Evrende keşfedilen üçüncü yıldızlararası cisim olan 3I/ATLAS hakkında çeşitli teoriler ortaya atılıyor. Kimileri bunun bir uzaylı gemisi olduğunu düşünürken, kimileri de bu gözlemi Mars tabanlı sondalarla gerçekleştirmeyi öneriyor.
Finlandiya Meteoroloji Enstitüsü'nden Samuel Grand ve Avrupa Uzay Ajansı'ndan (ESA) Geraint Jones tarafından hazırlanan ve arXiv'de ön baskısı yayımlanan yeni bir makale, ikinci kategoriye giriyor. Makalede, Güneş'e yaklaşırken oluşan muhteşem kuyruğundan iyonları tespit etmek amacıyla, zaten farklı hedeflere doğru ilerleyen iki uzay aracından faydalanılması öneriliyor.
Bu iki uzay aracı Hera ve Europa Clipper. Hera, 2022'de DART görevinin çarptığı Didymos-Dimorphos asteroitine doğru yol alıyor. Europa Clipper ise adından da anlaşılacağı gibi, Jüpiter'in buzlu uydusu Europa'yı incelemek üzere yola çıktı.
Şans eseri, her iki uzay aracı da önümüzdeki iki hafta içinde 3I/ATLAS'ın kuyruğunun "rüzgar altı" tarafından geçecek. Hera için 25 Ekim - 1 Kasım, Europa Clipper için ise 30 Ekim - 6 Kasım tarihleri arasında bir pencere bulunuyor.
Bu iki uzay aracı, tasarımları gereği olmayan bir görev için hızlı bir deney kurmak için yeterli bir zaman dilimi değil. Ancak bilimde bazen mevcut imkanlarla en iyisini yapmak gerekir ve bu durumda bu iki uzay aracı, yıldızlararası bir kuyruklu yıldızın kuyruğunu incelemek için en iyi şansımız.
Kuyruklu yıldızın kuyruğu, Haziran ayı başlarında keşfedildiğinden bu yana sürekli büyüyor. Yakın zamanda çıkan su haberleri, kuyruğun ne kadar büyüdüğünü ve ardında su parçacıkları, potansiyel olarak daha da önemlisi iyonlar bıraktığını gösteriyor. Kuyruklu yıldız ayrıca, Dünya tabanlı sistemlerden görüş alanından çıktı, ancak kuyruğunun 29 Ekim'de günberi noktasına ulaşana kadar büyümeye devam edeceği varsayılıyor.
Makalede açıklandığı gibi, kuyruklu yıldızın kuyruğunun bir parçasına denk gelmek, basitçe hareket ettiği yörüngenin gerisinden geçmek kadar kolay değil. Güneş rüzgarı, parçacıkları Güneş'ten daha uzağa iterek kuyruklu yıldızdan uzaklaşan eğri bir yol izlemesine neden oluyor. Rüzgarın bu parçacıklara çarpma hızı, parçacıkların nerede olacağını ve dolayısıyla kuyruktan doğrudan veri toplamak için uzay aracının tam olarak nereden geçmesi gerektiğini büyük ölçüde etkiliyor.
Bu tahminleri yapmak için yazarlar, kuyruklu yıldız iyonlarının yörüngesinin farklı rüzgar hızlarına göre nerede olacağını tahmin eden "Tailcatcher" adlı bir model kullandılar. Ardından, verilen bir uzay aracının kuyruklu yıldız kuyruğunun merkezi eksenine olan "minimum ıskalama mesafesini" hesapladılar. Ne yazık ki, model yalnızca güneş rüzgarı verileri kadar doğrudur; bu veriler genellikle kesin olarak yalnızca olaydan sonra toplanır ve bu potansiyel görev hedefiyle yardımcı olmak için kesinlikle yeterli zaman yoktur.
Programın en iyi tahminlerine göre bile, iki uzay aracı merkezi eksenden milyonlarca km uzakta olacak - Hera için yaklaşık 8.2 milyon, Europa Clipper için ise 8 milyon km. Ancak bu, 3I/ATLAS gibi çok aktif kuyruklu yıldızlardan milyonlarca kilometre uzağa yayılabilen kuyruktaki iyonlardan doğrudan veri toplama menzili içinde hala yer alıyor.
Bu planın olumsuz yanı, en azından uzay araçlarından birinin - Hera'nın - kuyrukta beklenen iyonları veya kuyruklu yıldızın atmosferinin Güneş rüzgarı tarafından taşınan manyetik alanı nasıl etkilediğini belirten manyetik "drapaj yapısını" tespit edebilecek herhangi bir enstrümana sahip olmamasıdır. Ancak Europa Clipper'da bu özellikler mevcut - plazma enstrümanı ve manyetometresi, bu iyonları ve manyetik alan değişikliklerini doğrudan tespit etmek için tam olarak ihtiyaç duyulanlardır.
Bu tesadüfi durumu değerlendirmek oldukça zorlu görünüyor ve aynı zamanda zaman açısından da kısıtlı. Hera veya daha önemlisi Europa Clipper'ın görev kontrolörlerinin, potansiyel olarak kuyruklu yıldızın komasından geçme yolculuklarına ilişkin mesajı zamanında görüp göreve yönelik bir değişiklik yapıp yapmayacakları belirsiz. Ancak eğer bu gerçekleşirse, insanlık tarihinde bir yıldızlararası kuyruklu yıldızın kuyruğundan ilk kez doğrudan örnek alacaklar ve bu, orijinal görevlerinin bir parçası olmayan bir başarı olarak öne çıkacaktır.
