Pergel (Circinus) takımyıldızında, evrenin derinliklerinde karanlık ve aydınlık arasında epik bir mücadele yaşanıyor. Bu kozmik çatışmanın önemli bir anı, güçlü bir teleskop tarafından kaydedilen yeni bir görüntüyle gözler önüne serildi.
Görüntünün merkezindeki ürkütücü siyah yapı, Circinus Batı molekül bulutu olarak biliniyor. Yaklaşık 2.500 ışık yılı uzaklıkta bulunan bu devasa bulut, yıldız oluşturan gazların birleşimiyle oluşmuş. Gaz ve toz o kadar yoğun ki, ışığın içinden geçmesine izin vermiyorlar. Bu tür nesneler, 'karanlık nebula' olarak adlandırılır.
Bu karanlık bulut, tahmini olarak 180 ışık yılı genişliğinde, yani bizim Güneş Sistemimizden 60 kat daha büyük bir alanı kaplıyor ve 250.000 Güneş kütlesine eşdeğer madde içeriyor.
Böylesine yoğun ve tozlu bir bölgede, karanlık sonsuza dek süremez. Circinus Batı molekül bulutu, soğuk, yoğun gazın düzenli olarak yeni doğmuş yıldızlara dönüştüğü aktif bir yıldız oluşum bölgesi. Görüntüde bu yıldız kreşinin nasıl canlandığını görebilirsiniz; parlayan ışık noktaları, yeni doğan yıldızların muazzam iyonlaştırıcı enerji jetleri püskürtmeye başladığı yerleri gösteriyor. Bu bebek yıldızlar, kendilerini göstermek için ezici karanlığın içinden itiyorlar. Molekül bulutunun karanlık sınırlarının ardında ise, uzaktaki yıldızlardan oluşan bir halı turuncu bir arka plan parıltısı yayıyor.
Şili'deki Cerro Tololo Inter-Amerikan Gözlemevi'ne monte edilen Karanlık Enerji Kamerası (Dark Energy Camera), dünyanın en güçlü dijital kameralarından biri. Molekül bulutunun giderek daha yakından alınan görüntüleri, yıldız oluşumunu gösteren Herbig-Haro cisimleri gibi tuhaf ışık cepleri de dahil olmak üzere daha fazla belirgin yapıyı ortaya çıkarıyor.
Bu bölgeler, genç yıldızlar tarafından salınan hızlı hareket eden gazın, onları çevreleyen daha yavaş hareket eden gazla çarpışmasıyla oluşur. Gaz ısınır ve dışarı doğru itilir, renkli radyasyon jetleri oluşturur.
Genç yıldızlar radyasyon yaydıkça, çevrelerindeki karanlık gaz bulutunda yavaş yavaş delikler açarak, onu görüntüde görülen yırtık, iplik benzeri şekillere dönüştürüyorlar. Yıldızların gelişimlerinin çeşitli aşamalarında çevreleriyle etkileşime girip onları değiştirdikleri bu tür bölgeler, yıldız oluşumunun dinamiklerini ve genel olarak molekül bulutlarının ve galaksilerin evrimini incelemek için 'doğal bir laboratuvar' sağlıyor.
Bilim insanlarına göre, kendi Güneş Sistemimizin de benzer koşullar altında oluşmuş olması mümkün. Dolayısıyla, ışık ve karanlık arasındaki bu kozmik savaşta, kendi kozmik bölgemizin kaotik geçmişine dair daha iyi bir anlayış kazanabiliriz.