Asya ve Avustralya'nın hayvan alemleri, aralarından geçen görünmez bir hat sayesinde birbirinden çok farklıdır.
Çoğu yabani hayvan, kuşlar dahil olmak üzere bu hayali sınırı asla geçmez.
Ve bu durum on milyonlarca yıldır böyle devam etmekte, hattın her iki tarafındaki hayvan evrimini farklı şekillerde biçimlendirmektedir.
Her şey yaklaşık 30 milyon yıl önce, Avustralya tektonik plakasının Avrasya tektonik plakasına çarpmasıyla başladı. Bu çarpışma bir takımada oluşumuna yol açtı, okyanus akıntılarını değiştirdi ve yeni bölgesel iklimler yarattı.
Haritanın bir tarafında, Endonezya ve Malezya'da maymunlar, filler, kaplanlar ve gergedanlar evrimleşirken; diğer tarafta, Yeni Gine ve Avustralya'da keseli hayvanlar, tek delikliler (yumurtlayan memeliler), kemirgenler ve kakadular yaygınlaşmıştır. Her iki tarafta bol bulunan tür sayısı çok azdır.
Hayvan yaşamındaki bu dikkat çekici ayrım, 19. yüzyılın ortalarında bölgeyi keşfederken hayvan yaşamındaki (çoğunlukla memelilerdeki) belirgin farklılığı ilk fark eden doğa bilimci Alfred Russel Wallace'ın adını taşıyan Wallace Hattı olarak adlandırılır.
Wallace, 'Bali ve Lombok arasındaki sadece 24 kilometre genişliğindeki Lombok Boğazı'nın sınırı işaret ettiğini ve kürenin iki büyük zoolojik bölgesini aniden ayırdığını' ifade etmiştir.
Wallace, daha sonra Charles Darwin ile hemen hemen aynı dönemde evrim teorisini bağımsız olarak geliştirmiştir. Yüzyılı aşkın süre önce bir haritaya çizdiği hat, tam konumu ve mekanizmaları hakkında tartışmalar devam etse de, hala hipotetik bir evrimsel bariyer olarak kabul edilmektedir.
Genel olarak Wallace Hattı, Asya kıtasının bir bölümünü Avustralya tektonik plakasının bir bölümünden ayırır. Jeolojik bir hat olmasının yanı sıra, iklimsel ve biyolojik bir hattır.
Lombok Boğazı gibi derin okyanus kanalları bu bölümleri birbirinden ayırır, bu da hayvanların karşıya geçmesini zorlaştırır. Çok eski zamanlarda deniz seviyeleri bugünkünden çok daha düşükken bile, bu uçurum varlığını sürdürmüş olurdu.
Wallace'ın bu görünmez hattı en belirgin şekilde Asya ve Avustralya'daki memeliler karşılaştırıldığında görülse de, kuşlar, sürüngenler ve diğer hayvanlar için de mevcuttur.
Kanatlı canlılar bile genellikle Wallace Hattı'nı geçemez ve okyanusta, bazı balık türleri ve mikroplar, hattın bir tarafındaki popülasyonlarda diğerine göre genetik farklılıklar gösterir, bu da popülasyonlar arasında çok az karışım olduğunu gösterir.
Bilim insanları, bu türleri ne gibi görünmez bariyerlerin engellediğini tam olarak çözemediler. Ancak yaşam alanı ve iklim, evrimsel ayrımı vurgulayan faktörler olabilir.
2023 yılında yapılan, 20.000'den fazla omurgalı türünü inceleyen bir analiz, Güneydoğu Asya soylarının nispeten tropik bir antik çevrede evrimleştiğini ve nemli ada 'basamak taşları' üzerinden Yeni Gine'ye doğru yayılmalarına olanak tanıdığını buldu.
Avustralya kıta sahanlığındaki yabani yaşam ise belirgin şekilde daha kuru koşullarda evrimleşmiş, bu da farklı bir evrimsel yol izlenmesine neden olmuştur. Bu durum, Avustralya'daki yabani yaşamın ekvatora daha yakın tropik adalarda dezavantajlı olduğu anlamına geliyordu.
Ancak araştırmacılar Wallace Hattı'nı daha fazla inceledikçe, hattın tam olarak nerede çizilmesi gerektiği ve bariyerin ne kadar 'geçirgen' olabileceği konusundaki netlik azalmaktadır – en azından yüzebilen, süzülebilen veya uçabilen bazı hayvanlar, örneğin yarasalar, böcekler, varanlar veya makaklar için.
Bilim insanları, Wallace'ın belirlediği ayrımın mutlak bir sınır değil, daha çok bir geçiş bölgesi (gradyan) olduğunu söylüyor. Buna rağmen, bu bulanık çizgi binlerce türün hayvan evrimini anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Bilim tarihçileri, Darwin ve Wallace'ın zihinsel ve gerçek haritalarının, evrimsel şemanın sergilendiği bir masa olduğunu ve jeolojik zaman ölçeği kadar önemli olduğunu savunmuşlardır.
Bir asırdan uzun süre önce çizilen, tek ve kabaca belirlenmiş bir hat olarak başlayan şey, şimdi doğal dünyanın ve onun gizemlerinin daha büyük ve daha karmaşık bir resmini şekillendirmeye yardımcı olmuştur.