Ara

Güneş Sistemi’nin Yakınından Geçen İki Yıldızın Bıraktığı Kozmik ‘Yara’ Ortaya Çıktı!

Yaklaşık 4.5 milyon yıl önce, Güneş'in yakınından geçen iki parlak yıldızın yaydığı radyasyon, çevremizdeki uzayı adeta 'bastırdı'. Bu yoğun karşılaşma, günümüzde bile astronomların tespit edebildiği hayaletimsi bir 'yara' izi bıraktı.

Bilim insanları, bu yakın geçişin, Güneş Sistemi çevresindeki uzayın, mevcut modellerin öngördüğünden çok daha fazla enerjik olmasının ve iyonize olmuş helyum fazlalığının nedenini açıkladığını belirtiyor.

Güneş'e yakın yıldızların geçmişteki yörüngelerini geriye doğru simüle eden bilgisayar modellerini kullanan bir araştırma ekibi, Mavi-beyaz renkteki Beta Canis Majoris ve Epsilon Canis Majoris adlı iki yıldızın, yaklaşık 4.5 milyon yıl önce Güneş Sistemi'ne 30 ışık yılı mesafeye kadar yaklaştığını ortaya koydu. Bu yıldızlar günümüzde Büyük Köpek takımyıldızının (Canis Major) ön ve arka bacaklarını oluştursa da, yaklaşık 4.5 milyon yıl önce Güneş Sistemi'nden geçerken çok daha genç, sıcak ve parlaktı. Hatta bu dönemin, yaklaşık 4.5 milyon yıl önce Dünya'da yürüyen ünlü 'Lucy' fosilinin yaşadığı döneme denk geldiği düşünülüyor.

Bir araştırmacı, "Bize doğru düz bir çizgide gelmiyorlardı ama yine de oldukça yakındı. Lucy ve arkadaşları yukarı bakıp bu yıldızları fark etseydi, gökyüzündeki en parlak iki yıldız Sirius değil, Beta ve Epsilon Canis Majoris olurdu." açıklamasını yaptı.

Güneş Sistemi günümüzde, Güneş'ten yaklaşık 30 ışık yılı boyunca uzanan ve çoğunlukla hidrojen ve helyumdan oluşan düzinelerce gaz ve toz bulutunun bulunduğu yerel yıldızlararası ortamda ilerliyor. Uzun yıllardır astronomlar, bu bulutların, Dünya'dan yaklaşık 300 ışık yılı uzaktaki Akrep-Yılancı konstelasyonundaki süpernova patlamalarından kaynaklanan şok dalgaları tarafından şekillendirildiğini düşünüyor. Bu patlamaların, yıldızlararası gazı bugünkü ince yerel bulutlara sıkıştırdığı tahmin ediliyor.

1990'lardan bu yana yapılan gözlemler, bu bölgenin olağanüstü derecede iyonize olduğunu gösterdi. Özellikle helyum atomları, hidrojene kıyasla neredeyse iki katı hızla elektronlarından soyulmuş durumda. Bu dengesizlik, astronomlar için bir muammaydı, zira helyumu iyonize etmek için hidrojenden daha fazla enerjili radyasyon gerekiyor ve Güneş'in radyasyonunun Güneş Sistemi'nin bu kadar dışına uzanmadığı düşünülüyordu.

Araştırmacılar, bu gizemi çözmek için, iki yıldızın özelliklerini ve ultraviyole ışınımını hesapladı. Ardından, yıldızların bugünkü uzaklıkları ve hareket hızlarını kullanarak, yaklaşık 4.5 milyon yıl önce Güneş Sistemi'nden yaptıkları yakın geçişi geriye dönük olarak yeniden oluşturdular.

Araştırmanın modelleri, o dönemde bu bulutların iki yıldızın radyasyonu tarafından, günümüzdekinden 100 kat daha güçlü seviyelere kadar yoğun bir şekilde iyonize edildiğini gösteriyor. Zamanla gazın, elektronların iyonlara yeniden bağlanıp atom haline geldiği 'rekombinasyon' süreciyle yavaşça nötr bir duruma döndüğü belirtiliyor.

Bir araştırmacı, "Bu bir dans pisti gibi. Protonlar ve elektronlar etrafta dans ediyor, bazen birlikte dans ediyorlar, bazen de ayrılıyorlar." benzetmesini yaptı. Ancak bu sürecin zaman aldığını ve diğer kaynaklardan gelen sürekli radyasyonun gazı kısmen iyonize tuttuğunu ekledi. Daha önce, güçlü ultraviyole ışık yaydığı bilinen kümelenmiş yıldız kalıntıları olan üç yakın beyaz cüce yıldız ve Güneş Sistemi'ni çevreleyen geniş, sıcak gaz bölgesi olan Yerel Kabarcık gibi başka iyonize radyasyon kaynakları da tanımlanmıştı.

Araştırmacılar, bu bulmacanın parçalarının birleşmesinin son yıllarda mümkün olduğunu belirtiyor. Ultraviyole ve X-ışını gözlemlerindeki ilerlemeler, yıldız evrimi ve atmosferlerinin gelişmiş modelleri ile bu modelleri çalıştırmak için gereken hesaplama gücü, sonunda araştırmacıların bu bağlantıları kurmasına olanak tanıdı. Bu bulguların, gezegenimizi galakside dolaşan yüksek enerjili parçacıklardan koruyan yerel bulutların özelliklerini anlamak açısından da önemli etkileri olabilir.

Güneş'in bu koruyucu bulutlardan sonsuza dek kalması beklenmiyor. Araştırmacılar, galakside ilerledikçe, bu koruyucu bölgeden birkaç bin yıl içinde çıkabileceğini tahmin ediyorlar. Bu durumda, daha yüksek seviyede radyasyona maruz kalacağımız öngörülüyor.

Önceki Haber
Hogwarts Legacy Büyüsü Tutmaya Devam Ediyor: 40 Milyon Barajını Aştı!
Sıradaki Haber
Dikkat! Evdeki Cihazlar Tehlikeli Parçacıklar Saçıyor: Hangi Aletler Riskli?

Benzer Haberler: