Dünya'dan bakıldığında Güneş'imiz aldatıcı bir şekilde sakin görünebilir, ancak bunun tek nedeni 150 milyon kilometre uzakta yaşıyor olmamız. Yakından bakıldığında ise Güneş, gezegenler arası uzaya doğru inanılmaz hızlarda sayısız küçük parçacık fırlatan, nükleer yakıtla çalışan bir terör karnaval yolculuğudur.
Güneş patlamaları (solar flares) ve koronal kütle atımları (CME'ler) sırasında ortaya çıkan enerjik parçacıklar üzerine yapılan bir araştırmanın yazarları, "Güneş, Güneş Sistemi'ndeki en enerjik parçacık hızlandırıcısıdır" diye belirtiyor.
Araştırmanın baş yazarına göre, bu olayların her biri, farklı bir başlangıç noktasına ve geçmişe işaret eden oldukça belirgin özelliklere sahip parçacık akışları sunuyor.
Araştırmacılar, "Enerjik elektronların solar flare'ler aracılığıyla Güneş yüzeyinden ani patlamalar halinde hızla uzaklaştığı 'ani' parçacık olayları ile daha uzun süreli CME'lerle ilişkili 'kademeli' olaylar arasında net bir ayrım görüyoruz" diyor. Kademeli olayların, daha uzun süreler boyunca ve daha geniş açılarda bir parçacık dalgası saldığı belirtiliyor.
Avrupa Uzay Ajansı (ESA) öncülüğündeki ve Güneş'e 42 milyon kilometre kadar yaklaşabilen Solar Orbiter görevinin verilerini kullanan araştırmacılar, bu parçacıkları yerinde inceleyerek özellikle solar enerjik elektronları (SEE'ler) üzerinde durdular. Daha önce de SEE'lerin ikili bir yapısı olduğu biliniyordu, ancak Solar Orbiter'ın benzeri görülmemiş bir yakınlıktan elde ettiği zengin veriler, her bir SEE türünün tam olarak nereden geldiği konusunda yeni detaylar ortaya çıkardı.
Araştırmacılar, "Bu iki grubu yalnızca Güneş'ten farklı mesafelerde, birden fazla enstrümanla yüzlerce olayı gözlemleyerek tanımlayıp anlayabildik; Solar Orbiter'ın yapabildiği bir şey" diye ifade ediyor. Yıldızımıza bu kadar yakınlaşarak, parçacıkları bozulmamış bir durumda ölçebildiklerini ve böylece başlangıç zamanını ve yerini doğru bir şekilde belirleyebildiklerini ekliyorlar.
Araştırma, 2020 ve 2022 yılları arasında gerçekleşen 300'den fazla SEE olayının gözlemlerine dayanıyor ve bu alanda şimdiye kadarki en kapsamlı analiz olma özelliğini taşıyor.
Araştırmacılar, "Uzaydaki parçacıklar ile Güneş'te gerçekleşen kaynak olayları arasındaki bu bağlantıyı ilk kez bu kadar net gördük" diyor. Enerjik elektronları, Solar Orbiter'ın bu elektron akışlarının içinden uçmasıyla yerinde ölçtüklerini, aynı zamanda uzay aracının diğer enstrümanlarıyla Güneş'te neler olup bittiğini de gözlemlediklerini belirtiyorlar.
Güneş'in etrafındaki eksantrik yörünge, Güneş'e farklı mesafelerdeki olaylara dair veri sağladı ve bu elektronların yolculukları sırasındaki davranışları hakkında yeni bilgiler sundu. Bu bulgular arasında, solar flare'lerin görsel belirtileri ile radyo patlamaları ve ardından uzaya SEE salınımı arasındaki kafa karıştırıcı gecikmeler için olası bir açıklama da yer alıyor.
Araştırmacılar, "Bunun nedeni elektronların uzayda nasıl seyahat ettiğiyle ilgili; bir gecikme değil, bir tespit gecikmesi. Elektronlar türbülansla karşılaşıyor, farklı yönlere saçılıyor ve bu yüzden onları hemen göremiyoruz. Bu etkiler Güneş'ten uzaklaştıkça birikiyor" diye açıklıyor.
Uzay aracının bu tür bilgiler üretmesi amaçlandığı ve Güneş'in sırlarını aydınlatmaya devam edeceği vurgulanıyor. ESA'nın Solar Orbiter proje bilimcisi, "Solar Orbiter sayesinde yıldızımızı her zamankinden daha iyi tanıyoruz" diyor. Bu tür bir aşinalığın, astronotları ve uyduları tehdit eden Güneş'ten gelen enerjik parçacıkları daha iyi anlayarak uzay araçlarını ve mürettebatlarını korumak gibi pek çok nedenden ötürü değerli olduğu belirtiliyor.
Araştırma, Astronomy & Astrophysics dergisinde yayımlandı.