Gökbilimciler on yıllardır kara delikleri üç ana kategoriye ayırıyor: Güneşimizin kütlesinin 5 ila 50 katı arasında değişen yıldız kütleli kara delikler; Güneş'ten milyonlarca hatta milyarlarca kat daha büyük olan süper kütleli kara delikler; ve kütleleri bu ikisinin arasında kalan ara kütleli kara delikler (IMBH).
Yıldız kütleli ve süper kütleli kara deliklerin bolca gözlemlenmesine rağmen, ara kütleli kara deliklere dair kanıt bulmak çok daha zordu. Bu durum önemli bir probleme yol açıyordu, zira ara kütleli kara deliklerin, yıldız kütlelilerden süper kütlelilere büyürken geçiş köprüsü, yani kara delik evriminde bir tür 'kayıp halka' olduğu düşünülüyordu.
Uluslararası bir bilim insanı ekibinin yürüttüğü bir dizi yeni çalışmada, bu zor bulunan nesnelerin varlığına dair kanıtlar bulunmuş olabileceği açıklandı.
Çalışmalardan birinde, araştırmacılar LIGO ve Virgo Kütle Çekimsel Dalga Gözlemevleri'nden elde edilen verileri yeniden analiz ederek, ara kütleli kara delik birleşmelerine dair olası işaretler aradı.
Sonuçlar, bu gözlemevlerinin, kütleleri 100 ila 300 Güneş kütlesi arasında değişen kara deliklerin birleşmesine karşılık gelen kütle çekimsel dalga olaylarını kaydettiğini gösteriyor. Bu olaylar, gökbilimciler tarafından kaydedilen en büyük kara delik çarpışmaları arasında yer alıyor ve hafif ara kütleli kara deliklerin beklenen kütle aralığına düşüyor.
Bu yeni analizin raporlandığı araştırmaya katkı sağlayan bir bilim insanına göre, bu yeni kara delik popülasyonu, evrenimizi aydınlatan ilk yıldızlara dair eşi benzeri görülmemiş bir pencere açıyor.
İlgili bir başka çalışmada ise, 2030'ların sonlarında fırlatılması planlanan LISA (Laser Interferometer Space Antenna) misyonunun bu sonuçları doğrulamaya nasıl yardımcı olabileceği gösterildi. LIGO ve Virgo gibi dedektörler bir kara delik çarpışmasının son aşamalarını yakalayabilirken, LISA uzay-zamanda dalgalanmalar yaratarak birbirlerine doğru spirallenen kara delikleri birleşmeden yıllar önce takip edebilecek. Bu uzun gözlem süresi, gökbilimcilerin kara deliklerin kökeni, evrimi ve geleceği hakkında daha fazla bilgi edinmesini sağlayacak.
Araştırmacılar, bu çalışmanın, Dünya'dan uzaya uzanan kütle çekimsel dalga dedektörleri ağı için ara kütleli kara deliklerin en heyecan verici kaynak olduğuna dair argümanı güçlendirmesini umuyorlar. Her yeni tespitin, bu kara deliklerin kökenini ve neden bu gizemli kütle aralığına düştüklerini anlama yolunda kendilerini bir adım daha ileri taşıdığını belirtiyorlar.
Ekip, gelecekte ara kütleli kara deliklerin Ay üzerine kurulabilecek kütle çekimsel dalga gözlemevleri kullanılarak nasıl gözlemlenebileceğini de araştırmayı planlıyor. NASA, Artemis programının uzun vadeli hedefleri kapsamında Ay'da böyle bir gözlemevi inşa etme olasılığını araştırıyor.
Bir araştırmacıya göre, bu an tarihte heyecan verici bir dönem; sadece kara delikleri incelemek için değil, aynı zamanda bilimsel sınırları yeni uzay ve Ay keşifleri dönemiyle bir araya getirmek için de. Bu, keşifleri Ay tarafından şekillendirilecek ve Ay'dan yapılacak yeni nesil öğrencileri eğitmek için nadir bir fırsat.
Bulgular, hakemli bilimsel dergilerde yayınlanan makalelerle duyuruldu.