İnsan gözünün retina çözünürlüğü nedir, yani aslında ne kadar piksel algılayabiliyoruz? Ve en iyi ev izleme deneyimi için pahalı, ultra yüksek çözünürlüklü bir televizyon satın almanın bir anlamı var mı?
Bu sorular, sanal ve artırılmış gerçeklik teknolojileri geliştiricileriyle iş birliği yapan Cambridge Üniversitesi araştırmacıları tarafından yakın zamanda incelendi. Bulgular, ortalama bir Türk evindeki koltuk ile televizyon arasındaki mesafede, insan gözünün ultra yüksek çözünürlüklü 4K veya 8K TV'lerin sunduğu tüm pikselleri algılayamayacağını gösteriyor.
Bu nedenle, bu ekranların aynı boyuttaki (örneğin 44 inç) daha düşük çözünürlüklü bir 2K televizyona göre belirgin bir fayda sağlamadığı anlaşılıyor. Bu sonuca varmak için araştırmacılar, katılımcıların çeşitli koşullarda, örneğin renk veya gri tonlarında, farklı mesafelerden ve doğrudan veya çevresel görüş yoluyla ekrandaki belirli özellikleri, ince gradasyonlu desenler gibi algılama yeteneklerini test ettiler. Katılımcıların ekrandaki çizgileri görebilmesi, gözlerinin o seviyedeki detayı çözebildiğini gösterdi.
Araştırmacılar, sadece çözünürlüğü ölçmekle kalmayıp, görüş alanımızın her derecesine ne kadar piksel sığdırılabileceğini ölçmenin bir yolu olan derece başına piksel (ppd) analizini de gerçekleştirdiler. Bilim insanları, daha önceki çalışmalar ve yaygın olarak kabul gören 20/20 görme standardına dayanarak, insan gözünün 60 ppd detay algılayabildiğini düşünüyordu. Ancak bu ölçüm, 19. yüzyılda geliştirilmiş bir harf tablosuna dayanıyordu ve modern ekranlar için doğrudan bir karşılaştırma sağlamıyordu.
Yeni çalışmada, araştırmacılar insan gözünün daha yüksek bir çözünürlük sınırına sahip olduğunu, ancak bu sınırın renge göre değiştiğini ortaya koydu. Gri renkte 94 ppd, yeşil ve kırmızıda 89 ppd olarak ölçüldü. Ancak sarı ve mor renklerde bu değer 53 ppd'ye düştü.
Bu bulgular ışığında, televizyon tasarımının en azından çözünürlük açısından azalan getiri noktasına ulaşmış olabileceği görülüyor. Araştırmacılar, üreticilerin daha önce varsayılan ortalama gözlemci yerine, insanların daha yüksek bir oranının (%95 gibi) çözünürlük kapasitesine uygun ekranlar tasarlamaya başlayacağını umuyor.
Ancak net gördüğümüzü sınırlayan tek şey gözlerimiz değil, beynimiz de. İnsan duyuları sinerjiktir ve görme çözünürlüğümüz gözlerimize, beynimize ve bu ikisinin etkileşimine bağlıdır. Beynimiz renkli detayları çok iyi algılama kapasitesine sahip değil, bu yüzden renkli görüntülerde, özellikle çevresel görüşte, ppd değerinde büyük bir düşüş gözlemlendi. Yani gözlerimiz aslında o kadar da muhteşem olmayan sensörlerdir, ancak beynimiz bu verileri görmemiz gerektiğini düşündüğü şeye işler.
Bu, sınırlı görüşümüzün bu yönlerinin mükemmel oldukları için değil, yeterince iyi oldukları için evrimleştiğini hatırlatıyor. Üreticiler dikkatimizi çekmek ve bakışlarımızı üzerlerinde tutmak istiyorlarsa, daha fazla insanın gözüne uygun ekranlar tasarlamaları faydalı olacaktır.