Göz hastalıklarının başında gelen ve geri dönüşü olmayan görme kaybına yol açabilen glokom için erken teşhis ve yeni tedavi yöntemleri konusunda önemli gelişmeler yaşanıyor. Bilim insanları, bu rahatsızlıkların gelişiminde rol oynayan iki doğal molekülü tespit etti.
Araştırmacılar, agmatin ve tiamin (B1 vitamini olarak da bilinen) moleküllerinin glokomdan korunmada önemli bir rol oynadığını ortaya koydu. Missouri Üniversitesi'nden bir ekibin öncülük ettiği çalışmada, bu moleküllerin erken teşhis için biyobelirteç olarak kullanılabileceği ve bu sayede doktorların hastalığın ilerlemesini önleyici tedbirleri daha erken alabileceği belirtiliyor.
Araştırmacılara göre, agmatin ve tiamin seviyelerinin artırılması, farelerde yapılan deneylerde gözdeki iltihabı azaltmada, glokomun hedef aldığı ve hasar gören retinal ganglion sinir hücrelerini korumada ve hayvanların görme yetisini iyileştirmede etkili oldu.
Ekip, 19 glokom hastası ve 10 sağlıklı bireyin göz sıvısı olan aköz hümor üzerinde yaptığı analizlerde, glokom hastalarında agmatin ve tiamin seviyelerinin belirgin şekilde daha düşük olduğunu gözlemledi. Bu bulgular, agmatin ve tiaminin glokomun yol açtığı nöroinflamatuar hasarı önleyebilecek veya tedavi edebilecek potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.
Laboratuvar ortamında stres altındaki fare fotoreseptör hücreleri üzerinde yapılan testlerde de bu kimyasalların iltihabı azalttığı ve hücrelerin ölümünü engellediği görüldü.
Glokom, gözün arkasındaki sinirlerin hasar görmesiyle yavaş yavaş ve geri dönüşü olmayan körlüğe yol açar. Hastalık genellikle göz içi basıncının yükselmesiyle ilişkilendirilse de, her zaman bu durum geçerli olmayabilir. Mevcut tedaviler genellikle bu basıncı düşürmeye odaklanarak hastalığın ilerlemesini yavaşlatmayı hedefler.
Agmatin ve tiaminin, sinir hücresi hasarının ilerlemesini durdurma ve hatta bazı durumlarda hasarı tersine çevirme potansiyeli taşıdığı düşünülüyor. Ancak bu bulguların insanlarda tedavi amacıyla kullanılabilmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuluyor.
Araştırmacılar, gelecekte basit bir kan testi ile bu biyobelirteçlerin kontrol edilebileceğini ve böylece hastalığın görme kaybı oluşmadan çok daha erken evrede yakalanabileceğini umuyor.