Kan şekeri seviyeleri anormal derecede yüksek olan bireylerde, tip 2 diyabetin gelişmesini önlemek için genellikle kilo kaybı ilk ve en önemli adım olarak önerilir. Ancak, yeni bir araştırma bu yaklaşımı sorguluyor ve kan şekeri seviyelerini daha güvenli düzeylere indirmenin farklı yollarını inceliyor.
Uluslararası bir araştırmacı ekibinin yürüttüğü çalışma, katılımcıların kilo verme konusunda büyük bir başarı gösterememeleri durumunda bile, doğru beslenme ve egzersiz rehberlerini takip ederek tip 2 diyabet riskini yüzde 71'e kadar azaltabildiklerini ortaya koydu.
Bu bulgular, kilo vermenin diyabet riskini azaltmadaki önemini tamamen ortadan kaldırmasa da, prediyabet tedavisinde önceliklendirilecek hedefler konusunda yeni bir bakış açısı sunabilir.
Almanya'daki Tübingen Üniversitesi'nden diyabet uzmanı Andreas Birkenfeld, "Tip 2 diyabeti önlemede en önemli hedef, vücut ağırlığındaki rakamdan ziyade, normal açlık kan şekeri seviyesine ulaşmaktır" açıklamasını yaptı.
Çalışmaya prediyabetli 1.105 kişi katıldı. Katılımcılara, kilo kaybını hedefleyen 12 aylık bir beslenme ve egzersiz programına uyma tavsiyesinde bulunuldu. Bir yılın sonunda kilo vermeyen 234 katılımcıdan 51'i, kan şekeri kriterlerine göre prediyabet remisyonuna ulaştı.
Bu 51 kişilik grubun tip 2 diyabet geliştirme olasılığı, kilo verme başarısı gösteremeyen diğer 183 kişiye kıyasla yüzde 71 daha düşüktü. Bu sonuç, bir yıl sonunda kilo vererek prediyabet remisyonuna ulaşan ve kilo verip remisyona ulaşamayan katılımcılar arasında görülen yüzde 73'lük risk azalmasına benzerlik gösteriyor.
Katılımcılar üzerinde yapılan ek analizler, vücutta yağ depolanmasının yerinin de önemli bir faktör olduğunu gösterdi. Kilo vermeden kan şekeri seviyeleri normale dönen grupta, kan şekeri seviyeleri yüksek kalanlara göre organların çevresindeki yağ dokusu (viseral yağ) yüzdesi daha düşüktü. Bu durum, viseral yağ ile insülin direnci arasındaki ilişkiyi destekliyor.
Birkenfeld, "Egzersiz ve dengeli beslenmenin, kilo verilip verilemediğinden bağımsız olarak kan şekeri seviyeleri üzerinde olumlu bir etkisi var. Kilo vermek hala faydalı olsa da, verilerimiz diyabetten korunmak için bunun zorunlu olmadığını gösteriyor" şeklinde konuştu.
Araştırmacılar, prediyabet tedavisinde kullanılan rehberlerin, kilo vermekte başarısız olan ve diyabet riski taşıyan bireyleri olumsuz etkileme riski taşıyan vücut kitle indeksine daha az odaklanmasını öneriyor.
Tübingen Üniversitesi'nden Reiner Jumpertz-von Schwartzenberg, "Gelecekte, tip 2 diyabetin önlenmesi ve tedavisi için hazırlanacak rehberler sadece kiloyu değil, öncelikle kan şekeri kontrolünü ve yağ dağılım modellerini de dikkate almalıdır" dedi.
Bu önemli araştırma, saygın bilim dergisi Nature Medicine'de yayımlandı.