Yaklaşık 30 yıl önce, web sitelerini etkileşimli hale getirmek için tasarlanmış bir betik dili olan JavaScript duyuruldu. Bu dil, yalnızca 10 günlük yoğun bir çalışma temposuyla ortaya çıkmış ve günümüzde internetin neredeyse tamamını çalıştıran bir yapı taşı haline gelmiştir.
Öncü tarayıcı şirketi Netscape bünyesinde, mühendisler tarafından kısa bir sürede geliştirilen JavaScript'in ilk prototipi, Mayıs 1995'te tamamlandı. Dilin genel kullanıma sunulması aynı yılın Eylül ayına denk gelirken, 1.0 sürümü Mart 1996'da yayınlandı. Bugün, web sitelerinin yaklaşık %98.9'unda istemci tarafı kodlar için JavaScript kullanılıyor ve bu da onu web'in en baskın programlama dili yapıyor. Tarayıcıların ötesinde, sunucu arka uçları, mobil uygulamalar, masaüstü yazılımları ve hatta bazı gömülü sistemlerde de JavaScript'in gücü hissediliyor. Çeşitli araştırmalar, JavaScript'in dünya genelinde en çok kullanılan programlama dilleri arasında istikrarlı bir şekilde yer aldığını gösteriyor.
Netscape, JavaScript'i geliştirirken, web tasarımcıları ve profesyonel olmayan programcılar için de cazip, hafif ve web sayfalarına etkileşim katacak bir betik dili hedefliyordu. Bu dilde, Netscape yönetimini memnun etmek amacıyla popüler Java diline benzer bir söz dizimi kullanıldı. Ancak dilin temelinde, mühendislerin beğendiği Scheme ve prototip tabanlı nesne modelini getiren Self gibi dillerden esinlenmeler bulunuyordu.
JavaScript için yapılan iş birliği, teknoloji dünyasından büyük destek gördü. Ancak zamanla, bu destek veren şirketlerin birçoğu farklı kaderler yaşadı. JavaScript ise hepsini geride bırakarak ayakta kaldı.
Bir İsmin Öyküsü
JavaScript'in 10 günlük gelişim hikayesi, programlama dünyasında bir efsane haline gelmiş olsa da, bu süreç aslında bir prototipin ortaya çıkışıydı. Dil, sonraki bir yıl boyunca sürekli geliştirildi ve üzerinde ince ayarlar yapıldı. Bu hızlı geliştirme süreci, günümüzde geliştiricilerin hala bahsettiği bazı tutarsızlıklara ve kendine özgü özelliklere yol açtı.
1996 sonbaharında, dönemin önde gelen teknoloji figürlerinden biri, sürekli değişen JavaScript'ten duyduğu rahatsızlığı dile getirmişti. Microsoft, Internet Explorer için kendi JavaScript yorumlayıcısı olan JScript'i geliştirdi ve bu durum, web geliştiricilerini yıllarca uğraştıran tarayıcı uyumluluk sorunlarına neden oldu.
“JavaScript” adı kesinleşmeden önce dil, birkaç farklı isimle anıldı. Başlangıçta “Mocha” olarak adlandırılan prototip, daha sonra Netscape tarafından Eylül 1995'te çıkan Netscape 2.0'ın beta sürümünde “LiveScript” olarak yeniden adlandırıldı. Aralık 1995'te Netscape ve Sun Microsystems arasındaki ortaklık anlaşmasıyla birlikte dil, “JavaScript” adını aldı.
Bu isim, otuz yıldır süregelen bir kafa karışıklığının da kaynağı oldu. Bu isim tercihi, o dönemde Java'nın popülerliğinden faydalanmak amacıyla yapılan bir pazarlama hamlesiydi. 1995 tarihli basın bülteninde JavaScript, Java'nın küçük istemci tarafı görevlerini üstlenirken, Java'nın daha büyük kurumsal uygulamaları çalıştırmasıyla bir tamamlayıcı olarak konumlandırılmıştı. O dönemde Sun'ın kurucu ortağı olan bir isim, “JavaScript, HTML tabanlı içeriği Java applet'lerine bağlamanın en etkili yöntemi olacaktır” demişti.
