Kanser tedavisinin vazgeçilmez yöntemlerinden kemoterapinin, sağlıklı hücreler üzerinde beklenmedik bir etki bırakabileceği ortaya çıktı. Yeni bir araştırma, bazı kemoterapi ilaçlarının sağlıklı kan hücrelerine diğer seçeneklerden daha fazla zarar verebileceğini ve hatta onları 'yapay olarak yaşlandırabileceğini' gösteriyor.
Prestijli bir bilimsel dergide yayımlanan bulgulara göre, bilim insanları kemoterapiye bağlı dört yeni mutasyonel imza (ilaçların DNA'da bıraktığı hasar kalıpları) tespit etti. Bu mutasyonlar aracılığıyla bazı ilaçların sağlıklı kan hücrelerini 'erken yaşlandırdığı' belirlendi. Araştırmacılar, bu keşfin doktorların kanser tedavisinde hastanın vücuduna en az yan etkiyi yapacak ilaçları seçmelerine yardımcı olabileceğini belirtiyor.
Kemoterapi ilaçları, hızla bölünen hücrelerin DNA'sına zarar vererek hücre ölümünü tetikler. Kanser hücreleri bu tanıma uyarken, kemik iliği ve kan gibi hızla bölünen sağlıklı hücreler de bulunmaktadır. Bu çalışma, kemoterapinin bu sağlıklı hücreleri nasıl etkilediğini detaylı bir şekilde incelemeyi amaçladı.
Araştırma ekibi, daha önce kemoterapi görmüş 3 ila 80 yaş arasındaki 23 kişinin kan örneklerini, kanser veya kemoterapi geçmişi olmayan 9 kişinin kan örnekleriyle karşılaştırdı. Kemoterapi alan gruptaki katılımcılar, platin ve alkilleyici ajanlar dahil olmak üzere 21 farklı tedavi görmüştü. Ekip, bu kişilerin kan kök hücrelerini ve olgun kan hücrelerini izole etti, DNA'larını çıkardı ve tüm genom dizilemesi yaptı. Matematiksel modeller kullanarak, her hücrenin DNA'sındaki mutasyonel imzaları belirlediler. Bunlardan dördü daha önce bilim dünyasında rapor edilmemişti ve kemoterapiden kaynaklandığı düşünülüyor.
Bazı mutasyonel imzalar hem kansersiz hem de kemoterapi görmüş grupların örneklerinde bulunsa da, 11 imza sadece kemoterapi grubunda görüldü. Bu yeni dört imzayı da içeriyordu.
İlginç bir şekilde, kemoterapi grubundaki tüm ilaçlar aynı derecede mutasyon yüküne neden olmadı. Örneğin, multipl miyelom ve meme kanseri gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan siklofosfamid isimli ilacın, kendi sınıfındaki diğer ilaçlara göre çok daha az mutasyona neden olduğu bulundu. Uzmanlar, siklofosfamidin ikincil tümör riski açısından diğer ilaçlardan daha düşük bir profile sahip olduğunu belirtiyor, ancak riskin sıfır olmadığını vurguluyor.
Kanser, kontrolsüz hücre büyümesine yol açan mutasyonlar sonucunda ortaya çıkar. Ancak genetik mutasyonlar genel olarak yaşlanmayla da ilişkilidir. Araştırmaya dahil olmayan bir hematolog ve araştırmacı, kemoterapinin kan hücrelerine, özellikle de kan kök hücrelerine mutasyonlar sokmasının, "hücrenin mutlaka yaşlandığı anlamına gelmediğini; sadece daha fazla mutasyona sahip olduğunu" belirtiyor. Ancak bu kemoterapi kaynaklı mutasyonlar, yaşa bağlı mutasyonlarla aynı riski taşır: birikimleri kanser riskini artırır.
Çalışmaya katılanlar arasında, kemoterapi gören 3 yaşında bir çocuk, sağlıklı, tedavi görmemiş yaşıtlarına göre kanında 10 kat daha fazla mutasyon taşıyordu. Bu çocuğun kan hücreleri, hiç kemoterapi görmemiş 80 yaşındaki bir katılımcının hücrelerinden bile daha yaşlı görünüyordu. Ancak mutasyon birikimi hücreleri daha yaşlı gösterse de, her zaman tümör büyümesine yol açmaz; tıpkı her yaşlanan insanın kansere yakalanmaması gibi.
Çalışmanın küçük örneklem büyüklüğü gibi bazı sınırlamaları vardı. Araştırmacılar, kanın test tüplerinde incelenmesinin sonuçları saptırmış olabileceğini, çünkü bu ortamın insan vücudunun ortamını tam olarak taklit etmediğini kabul etti. Araştırma ekibi, daha geniş bir kohort ve dolaşımdaki kan ile benzer deneyler yapmayı istediklerini, ancak henüz acil bir planları olmadığını belirtti.
Uzmanlar, bu tür araştırmaların gelecekte nereye gidebileceğine dair örnekler de sunuyor. Örneğin, Hodgkin lenfoma için alternatif bir kemoterapi kombinasyonunun standart seçenek kadar iyi çalıştığını ve daha az mutasyona yol açtığını gösterdiler. Hodgkin lenfoma, %80'in üzerinde yüksek bir iyileşme oranına sahip olsa da, daha düşük iyileşme oranına sahip diğer kanser türleri için bu yaklaşımı uygulamak daha zor olabilir. Ayrıca, ikincil tümörlerin gelişmesi yıllar alabilir, bu nedenle hastaların bu tür sorunlarla karşılaşmaları için ilk tedavilerini takiben bir süre hayatta kalmaları gerekir. Kanserlerinin hayatta kalma oranları yüksek değilse, mutasyonları en aza indirmek için başlangıçtaki kemoterapi ilaçlarını optimize etmek pek yardımcı olmaz.
Uzmanların sözleriyle: "Öncelikle o kanser türünü tedavi etmelisiniz. Sonra tedavinin toksisitesini azaltmaya çalışırsınız."