilleri fotoğrafladı ve taradı. Diğer radyodontların aksine, M. fentoni'nin arka kısmında çok sayıda vücut segmenti olduğunu ve bunların solungaçlarla kaplı olduğunu buldular. Araştırmaya göre, tür, bilinen tüm radyodontlar arasında en küçüklerden biri olmasına rağmen, vücut uzunluğuna göre en uzun solungaçlara sahipti.
Ekip, arka kısımdaki solungaçların büyük olasılıkla özelleşmiş bir solunum sistemi olduğu sonucuna vardı. At nalı yengeçleri, tahta kuruları ve bazı diğer yaşayan eklembacaklılar daha sonra benzer bir sistem evrimleştirmiştir. Araştırmacılar, M. fentoni'nin neden uzun 'kıç solungaçlarına' ihtiyaç duyduğundan tam olarak emin değiller, ancak bunun düşük oksijenli ortamlara veya artan oksijen tüketimi gerektiren aktif bir yaşam tarzına (muhtemelen çok aktif bir üreme yaşam tarzına) bir adaptasyon olduğunu tahmin ediyorlar. Her iki durumda da, keşif, radyodontların daha önce düşünülenden daha çeşitli olduğunu vurguluyor.
Bir araştırmacı, radyodontların evrim ağacında dallanan ilk eklembacaklı grubu olduğunu, bu yüzden tüm grubun atalara ait özellikleri hakkında kilit bilgiler sağladıklarını belirtti. Yeni türün, bu erken eklembacaklıların şaşırtıcı derecede çeşitli olduğunu ve uzak modern akrabalarına benzer bir şekilde adapte olduklarını gösterdiğini ekledi.