Ara

Güneş Sistemimizin Doğuşuna Tanıklık Ettik: Bilimde Çığır Açan Keşif!

Bundan yalnızca 1.300 ışık yılı uzaklıktaki Güneş benzeri bir yıldızın etrafında, gezegenlerin oluşumunun en erken anları ilk kez gözlemlendi. Astronomlar, HOPS-315 adı verilen genç bir yıldızın oluşumu sonrası geride kalan toz ve kalıntıların kızılötesi ışınlarını analiz ederek, zamanla gezegenlerin 'tohumları' olacak küçük minerallerin yoğunlaştığına dair kanıtlar buldu.

Bu keşif, gezegen oluşumunun ilk adımlarını anlamamıza yardımcı olabilir ve hatta kendi Güneş Sistemimizin nasıl oluştuğuna dair ipuçları barındırabilir.

Hollanda'daki Leiden Üniversitesi'nden astronom Melissa McClure, "Güneşimiz dışındaki bir yıldız etrafında gezegen oluşumunun başladığı en erken anı ilk kez tespit ettik" dedi.

Diğer yıldızları farklı oluşum aşamalarında inceleyerek, gezegenlerin nasıl doğduğuna dair genel bir bilgiye sahibiz. Yıldızlar, uzaydaki yoğun gaz ve toz bulutlarından oluşur. Bu bulutlardaki madde yoğunlaştıkça, yerçekimi etkisiyle çökerek yıldızın çekirdeğini oluşturur. Genç yıldız döndükçe, etrafındaki madde disk halinde toplanarak yıldızın büyümesine katkıda bulunur. Yıldız yeterince büyüdüğünde, yıldız rüzgarları etraftaki maddeyi uzağa iter ve bu madde dönmeye, soğumaya ve bir araya gelerek gezegenleri oluşturmaya devam eder.

Daha önce, bu tür disklerde, yörüngelerini temizleyerek belirgin boşluklar bırakan, kısmen oluşmuş genç gezegenler gözlemlenmişti. Ancak HOPS-315 sistemi, gezegen oluşum sürecinin şimdiye kadar gördüğümüz en erken aşamasını temsil ediyor.

Gözlemler, en güçlü teleskoplardan ikisi olan JWST'nin kızılötesi dalga boyları ve Atacama Büyük Milimetre/milimetre-altı Dizisi (ALMA) teleskobunun radyo dalga boyları kullanılarak yapıldı.

McClure ve meslektaşları, sıcak silikon monoksit gazı ve kristal silikat minerallerinin taneciklerine işaret eden, silikonun gaz halinden katı hale geçerken soğumasının bir göstergesi olan ışık dalga boylarını belirlediler.

ABD'deki Michigan Üniversitesi'nden astrofizikçi Edwin Bergin, "Bu süreç, bir protoplaneter diskte veya Güneş Sistemi dışındaki herhangi bir yerde daha önce hiç görülmemişti" diye belirtti.

Yeni doğmuş gezegenin izi, ana yıldızdan yaklaşık 2.2 astronomik birim (AU) uzaklıkta bulundu. Bu mesafe, Güneş Sistemimizdeki Mars ve Jüpiter arasındaki asteroid kuşağının Güneş'e olan uzaklığına benzerdir.

Kendi Güneş Sistemimizin oluşumunu, ancak var olan halindeki malzemeleri inceleyerek anlayabiliyoruz. Bazen bu, sistemin 4.5 milyar yıl önce doğduğundan beri bozulmadan kalmış antik mineralleri bulmayı, bazen de gezegenler kadar değişime uğramamış asteroidleri ve kuyrukluyıldızları incelemeyi içerir. Her iki durumda da detaylı bir inceleme gereklidir.

Güneş'in kütlesinin yaklaşık %60'ı kadar bir turuncu cüce olan HOPS-315, sıcak gaz akışlarıyla beslenerek hala büyüyor. Bir milyon yıl içinde kendi yıldızımızla aynı kütleye ulaşması bekleniyor. İki sistem arasındaki benzerlikler, HOPS-315'in Güneş Sistemimizin erken yıllarını anlamamıza yardımcı olabileceği anlamına geliyor.

ABD'deki Purdue Üniversitesi'nden fizikçi ve astronom Merel van 't Hoff, "Güneş Sistemimizin oluşmaya başladığı zamanki haline benzeyen bir sistem görüyoruz" dedi ve ekledi: "Bu sistem, Güneş Sistemimizde gerçekleşen bazı süreçleri incelemek için bildiğimiz en iyi sistemlerden biri."

Şu an için HOPS-315, galaksideki tek bir veri noktasıdır. Diğer sistemlerin aynı süreçleri aynı şekilde yaşayıp yaşamadığı henüz bilinmiyor. Ancak giderek güçlenen teleskoplarla bu tür sistemleri bulmanın mümkün olduğu artık kesinleşti.

Araştırma, Nature dergisinde yayımlandı.

Önceki Haber
2026 Mercedes-Benz CLA: Elektrikli Dönüşümde Bilim Deneyinden Gerçek Otomobile
Sıradaki Haber
Apple'dan Devrim Niteliğinde Patent: Ekran Altında Gizlenen Kameralar Geliyor!

Benzer Haberler: