Ara

Kemoterapi Sonrası Beyin Sisinin Nedeni Ortaya Çıktı: Beynin ‘Drenaj Sistemi’ Hasar Görüyor Olabilir

Kemoterapi tedavisinin yan etkilerinden biri olan ve hastaların odaklanma, düşünme ve hatırlama güçlükleri yaşamasına neden olan 'kemoterapi beyni'nin, kanser tedavisinin beyin lenfatik sistemini bozmasından kaynaklanabileceği öne sürüldü. Yapılan ilk aşama çalışmalar bu yönde işaretler veriyor.

Araştırma, beyni çevreleyen koruyucu doku tabakasındaki drenaj ağı olan meninks lenfatikleri üzerine yoğunlaştı. Bu ağdaki işlev bozukluklarının Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı ve travmatik beyin hasarları gibi durumlarla ilişkilendirildiği biliniyordu.

Yeni araştırma, meninks lenfatiklerindeki hasarın, hastaların kemoterapi sonrası sıkça deneyimlediği 'beyin sisi' ile bağlantılı olduğunu ortaya koydu. 13 Ekim'de Communications Biology dergisinde yayımlanan çalışma, insan ve fare hücreleri ile canlı laboratuvar fareleri üzerinde yürütüldü.

Araştırmacılar, kanser hücrelerinin bölünmesini engelleyen yaygın bir kemoterapi ilacı türü olan taksanların, beynin lenfatik damarlarına zarar verdiğini ve drenaj kapasitelerini sınırladığını belirledi. Normalde bu damarlar, metabolik atıkların temizlenmesinde beyin gliatik sistemi ile birlikte çalışır.

Çalışmanın ortak yazarlarından Jennifer Munson, üç farklı modelde yapılan ölçümlerde lenfatik sağlığın önemli ölçüde azaldığını belirtti. Munson, damarların küçüldüğünü ve daha az dallanma gösterdiğini, bunun da lenfatiklerin değiştiğine veya faydalı şekillerde yenilenmediğine işaret eden büyüme eksikliği belirtileri olduğunu söyledi.

'Kemoterapi beyni', kemoterapi sonrası ortaya çıkan ve tedavi bittikten yıllar sonra bile devam edebilen bir dizi bilişsel değişikliği kapsayan geniş bir kategori. Munson, bu konudaki bilinmeyenlerin çok fazla olduğunu ancak bu bilişsel bozuklukların daha önce oksidatif stres, inflamasyon ve miyelin üretimindeki bozukluklarla ilişkilendirildiğini ekledi. Miyelin, sinir liflerini kaplayan yağlı bir yalıtkandır.

Munson ve ekibi, daha önceki çalışmaların nöral tarafa odaklandığını, kendilerinin ise meninks (beyin zarı) tarafına odaklanmak istediklerini belirtti.

Bu amaçla, araştırmacılar insan hücreleri, fare dokuları ve canlı fareler olmak üzere üç model kullanarak kemoterapi ilaçlarının meninks lenfatiklerindeki değişikliklere yol açıp açmadığını farklı ölçeklerde değerlendirdi. İlk olarak, sağlıklı meninks lenfatiklerinin insan hücresi modelini oluşturdular. Bu model, lenfatik damarların iç yüzeyinden alınan hücreleri meninks hücreleriyle bir araya getirerek, kemoterapi tedavisinin her bir hücrenin işlevi üzerindeki izole etkilerini ayırmaya olanak tanıdı. Ayrıca laboratuvar ortamında sağlıklı fare meninks dokusu yetiştirerek ilaç maruziyetinin tetiklediği yapısal değişiklikleri incelediler.

Docetaxel adlı ilacın, insan meninks lenfatik modelindeki hücrelerin kapsama alanını ve uzunluğunu azaltarak hücreleri bozduğu tespit edildi. Tedavi, fare dokularındaki damarları da küçülttü ve ağ yapısındaki döngü sayısını azalttı.

Ardından, canlı farelerle deneyler yapıldı. Docetaxel ile tedavi edilen fareler, ilaç almayan farelerle karşılaştırıldı. İlaç verilen kanserli tümörlere sahip farelerde, tedavi edilmeyen farelere kıyasla daha dar meninks lenfatik damarlar ve daha az döngü olduğu görüldü.

Araştırmacılar, docetaxel kaynaklı bu yapısal değişikliklerin hafıza bozukluğuna veya davranış değişikliklerine yol açıp açmadığını görmek istediler. Docetaxel ile tedavi edilen sağlıklı farelerin daha önce gördükleri nesneleri unuttuğu, tedavi edilmeyen farelerin ise bunları hatırladıklarına dair belirgin işaretler gösterdiği belirlendi. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) taramaları, tedavi edilen farelerde bu bilişsel sorunların, lenfatik damarlardaki sıvı akışının azalmasıyla ilişkili olduğunu gösterdi.

Munson, bunun erken aşama bir çalışma olduğunu ve 'kemoterapi beyni' ile meninks lenfatikleri arasındaki bağlantıya dair anlayışımızda hala pek çok boşluk bulunduğunu belirtti. Araştırmanın bir kısıtlılığının, kemoterapi ilaçlarının nispeten kısa sürelerle uygulanması olduğunu, oysa insan kanser hastaları için kemoterapi kürlerinin genellikle aylarca sürdüğünü açıkladı. Benzer şekilde, farelerde gözlemlenen hafıza sorunlarının birkaç gün üzerinden test edildiğini, ancak insanlarda kemoterapi sonrası yıllarca sürebileceğini vurguladı. Bu nedenle, insan hastalarda görülen kalıcı etkilerin farklı mekanizmaları olabileceğini ve bu çalışmada tam olarak yakalanamamış olabileceğini söyledi.

Bu araştırmanın farklı yaşlardaki birçok bireyden alınan örneklerle tekrarlanması ve tümör taşıyan ile tümör taşımayan fareler arasındaki sonuçların karşılaştırılması gerektiğini belirten Munson, umudunun bu araştırmanın kemoterapi tedavisinin bu yan etkisini tedavi etmek için yeni bir hedef sunması olduğunu ifade etti.

Çalışmanın diğer bir ortak yazarı olan Monet Roberts, bu çalışmanın sadece hayatta kalmayı değil, aynı zamanda kanser tedavisinin bilişsel refah ve yaşam kalitesi üzerindeki uzun vadeli, genellikle göz ardı edilen nörolojik yan etkilerini de göz önünde bulundurma ihtiyacını vurguladığını söyledi.

Önceki Haber
Uzaydaki Tüm Uyduları Yok Edebilecek Güneş Fırtınası Kapıda mı? Yeni Simülasyonlar Tehlikeyi Gözler Önüne Seriyor
Sıradaki Haber
Devasa Uzay Veri Merkezleri: Yapay Zeka İçin Yeni Bir Dönem mi Başlıyor?

Benzer Haberler: