Sigara içmeyen kişilerde akciğer kanseri vakaları tüm dünyada, özellikle de Türkiye gibi büyük şehirlerin yoğun kirlilikle boğuştuğu ülkelerde endişe verici bir şekilde artıyor. Bu artışın arkasındaki sinsi nedenlerden biri, tahmin edebileceğiniz gibi hava kirliliği olabilir.
Yapılan kapsamlı bir genetik çalışma, dış ortamdaki sis ve isin, akciğer kanseriyle ilişkili DNA mutasyonlarıyla güçlü bir bağlantısı olduğunu ortaya koydu. Bu mutasyonlar arasında hem sigara içenlerde görülenler hem de sigara içmeyenlere özgü yeni mutasyonlar bulunuyor.
Araştırmacılar, bir kişinin hava kirliliğine ne kadar çok maruz kaldığını, akciğer tümörlerinde o kadar fazla mutasyon tespit etti.
Bu bulgular, hava kirliliğinin akciğer kanserine doğrudan neden olduğu anlamına gelmese de, bu olasılığı destekleyen kanıtlara önemli katkı sağlıyor.
Araştırmayı yürüten bilim insanlarından biri, "Sigara içmeyenlerde akciğer kanserinin giderek arttığını görüyoruz, ancak bunun nedenini tam olarak anlayamamıştık," şeklinde açıklıyor. "Araştırmamız, hava kirliliğinin genellikle sigara içmekle ilişkilendirdiğimiz DNA mutasyonlarıyla güçlü bir bağlantısı olduğunu gösteriyor."
Kapsamlı uluslararası analizde, dört farklı kıtadan toplanan 871 kişinin kanser genomları incelendi. Bu kişilerin hepsi daha önce hiç sigara içmemişti ve kanser tedavisi görmemişlerdi.
Hava kirliliğinin yüksek olduğu bölgelerde yaşayanların, TP53 ve EGFR mutasyonlarına sahip olma ve daha kısa telomerlere sahip olma olasılıklarının önemli ölçüde daha yüksek olduğu görüldü. TP53 ve EGFR genlerindeki anormallikler, özellikle SBS4 DNA mutasyonunun tetiklediği akciğer kanserlerinin tipik özelliklerindendir. Kısa telomerler ise hücre yaşlanmasının hızlanmasıyla ilişkilendiriliyor.
Mevcut çalışmada, hava kirliliğinin daha yoğun olduğu bölgelerde yaşayan sigara içmeyenlerin, daha temiz havaya sahip bölgelerde yaşayanlara göre SBS4 mutasyon imzasını taşıma olasılığının neredeyse dört kat daha fazla olduğu tespit edildi.
Öte yandan, bilinen bir kanser riski olan pasif içiciliğe maruz kalmanın ise genetik mutasyonlarda sadece hafif bir artışa yol açtığı gözlemlendi. Bir genetik uzmanı, "Pasif içiciliğin mutajenik bir etkisi varsa bile, mevcut araçlarımızın tespit edemeyeceği kadar zayıf olabilir," şeklinde görüş bildirdi.
Ancak hava kirliliği ve tütün kullanımı için durum farklı: her ikisi de DNA mutasyonlarıyla güçlü bir şekilde ilişkilendirildi.
Günümüzde, hayatı boyunca hiç sigara içmemiş veya 100'den az sigara tüketmiş kişiler, akciğer kanseri vakalarının yaklaşık yüzde 10 ila 20'sini oluşturuyor. Bilim insanları uzun süredir hava kirliliğinin bu artışta etkili bir faktör olabileceğinden şüpheleniyordu, ancak havadaki ince partikül maddenin sigara içmek veya pasif içiciliğe maruz kalmakla nasıl kıyaslandığı belirsizliğini koruyordu.
Bazı çalışmalar kirli hava solumanın günde bir paket sigara içmekle eşdeğer olduğunu öne sürse de, bu sonuçlar çoğunlukla gözlemsel analizlere dayanıyordu.
Bu çalışma, potansiyel moleküler mekanizmalara odaklanarak daha derinlemesine bir inceleme sunuyor. 871 sigara içmeyen kişinin akciğer kanseri genomları, 345 sigara içen kişiden alınan tümörlerle karşılaştırılarak benzerlikler ve farklılıklar aranmıştır.
Akciğer kanseri olan sigara içmeyenlerin çoğu adenokarsinomlara (en yaygın akciğer kanseri türü) sahipti ve bu tümörlerin yaklaşık yüzde 5'i SBS4 mutasyon imzasını gösteriyordu. Ek olarak, sigara içmeyenlerin yüzde 28'inde tütün kullananlarda bulunmayan yeni bir imza olan SBS40a tespit edildi. Şaşırtıcı bir şekilde, bu özel mutasyon tetikleyicisinin nedeni bilinmemekle birlikte, çevresel bir nitelikte görünmüyor.
Çalışmayı yürüten bilim insanları, "Bu mutasyonu çalışmadaki vakaların çoğunda görüyoruz, ancak henüz neyin tetiklediğini bilmiyoruz," diyor. "Bu tamamen farklı bir durum ve yepyeni bir araştırma alanının kapılarını aralıyor."
Mevcut araştırma yalnızca bölgesel hava kirliliği seviyelerine dayanıyor, bu da herhangi bir bireyin havadaki ince partikül maddeye doğrudan ne kadar maruz kaldığını kesin olarak belirtemeyeceği anlamına geliyor. Ayrıca, hiç sigara içmediğini belirten katılımcılar, bildirdiklerinden daha fazla sigara içmiş de olabilir.
Bu sınırlamalara rağmen, genel bulgular is veya sisin, sigara kimyasallarına benzer şekilde tümör büyümesini tetikleyebileceğini gösteren diğer kanıtlarla örtüşüyor.
Başka bir epidemiyolog ise, "Bu, sigara içmeyenler konusunda anlamaya çalıştığımız acil ve büyüyen küresel bir sorun," şeklinde vurguluyor.
Araştırma ekibi şimdi çalışmalarını daha çeşitli, küresel bir kohorttan kanser genomlarını içerecek şekilde genişletmeyi umuyor.
Bu önemli çalışma, bilim dünyasının önde gelen dergilerinden Nature'da yayımlandı.