James Webb Uzay Teleskobu'nun çektiği yeni görüntüler, daha önce hiç görülmemiş detayları gün yüzüne çıkardı. Bu görüntüler, astronomların ilk kez doğrudan görüntülediği kara delik olan M87*'den fışkıran devasa jetleri ve zıt yönde ilerleyen devasa karşı jeti net bir şekilde ortaya koyuyor.
Eylül ayında yayımlanan yeni James Webb Uzay Teleskobu (JWST) görüntüleri, 54 milyon ışık yılı uzaklıktaki Messier 87 (M87) galaksisinin merkezindeki süper kütleli kara delikten neredeyse ışık hızında uzaya fırlayan atom altı parçacık jetinin en net görünümlerini sunuyor. Daha önceki radyo dalgalarıyla yapılan gözlemler, jetin çift sarmal şeklinde olduğunu ve yaklaşık 8.000 ışık yılı uzunluğunda olduğunu göstermişti.
Süper kütleli kara delik jetleri yaygın olsa da, M87*'nin astronomik ölçeklerde nispeten yakınlığı ve spektrum boyunca parlaklığı onu özel kılıyor. Bu da onu jet fiziğini incelemek için ideal bir laboratuvar haline getiriyor. M87* kara deliği, yaklaşık 6,5 milyar Güneş kütlesine denk gelen süper kütleli bir kara deliktir. 2019 yılında, sekiz küresel radyo teleskobundan oluşan bir ağ olan Olay Ufku Teleskobu tarafından doğrudan fotoğraflanan ilk kara delik olma özelliğini taşımaktadır.
Kara delik ve jetleri o zamandan beri sıkça incelenmiş, son araştırmalar bu kozmik canavarın ışık hızının yaklaşık %80'i oranında döndüğünü ve kara deliğin etrafındaki manyetik alanların sadece birkaç yıl içinde önemli ölçüde değiştiğini ortaya koymuştur.
Daha önceki araştırmalar, jetin radyo dalgaları, görünür ışık, ultraviyole radyasyon, X-ışınları ve gama ışınları dahil olmak üzere çeşitli elektromanyetik dalga boyları kullanılarak incelenmesine olanak tanımıştı. Ancak jetin kızılötesi ölçekteki yapısı, ki bu yapının radyo ve görünür ışık görüntülerini birbirine bağlamak için kritik olduğu belirtiliyor, daha önce bilinmiyordu.
Şimdi ise, JWST'nin Yakın Kızılötesi Kamera (NIRCam) ile Haziran 2024'te alınan M87'nin kızılötesi görüntüleri kullanılarak jet daha önce hiç olmadığı kadar detaylı incelendi. Araştırmacılar, öncelikle galaksiyi modelleyerek ve ardından ışık emisyonlarını, yıldızları, tozu ve arka plan galaksilerini temizleyerek jeti görüntülerden izole ettiler. Daha sonra bu temizlenmiş görüntüleri kullanarak jetin kızılötesi ışığın dört farklı dalga boyundaki tüm bireysel özelliklerini belirlediler.
İki kısa dalga boylu görüntü, özellikle yüksek çözünürlüklüydü ve galaksinin çekirdeğine yakın, HST-1 olarak adlandırılan jetin en parlak bölümlerinden birini yakaladı. Önceki araştırmalar, HST-1'i X-ışını verileri kullanarak modellemiş ve bunun iki ışık yayan bölgeden oluştuğunu bulmuştu. Bu yeni görüntüler, bu yapıyı doğrulayan ilk doğrudan gözlemler oldu.
İki uzun dalga boylu görüntü ise ana jetin ters yönünde çekirdekten fışkıran zayıf, C şeklinde bir karşı jet gösterdi. Karşı jet radyo dalgalarıyla çekilen fotoğraflarda da görülse de, kızılötesi görüntülerde elde edilen netlik araştırmacılar için oldukça heyecan verici bulundu.
Farklı dalga boylarında fotoğraflar çekmeye devam etmek, bilim insanlarının jetin kozmik çevresiyle nasıl etkileşime girdiğini ve jet ile karşı jetinin neyden oluştuğunu anlamalarına yardımcı olacaktır. Yeni gözlemlerle birlikte, bu gizemli kozmik yapının tam resmine bir adım daha yaklaşıyoruz.