Hızlı hareket eden bir cismi görmek, yavaş hareket edene göre çok daha zordur. Örneğin, yavaşça atılan bir top kolayca görülürken, usta bir atıcının fırlattığı top, adeta görünmez olup kalecinin eldivenine saplanabilir.
Yeterli ivmeye sahip nesneler, gözümüz için fazla hızlı hale gelerek adeta ortadan kaybolabilir. Ancak bu görsel hız sınırı herkes için aynı değil; bazı insanlar yüksek hızdaki hareketleri algılama konusunda daha yetenekli görünüyor.
Yeni bir araştırmaya göre, bu durumun sırrı sakkad adı verilen ince göz hareketlerinde yatıyor olabilir. Bu hızlı göz hareketleri, odak noktamızı farklı ilgi alanları arasında hızla değiştirir ve insan vücudunun yaptığı en sık hareket olarak kabul edilir. Bazı hesaplamalara göre, uyanık kaldığımız her saatte yaklaşık 10.000 kez gerçekleşirler.
Sakkadlar, düşünmeden veya farkında olmadan doğal olarak ve sürekli gerçekleşir, ancak herkesin sakkad hızı aynı değildir. Araştırmacılar, her bireyin sakkad hızının, görsel hız sınırlarını belirleyebileceğini ve daha hızlı sakkadlara sahip olanların daha hızlı hareketleri algılayabileceğini belirtiyor.
Bulgular, algımızın sadece gözlerimizin duyusal sınırlarına değil, aynı zamanda gözlerimizin etrafı gözlemlerken nasıl davrandığına da bağlı olduğunu gösteriyor gibi görünüyor. Okçulardan beyzbol oyuncularına kadar, hızlı görsel görevlerde olağanüstü becerilere sahip olanlar, farkında olmadan hızlı sakkadlarından faydalanıyor olabilirler.
Araştırmacılar, fiziksel dünyanın hangi kısımlarını algılayabildiğimizin, duyusal algılayıcılarımızın ne kadar iyi olduğuna bağlı olduğunu söylüyor. Örneğin, insan gözü kızılötesi ışığa duyarlı değildir, bu yüzden onu göremeyiz. Bu, duyusal organlarımızın mekaniğinin algımızı nasıl belirlediğini gösteren yerleşik bir sınırlamadır.
Ancak yapılan çalışma, görme sınırlarının sadece bu biyofiziksel kısıtlamalarla tanımlanmadığını, aynı zamanda duyusal sistem üzerinde değişikliklere neden olan eylemler ve hareketlerle de belirlendiğini ortaya koyuyor.
Bir sahneyi tararken veya metin okurken, gözlerimiz doğal olarak farklı odak noktalarına hızla kayar, her birinde kısa bir süre duraklar ve sonra bir sonrakine geçer. Bu, görüşümüzün daha fazla alanı kapsamasına yardımcı olsa da, tüm retina görüntüsünü bozma riskini taşır ve algımızı saniyenin küçük bir kısmı için etkili bir şekilde kör eder.
Neyse ki, beynimizin görsel sistemi, sakkadların savrulma etkisini seçici olarak dışlayarak, bu bozulan hareketi gerçek zamanlı olarak düzenler ve bize kesintisiz bir görsel girdi sağlar.
Araştırmacılar, sakkadlar sırasında görsel işleme devam etse de, bu sakkad kaynaklı retina hareketinin doğal görüş sırasında öznel olarak görünmez olduğunu belirtiyor. Bu olguya 'sakkadik atlama' adı veriliyor.
Sakkadlar inanılmaz bir hızla gerçekleşir ve çoğu sıradan hareketli uyaranı geride bırakır. Ancak olağandışı hızlı nesnelerle karşılaştığımızda, kendi sakkad hareketlerimize yeterince benzeyenler algımızdan düzenlenebilir.
Yeni çalışmada, araştırmacılar yüksek hızlı video projeksiyonları kullanarak, ya sakkad hareketine uyan ya da ondan farklılaşan hızlı hareket eden nesneler gösterdiler. Her uyaran için, gözlemciler ancak hareketin yörüngesini görmüşlerse mümkün olan algısal görevleri yerine getirdiler.
Çalışma, sakkadların belirli hareket düzenlerini takip eden uyaranların gözlemciler için görünmez hale geldiğini buldu.
Bu bulgular, eylemlerimizin (burada sakkadlar) duyusal sistemimizin etrafımızdaki fiziksel dünyaya erişimini temelden kısıtladığını gösteriyor.
Gözlerimizin ne kadar aktif olduğu göz önüne alındığında, bu, daha geniş görsel sistemi anlamak için bu hareketin dikkate alınmasının önemini vurguluyor.
Basitçe ifade etmek gerekirse, insan görsel sistemi gibi duyusal bir sistemin özellikleri, girdisini yönlendiren eylemlerin kinematiği bağlamında en iyi şekilde anlaşılır.
Araştırmacılar, görsel sistemimiz ile motor sistemimizin birbirine ince ayarlı olduğunu ancak bunun uzun süre göz ardı edildiğini belirtiyor.