Japonya'nın merkezinde yer alan Toyoake şehri, vatandaşlarının sağlığını korumak amacıyla akıllı telefon kullanımını düzenlemeyi planlıyor. Yerel yönetim, iş ve okul dışında akıllı telefon kullanımının günde iki saatle sınırlandırılmasını tavsiye eden bir yasa tasarısını meclise sunmayı hedefliyor. Bu düzenleme, özellikle okul çağındaki çocukların ekran süresini kontrol altına almak isteyen ebeveynler için olumlu karşılansa da, akıllı telefonlarını 'aşırı' kullananlar için herhangi bir resmi yaptırım uygulanmayacağı belirtildi.
Akıllı cihaz kullanıcılarını etkileyecek yeni düzenleme, 1 Ekim 2025 tarihine kadar yerel meclise sunulacak. Eğer yasa tasarısı kabul edilirse, aynı tarihte yürürlüğe girecek.
Taslak yasa tasarısının kapsamının "tüm sakinleri" etkileyeceği belirtilse de, daha çok okul çağındaki çocuklara odaklanıldığı görülüyor. Toyoake'den bir yetkili, yasanın insanlara akıllı telefonlarını nasıl kullandıkları üzerine düşünmeleri için bir fırsat sunmasını istediklerini dile getirdi. Bu kuralların, akıllı telefonu olan ve okul çağındaki çocukların ebeveynlerini etkilemek için önemli bir araç olabileceği düşünülüyor.
Japonya'daki çalışkan öğrenciler, yoğun ders programları ve akşam geç saatlere kadar sürebilen özel dersler nedeniyle bu tür ek kısıtlamalara karşı çıkabilirler. Ancak, mevcut raporlara göre, yasa tasarısı ilkokul öğrencilerinin saat 21.00'den sonra, ortaokul öğrencileri ve daha büyüklerin ise saat 22.00'den sonra akıllı telefonlarını bırakmalarını teşvik edecek.
Aşırı ekran süresinin sağlık ve refah üzerindeki olumsuz etkilerine dair pek çok bilimsel çalışma bulunuyor. Özellikle akşamları ekranlara bağlı kalmak, iyi bir gece uykusunu ciddi şekilde bozabiliyor.
Toyoake gibi yerel yönetimler, gürültü kontrolü, kamu güvenliği ve diğer bölgesel konuları düzenleyen yönetmelikler çıkarmaya alışkındır. Bu düzenlemelerin bazıları para cezaları ve yaptırımlarla desteklenir. Ancak akıllı telefon kullanımı bağlamında, Toyoake'nin okul ve iş ortamları dışındaki kişisel tercihlere müdahale etme sınırlarını zorladığı düşünüldüğünde, herhangi bir yaptırım öngörülmemesi şaşırtıcı değil.
