Saatler ve zaman kavramı, fizikte düşündüğümüzden çok daha temel bir rol oynayabilir. Yeni bir teoriye göre, etrafımızda gördüğümüz her şey – en küçük kuantum hareketlerinden tüm galaksilerin kozmik yayılışına kadar – kelimenin tam anlamıyla "zaman" meselesi olabilir. Hem de üç boyutlu bir zaman!
Aslında üç boyutlu zaman fikri yeni değil. Ancak bir bilim insanı, geliştirdiği matematiksel çerçevenin, Evren'in bilinen özelliklerini ilk kez tutarlı bir şekilde yeniden ürettiğini ve böylece fiziği tek bir model altında birleştirme konusunda iddialı bir aday haline geldiğini belirtiyor.
İddiaya göre, daha önceki üç boyutlu zaman önerileri genellikle deneysel bağlantılardan yoksun, sadece matematiksel yapılar olarak kalmıştı. Bu yeni çalışma ise, bu kavramı ilginç bir matematiksel olasılıktan, birden fazla bağımsız doğrulama kanalına sahip, fiziksel olarak test edilebilir bir teoriye dönüştürüyor.
Mevcut gerçeklik modellerimizde bazı sorunlar olduğu biliniyor. Kuantum mekaniği ve genel görelilik, Evren'i şaşırtıcı derecede doğru bir şekilde açıklasa da, her biri temelden farklı zeminlerden geliyor: biri tanecikli ve rastgele, diğeri kusursuz ve değişmez. Bu uzlaşmaz başlangıç noktaları, kütleçekimi diğer üç kuvvetle aynı şekilde açıklayan tek, her şeyi kapsayan bir fizik teorisi inşa etmeyi zorlaştırıyor. Teorisyenler bugüne kadar pek çok deneme yapmış olsa da, henüz tam bir başarıya ulaşılamadı.
Bu yeni teori, uzay-zaman dokusunun temellerini yeniden düşünmeyi ve gerçekliğin dayandığı yeni bir temel oluşturmayı öneriyor.
Zaman kelimesini hemen hemen her olay dizisini tanımlamak için kullanırken, kuantum parçacıklarının anlık hareketlerinden, sonsuzluğa uzanan kozmik büyümenin çağlarına kadar uzanan ölçekte açık bir karşıtlık bulunuyor. Kozmik ölçekte zaman göreceli olabilir, kütle ve ivmeyle ilişkili olarak bozulabilir. Yakın ölçekte ise zaman belirsizdir, geçmişe baktığı kadar geleceğe de bakabilir. Ortada ise yarınki gün doğumu kadar sıkıcı ve tahmin edilebilir bir varoluş sürer.
Bu ölçekleri kendi boyutlarına ayırmak, her biri diğerlerine dik açılarla kendi ritmine göre ilerleyen üç yol sunuyor. Bu zaman çizelgelerini neden-sonuç ilişkisini koruyan matematiksel modellere yerleştirerek, temel parçacıkların kuantum alanlarında nasıl ortaya çıktığından, kuantum garip deneyimler yaşayamamamızın nedenine ve Evren'in genişleyen sınırlarına kadar her şeyi açıklayabilecek şekilde üç boyutu birbirine bağlamak mümkün hale geliyor.
Teorinin öncüsü bilim insanı, "Bu üç zaman boyutu, bir tablonun tuvali gibi, her şeyin temel dokusunu oluşturuyor" diyor ve ekliyor: "Uzay hala üç boyutuyla varlığını sürdürüyor, ancak tuvalin kendisi olmaktan ziyade, tuvalin üzerindeki boya gibi."
Daha da önemlisi, bu çerçeve top kuarkları, müonlar ve elektronlar gibi bir dizi parçacığın bilinen kütlelerini hassas bir şekilde yeniden üretiyor ve nötrinoların bilinmeyen kütleleri ile kütleçekim dalgalarının hızları üzerindeki ince etkiler için tahminler sunuyor.
Bu, teorinin gelecekteki deneylerden destek alabileceği ve potansiyel olarak fiziğe daha birleşik bir yaklaşıma katkıda bulunabileceği anlamına geliyor. "Birleşme yolu, fiziksel gerçekliğin doğasını kökten yeniden düşünmeyi gerektirebilir" diyen bilim insanının bu araştırması, prestijli bilimsel bir dergide yayınlandı.