Tıpta Huzursuz Bağırsak Sendromu (IBS-D) olarak bilinen ve ishalle seyreden bu rahatsızlık, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen oldukça can sıkıcı bir durum. Yapılan yeni bir araştırma, bu sendromun ana tetikleyicilerinden birini ortaya koydu. Bu keşif, gelecekteki tedavi yöntemleri için önemli bir kapı aralıyor.
IBS-D ve ilişkili diğer rahatsızlıkları olan toplam 108 kişi üzerinde gerçekleştirilen inceleme, sindirime yardımcı olan safra asitlerinin normalden daha uzun süre bağırsak sisteminde, özellikle de kalın bağırsakta bulunması durumunda insülin benzeri peptit 5 (INSL5) adı verilen bir hormonun salgılandığını ortaya çıkardı.
Normalde bu durumun yaşanmaması gerekirken, belirli rahatsızlıklar ve bağırsak fonksiyon bozuklukları nedeniyle gerçekleştiğinde, daha fazla INSL5 üretiliyor. Bu da ishale benzer semptomlara neden oluyor.
Araştırmacılara göre bu durum, IBS-D vakalarının yaklaşık beşte birinden sorumlu olabilir ve mevcut birçok ilaç ile yöntemin neden etkisiz kaldığını açıklayabilir.
Doktorlar, kronikishalle başvuran hastalarda öncelikle gıda intoleranslarını test eder, enfeksiyonu dışlar veya iltihaplanma belirtileri arar. Mikrobiyom üzerine önemli araştırmalar yapılsa da, bağırsak hormonları göz ardı edilmiş bir alan olarak kalmıştı. Ancak, bağırsak hormonlarının bağırsak sağlığı ve kilo yönetimi gibi konularda önemli bir rol oynadığı giderek daha belirgin hale geliyor.
Çalışmaya, safra asidi ishali (BAD) olan hastalar da dahil edildi. Bu sayede araştırmacılar, bu durumlar arasındaki bağlantıyı, aralarındaki farkları ve sorumlu tetikleyicileri daha iyi anlama fırsatı buldu. Şu anda BAD'ın teşhisi zor ve sıklıkla IBS olarak sınıflandırılıyor. Araştırmacılar, bu durumu daha iyi tespit edebilmenin, altta yatan nedenleri daha etkili bir şekilde hedefleyen tedavilere yol açmasını umuyor.
INSL5'in vücut tarafından doğal olarak üretildiğini de belirtmek önemlidir. İshal semptomlarını tetiklemesine rağmen, aslında vücudun kendini koruma mekanizmasının bir işareti olarak görülebilir. Safra asitlerinin kolon içinde bulunmaması gerektiğini tespit eden hormon, bunları dışarı atmaya çalışır. Vücudun toksinleri tespit edip uzaklaştıran bir mekanizmaya sahip olması mantıklıdır. Ancak, safra asidi tarafından sürekli tetiklenmesi durumunda, bu durum dramatik semptomlara yol açan bir soruna dönüşebilir.
Fare modelleri üzerinde yapılan çalışmalar, INSL5'in ishale neden olabileceğini göstermişti. Ancak bu, araştırmacıların aynı süreçleri insanlarda göstermeleri ve bunu iki tanınmış durumla ilişkilendirmeleri açısından ilk kez gerçekleşiyor.
Sıradaki adımlar, INSL5'i hedefleyen potansiyel tedavilerin araştırılması olacak. Daha önceki çalışmalarda, mide bulantısı önleyici ilaç olan ve bilinen bir INSL5 engelleyicisi olan ondansetron verilen bazı IBS-D hastalarında belirtilerde iyileşme gözlemlenmişti. Bu, gelecekteki tedavi yollarından biri olabilir, ancak ondansetronun neden bu kadar iyi çalıştığı henüz tam olarak anlaşılamamıştır.
Bu bulgu oldukça heyecan vericiydi çünkü bu hormonun, bu yanlış anlaşılan durumun semptomlarında büyük bir rol oynayabileceğini gösterdi. Ayrıca, INSL5 seviyeleri yalnızca bu bireylerde yüksekse safra asidi ishali teşhisinde yardımcı olabilecek bir kan testi geliştirmemize olanak sağlayabilir.
Bu araştırma, Gut dergisinde yayınlandı.