Güneşlenme yatakları, güneşlenmeye kapalı bir alternatif sunuyor olabilir, ancak yeni bir çalışma, bu cihazların cilde güneş ışığından daha fazla zarar verebileceğini ortaya koydu. Yapılan araştırmalar, salonlarda bronzlaşmanın melanom riskini neredeyse üçe katladığı ve bronzlaşma yataklarının, maruz kalan cilt yüzeyinde melanoma yatkınlık yaratan belirli DNA hasarlarına neden olduğunu gösteren ilk kanıtları sunuyor.
Çalışmanın baş yazarlarından biri, cilt kanseri araştırmacısı Pedram Gerami, "Bronzlaşma yatağı kullanan hastalardan alınan normal cilt örneklerinde, benlerin bulunmadığı bölgelerde bile, melanomun öncüsü olan mutasyonlar tespit ettik" açıklamasında bulundu. Gerami, bu bulgunun daha önce hiç gösterilmediğini vurguladı.
İnsan derisi, güneşe karşı oldukça hassastır. Ancak, güneş ışığının sağlık açısından faydaları da bulunmaktadır ve birçok insan güneşlenmekten keyif almaktadır. Bazıları ise daha kozmetik nedenlerle, yani bronzlaşmak için bu yolu tercih etmektedir.
Güneş ışığı gibi, bronzlaşma lambalarından yayılan ultraviyole radyasyon da kanserojendir ve kansere zemin hazırlayan hücresel mutasyonları tetikler. Kapalı alan bronzlaşma endüstrisinin iddialarına rağmen, bunun güneş ışığından daha güvenli olduğuna dair çok az kanıt bulunmaktadır.
Önceki araştırmalar, kapalı alan bronzlaşmasını, her yıl binlerce insanın hayatını kaybeden tehlikeli bir cilt kanseri türü olan melanom riskinin artmasıyla ilişkilendirmiştir. Ancak, bunun ardındaki moleküler etkiler ve mekanizmalar ile güneş ışığının tehlikelerinden nasıl farklılaştığı belirsizliğini koruyordu.
Bu konuyu daha derinlemesine incelemek amacıyla, yeni çalışmanın yazarları, bir üniversitenin dermatoloji bölümünde tedavi gören 32.000'den fazla hastanın tıbbi kayıtlarını inceledi ve bronzlaşma yatağı kullanım geçmişi olan yaklaşık 3.000 hasta tespit etti. Kontrol grubu olarak, bronzlaşma yatağı kullanma geçmişi olmayan yaşları eşleştirilmiş benzer sayıda hasta seçildi.
Bronzlaşma yatağı kullanan grupta melanom insidansı %5,1 iken, kontrol grubunda bu oran %2,1 olarak belirlendi. Yaş, cinsiyet, güneş yanığı geçmişi ve ailede melanom öyküsü gibi faktörler dikkate alındığında bile, kapalı alan bronzlaşma ile melanom riski arasında 2,85 kat artış tespit edildi.
Araştırmacılar ayrıca 26 donörden cilt örnekleri alarak, melanomun köken aldığı pigment hücreleri olan 182 melanosite ait DNA'yı inceledi. Çalışma, bronzlaşma yatağı kullananların cilt hücrelerinin, kontrol grubuna kıyasla neredeyse iki kat daha fazla mutasyona sahip olduğunu ve melanomla ilişkili belirli mutasyonları daha sık gösterdiğini ortaya koydu.
Çalışmanın bir diğer baş yazarı, bir üniversitenin dermatoloji araştırmacısı Bishal Tandukar, "30'lu ve 40'lı yaşlardaki bronzlaşma yatağı kullanıcılarının, 70'li ve 80'li yaşlardaki genel popülasyondan daha fazla mutasyona sahip olduğunu gördük" dedi. Tandukar, "Başka bir deyişle, bronzlaşma yatağı kullanıcılarının cildi genetik düzeyde on yıllarca daha yaşlı görünüyordu" diye ekledi.
Melanomun, normalde güneş ışığından korunmuş bölgelerde, örneğin sırtın alt kısmında veya kalçalarda bronzlaşma yatağı kullanıcıları arasında daha sık görülmesi, kapalı alan bronzlaşmasının güneş ışığına maruz kalmaktan daha yaygın DNA hasarına neden olduğu şüphesini destekliyor.
Gerami, "Açık havada güneşe maruz kaldığınızda, cildinizin belki %20'si en fazla hasarı alır. Bronzlaşma yatağı kullananlarda ise bu tehlikeli mutasyonların neredeyse tüm cilt yüzeyinde görüldüğünü tespit ettik" diye belirtti.
Dünya Sağlık Örgütü, kapalı alan bronzlaşma cihazlarını, tütün dumanı ve asbest ile aynı seviyede, yani Grup 1 kanserojenler olarak sınıflandırmıştır. Bu uygulama birçok ülkede kısıtlanmış veya yasaklanmış olsa da, hala yaygın olarak erişilebilir durumdadır.
Araştırmacılar, "Bir mutasyon meydana geldiğinde geri döndürülemez, bu nedenle ilk etapta biriken mutasyon miktarını sınırlamak esastır" diyor. Uzmanlar, bunu yapmanın en basit yollarından birinin yapay ultraviyole radyasyona maruz kalmaktan kaçınmak olduğunu vurguluyor.
Daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmakla birlikte, özellikle çocuklar için kapalı alan bronzlaşmasının daha fazla düzenlenmesini gerektirecek yeterli kanıtın mevcut olduğu belirtiliyor. Gerami, "En azından, reşit olmayanlar için kapalı alan bronzlaşması yasadışı olmalı" diyerek, hastalarının çoğunun bronzlaşmaya gençken, savunmasız oldukları ve yetişkin olduklarında sahip oldukları bilgi ve eğitim düzeyine sahip olmadıkları zaman başladığını ifade etti.
Çalışma, Science Advances dergisinde yayımlandı.