Ara

Kadınlarda İnme Riski Neden Daha Yüksek? Uzmanlar Açıklıyor

İnme, dünya genelinde engelliliğe yol açan başlıca nedenlerden biri. Bu durum, aileler, sağlık sistemleri ve toplumlar üzerinde büyük bir yük oluşturuyor.

Günümüzde inme vakaları sadece yaşlılarda görülmekle kalmıyor; hayatın en verimli dönemindeki genç insanları da etkileyerek iş, aile yaşantısı ve uzun vadeli sağlığı sekteye uğratıyor.

Türkiye'de kadınların inme yaşama riski, erkeklere göre daha yüksek. Bunun bir nedeni, kadınların ortalama yaşam süresinin daha uzun olması. Ancak kadınlar inme sonrasında daha kötü sonuçlar yaşama ve yaşam kalitelerinin daha düşük olma eğiliminde. Özellikle 25 yaş altı kadınlarda inme erkeklere göre daha yaygın.

Kadınlarda inme riski, üreme dönemi boyunca biyolojik ve hormonal faktörlerden etkileniyor.

Önemli risk faktörlerinden biri, gebelik sırasında yüksek tansiyon. Gestasyonel hipertansiyon ve preeklampsi gibi durumlar buna örnek gösterilebilir. Preeklampsi genellikle 20. haftadan sonra ortaya çıkar ve yüksek tansiyonun yanı sıra böbrek veya karaciğer gibi organlarda hasara neden olur. Bu durumlar, gebelik sırasında ve ileriki yaşamda inme riskini artırıyor çünkü yüksek tansiyon beyne giden kan damarlarına zarar verebiliyor.

Hormonal doğum kontrol yöntemleri de inme riskini etkileyebilir. Tüm hormonal yöntemler riski artırmaz. Başlıca endişe, östrojen ve progesteron içeren kombine oral kontraseptiflerde görülüyor. Bu tür haplar, kanın pıhtılaşma eğilimini artırabilir ve tansiyonu yükseltebilir.

Sigara içen, 35 yaş üstü veya auralı migren geçiren kadınlarda risk daha da yükseliyor. Sadece progesteron içeren yöntemlerin ise aynı düzeyde bir risk taşımadığı belirtiliyor. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, dünya genelinde yaklaşık 248 milyon kadın hormonal doğum kontrolü kullanıyor.

Menopoz da önemli bir faktör. Menopoz döneminde östrojen seviyeleri düşüyor. Östrojen normalde kan damarı duvarlarını koruyarak sağlıklı kolesterol seviyelerini destekler. Östrojenin azalmasıyla kan damarları daha sertleşebilir ve hasara daha yatkın hale gelebilir, bu da inme riskini artırır.

Menopoz belirtilerini tedavi etmek için bazen hormon replasman tedavisi (HRT) kullanılıyor. Özellikle östrojen içeren bazı HRT türleri, küçük bir miktar da olsa inme riskinde artışla ilişkilendirilmiş durumda. Bu risk, özellikle yaşlı kadınlarda veya menopozdan çok uzun yıllar sonra HRT'ye başlayanlarda daha fazla görülüyor.

Kadınlar ayrıca migren, özellikle de auralı migren geçirmeye daha yatkın. Bu tür migren, beyindeki kan akışında geçici kesintilerle ilişkilendiriliyor ve bu durum inme riskini artırabiliyor.

Lupus ve romatoid artrit gibi otoimmün hastalıklar kadınlarda daha yaygın ve kronik iltihaplanmaya neden olabilir. İltihaplanma, kan damarlarının daralmasına ve zayıflamasına katkıda bulunarak inme olasılığını artırıyor.

Bu birleşik risklerin kanıtları birçok çalışmada belgelenmiş durumda. Örneğin, yapılan bir araştırma incelemesi, üreme faktörlerinin, hormonal maruziyetin ve bağışıklık sistemi farklılıklarının kadınlarda inme riskinin artmasına katkıda bulunduğunu ortaya koyuyor.

Gebelik ve Doğum Sonrası İnme

Gebelik, kalp ve dolaşım sistemi üzerinde ek bir yük oluşturuyor. Kan hacmi artıyor, hormonlar değişiyor ve kan pıhtılaşmaya daha yatkın hale geliyor.

Bu durum, hamile veya yeni doğum yapmış kadınların, aynı yaştaki hamile olmayan kadınlara göre yaklaşık üç kat daha fazla inme geçirme olasılığına sahip olduğu anlamına geliyor. Bu artan riskin kanıtları, Amerikan Kalp ve İnme Derneği tarafından yayınlanan araştırmalarda iyi bir şekilde belgelenmiş durumda. Ayrıca inme, anne ölümlerinin önde gelen nedenlerinden biri.