Java ile olan ilişkisi hakkındaki kafa karışıklığı hala devam ediyor: İki dilin adı benzer olsa da, temel işleyişleri ve yapıları büyük ölçüde farklıdır. Java, statik tiplendirme ve sınıf tabanlı nesneler kullanırken, JavaScript dinamik tiplendirme ve prototip tabanlı kalıtım kullanır. Bu iki dil arasındaki farkı anlatmak için, “araba” ile “halı” arasındaki ilişkiye benzer bir durum olduğu ifade edilmiştir.
Kahve Adından Endüstri Standardına
JavaScript'in endüstri standardı haline gelmesi, Haziran 1997'de ECMA International tarafından ECMAScript olarak gerçekleşti. Dil, 2000'li yılların başlarında Internet Explorer'ın tarayıcı pazarındaki hakimiyeti nedeniyle bir durgunluk dönemi yaşasa da, 2005 yılında AJAX'ın (Asenkron JavaScript ve XML) ortaya çıkışıyla yeniden canlandı. AJAX, tam sayfa yeniden yüklemeleri olmadan daha akıcı web uygulamaları oluşturulmasını sağlayarak ilgi çekti. 2009 yılında Node.js'in piyasaya sürülmesiyle JavaScript, sunucularda da çalıştırılabilir hale gelerek tarayıcıların ötesinde bir alana yayıldı.
Günümüzde JavaScript, web geliştirmenin neredeyse her alanında karşımıza çıkıyor. Yapılan güncel araştırmalar, geliştiricilerin büyük bir çoğunluğunun JavaScript kullandığını ve bunun da dili art arda on ikinci kez en popüler programlama dili yaptığını gösteriyor. JavaScript'in süper kümesi olan ve statik tiplendirme ekleyen TypeScript'in kullanımı da giderek artıyor.
JavaScript, bugün sadece web sitelerini değil, React Native gibi çerçeveler aracılığıyla mobil uygulamaları, Electron ile masaüstü yazılımlarını ve Node.js ile sunucu altyapısını da destekliyor. JavaScript paket kayıt defteri npm'de milyonlarca paket bulunuyor.
Bugün, JavaScript markasının halka açık kullanımına izin verilmesi yönünde bir talep bulunuyor. JavaScript'in isim hakkı, onu geliştiren şirketin Oracle tarafından satın alınmasıyla bu şirkete geçmiş olsa da, Oracle bu ismi kullanan bir ürün geliştirmedi. JavaScript'in yaratıcısı ve topluluğun önde gelen isimlerinin imzaladığı bir mektupta, markanın kullanılmadığı için jenerik hale geldiği ve iptali gerektiği belirtiliyor.
Topluluk, ABD Patent ve Marka Ofisi'ne bir iptal başvurusu yaptı. Bu durum, “JavaScript Konferansı” gibi etkinliklerin bile topluluk tarafından “JSConf” gibi isimlerle gerçekleştirilmesine neden oluyor. Hatta dilin yaratıcısı bile, standart adı olan ECMAScript'in istenmeyen bir ticari isim olduğunu ve cilt hastalığını çağrıştırdığını ifade etmişti.
Cilt hastalığına benzeyen bir isimle anılsa da, JavaScript'in altında yatan dil beklentilerin çok ötesinde bir başarı yakaladı. Belki de en büyük ironi, bir zamanların popüler Java applet'lerinin büyük ölçüde ortadan kaybolmasına rağmen, JavaScript'in bugün internetin temel taşı haline gelmesidir. Başlangıçta yan ürün olarak görülen bu teknoloji, şimdi ana sahnenin yıldızı oldu. Doğum günün kutlu olsun JavaScript.