Küresel çip üretiminde önde gelen şirketler arasında yer alan Intel, araştırma ve geliştirmeye (Ar-Ge) 16 milyar doların üzerinde harcama yaparak rakiplerini geride bıraktı. Ancak bu devasa yatırıma rağmen Intel'in, henüz rekabetçi bir çip süreci sunamadığı belirtiliyor.
Intel'in 18A ve Ötesi Teknolojilere Yönelik Girişimi Maliyetli Bir Maceraya Dönüştü
Intel'in çip üretme çabaları, eski CEO'su Pat Gelsinger döneminde de on milyarlarca dolarlık yatırım yapılmasına rağmen, sektördeki rakiplerinin gerisinde kalmaya devam ediyor. Yapılan bir habere göre, Intel'in çip Ar-Ge harcamaları, hem tasarım hem de çip üretme yeteneklerine yatırım yapan az sayıdaki şirketten biri olması sebebiyle TSMC ve Samsung'u geride bıraktı. Rakamın yaklaşık 16.55 milyar dolar olduğu bildirilirken, Samsung'un yatırımlarının büyük bir artış gösterdiği de dikkat çekiyor.
Intel'in Ar-Ge yatırımları, özellikle 18A üretim süreciyle ilgili yaşanan sorunlar ve üretim kapasitesindeki yetersizlikler nedeniyle büyük bir atılım yapma hedefinden kaynaklanıyor. Daha da önemlisi, Intel'in ABD çip endüstrisi için bir varlık olarak görülmesi, firmanın rekabetçi çözümler sunabilmesi için Ar-Ge harcamalarını sürdürmesi gerektiği anlamına geliyor. Ancak finansal açıdan bakıldığında, Intel'in bu büyük harcamaları beklentileri karşılayamadı ve çip üretim biriminin son birkaç çeyrektir zarar ettiği belirtiliyor.
Intel dışında Samsung da Ar-Ge harcamalarında önemli bir artış kaydetti. Koreli dev, geçen yıl Ar-Ge'ye 9.5 milyar dolar yatırım yaparak, 2023'e kıyasla %71'lik bir artış gösterdi. Bu yatırım artışının temel nedeni, 2nm gibi ileri üretim süreçlerinde rekabet ve GAA gibi teknolojilerin entegrasyonu olarak gösteriliyor. Ancak Intel gibi, Samsung da henüz umut vadeden sonuçlar elde edebilmiş değil. Ar-Ge harcamalarında Intel'i 12.5 milyar dolarla NVIDIA, yedinci sırada ise 6.36 milyar dolarla TSMC takip ediyor.
Yüksek performanslı çip üreticilerinin yarı iletken alanındaki hedefleri maliyetli bir girişim olduğunu kanıtlıyor ve 2nm gibi üretim süreçlerine ulaşmanın on milyarlarca dolar, hatta daha fazlasını gerektirdiği bu durumla açıkça görülüyor.