Ciddi eşitsizlikler mevcut. Örneğin, İngiltere'de siyahi kadınların gebelikle ilişkili nedenlerden ölme olasılığı, beyaz kadınlara göre dört kat daha fazla. MBRRACE UK'nin uzun süredir devam eden resmi bir denetimine göre, Asyalı kadınlar ve farklı etnik kökenlerden gelen kadınlar da daha yüksek riskler taşıyor.

ABD'de siyahi kadınlar, beyaz kadınlara göre neredeyse iki kat daha yüksek oranda gebelikle ilişkili nedenlerden ölüyor. İnme, bu ölümlere katkıda bulunan başlıca tıbbi komplikasyonlardan biri. Bu durumun nedenleri arasında teşhiste gecikmeler, bakıma erişimdeki eşitsizlikler ve yüksek tansiyon, obezite ve preeklampsi gibi durumların daha sık görülmesi yer alıyor.

Azınlık etnik kökenlerden gelen kadınlar ayrıca yüksek tansiyon, diyabet ve kaliteli anne sağlığı hizmetlerine erişimin azalması gibi inme risk faktörlerine daha yatkın. Bu durum, düzenli gebelik kontrollerini ve kültürel olarak uygun sağlık eğitimini hayati önem taşıyor.

İnme Neden Kadınlarda Göz Ardı Ediliyor?

Kadınlarda inme belirtilerinin göz ardı edilme olasılığı daha yüksek. Erkekler ve kadınlar genellikle yüz düşüklüğü, kol zayıflığı ve konuşma güçlüğü gibi benzer erken belirtiler gösterse de, kadınlar baş ağrısı, yorgunluk, mide bulantısı veya kafa karışıklığı gibi ek belirtiler bildirme eğiliminde. Bu belirtiler kaygı, migren veya stres olarak yanlış yorumlanabilir.

Sağlık çalışanları, kadınların belirtilerini inme yerine bir "inme taklidi" olarak etiketleme olasılığına daha yatkın. Bu tanıma ve tedavi sürecindeki gecikmeler, yaşam boyu süren engelliliğe veya ölüme yol açabilir.

Subaraknoid kanama, beyin etrafındaki kanamadan kaynaklanan bir inme türüdür ve genellikle yırtılmış bir anevrizmadan kaynaklanır. Genellikle ağrı kesicilere yanıt vermeyen ani ve şiddetli bir baş ağrısı olarak ortaya çıkar. Bu inme türü kadınlarda daha yaygındır.

Bunun bir nedeni, menopoz sonrası düşük östrojen seviyelerinin beyindeki arter duvarlarını zayıflatabilmesi ve yırtılmaya daha yatkın hale getirmesidir. 42 yaşından önce menopoza giren kadınlar daha da yüksek bir risk taşıyor.

Kadınlar, küresel inme yükünün orantısız bir payını taşıyor. Hormonal, üreme ve sosyal faktörlerin hepsi bu duruma katkıda bulunuyor. Azınlık etnik kökenlerden gelen kadınlar, sağlık hizmetlerine erişimdeki eşitsizlikler, altta yatan sağlık koşullarının daha yüksek oranları ve teşhis ve tedavideki gecikmeler nedeniyle genellikle daha da büyük risklerle karşı karşıya kalıyor.

Bu yüke rağmen, bilgi alanında önemli bir boşluk devam ediyor. Kadınlara özgü birçok inme riski yeterince anlaşılmamış durumda. Klinik araştırmalarda kadınların temsil edilmemesi, tedavi kılavuzlarının genellikle erkeklerden elde edilen kanıtlara dayanmasına ve kadınların vücutlarını ve deneyimlerini yansıtmamasına neden oluyor.

Sonuçları iyileştirmek, yaşamın farklı evrelerindeki kadınlara uygun, kapsayıcı ve kültürel olarak duyarlı inme önleme stratejileri gerektirecektir. Eğitim, belirtilerin erken tanınması ve adil sağlık hizmeti erişimi elzemdir.

Ancak bu benzersiz riskleri kabul ederek ve ele alarak küresel inme etkisini azaltabilir ve cinsiyet farkını kapatmaya başlayabiliriz.

Önceki Haber
MSI'den Devrim Yaratan Anakart: Tüm Bağlantılar Arkada, 64 MB BIOS ile Geliyor!
Sıradaki Haber
Microsoft Lisans Satışını Engelleyemiyor: Mahkeme Kararı Apple'a Karşı Çıktı

Benzer Haberler: