Gökbilimciler, Samanyolu'nun kenarında, evrenin ilk yıldızlarının doğrudan bir mirasçısı olabilecek, şimdiye kadar görülen en 'saf' yıldızı keşfetmiş olabilirler. Bu olağanüstü yıldız, o kadar az metal içeriyor ki, yıldız oluşumunun temel bir kuralını ihlal ediyor.
Tüm bilinen yıldızlar, atomların daha hafif elementleri yüksek basınç altında birleştirerek daha ağır elementler oluşturması ve bu süreçte büyük miktarda enerji yaymasıyla işleyen nükleer füzyonla güçlenir. Yıldızlardaki en yaygın örnek, hidrojenin helyuma dönüşümüdür. Ancak yıldızların merkezinde karbon, oksijen ve demir gibi daha ağır elementler de bulunur. Altın ve uranyum gibi daha ağır metaller ise ölen yıldızların süpernova patlamalarıyla oluşur ve çoğu yıldızın içinde bulunabilir.
Ancak tüm yıldızlar eşit yaratılmaz. Bazı yıldızlar, diğerlerine göre çok daha yüksek oranda ağır element veya metalliğe sahiptir. Bu, büyük ölçüde bulundukları uzay bölgesindeki patlamış yıldızların geride bıraktığı malzemelerle belirlenir. 'Saf' olarak adlandırılan düşük metalliğe sahip yıldızlar, evrenin henüz doğrudan gözlemlenmemiş ilk yıldızlarına en çok benzeyenler oldukları için gökbilimciler tarafından büyük ilgi görür.
25 Eylül'de ön baskı sunucusu arXiv'e yüklenen yeni bir çalışmada, araştırmacılar şimdiye kadar görülen en düşük metalliğe sahip olan SDSS J0715-7334 adlı yeni bir yıldız keşfettiklerini duyurdular. Bu yıldız, Avrupa Uzay Ajansı'nın artık emekliye ayrılmış Gaia uzay teleskobunun topladığı verilerle yıldızları arayan bir program aracılığıyla tespit edildi.
Güneş'ten yaklaşık 30 kat daha kütleli bir kırmızı dev olan bu yeni keşfedilen yıldız, ilk spektrografilere göre önceki en düşük metalliğe sahip yıldızdan neredeyse iki kat daha saf ve bugüne kadar görülen en demir fakiri yıldızdan 10 kat daha az metale sahip. Araştırmacılar, bu yıldızın her iki rekoru da elinde tuttuğunu belirtti.
J0715-7334'ün Dünya'dan yaklaşık 85.000 ışık yılı uzakta olduğu tahmin ediliyor, ancak tam mesafesinin hesaplanması şu anda zor. Bu da onu Samanyolu'nun hemen içine yerleştiriyor. Bununla birlikte, yıldızın açısal momentumu, onun, Samanyolu ile yakın bir yörüngede bulunan ve yaklaşık 30 milyar yıldıza ev sahipliği yapan bir cüce galaksi olan Büyük Magellan Bulutu'ndan köken aldığını ve ardından galaksimize düştüğünü ima ediyor.
J0715-7334'ü özellikle ilgi çekici kılan şey, düşük karbon konsantrasyonuna sahip olmasıdır. Diğer demir fakiri yıldızların çoğunda nispeten yüksek bir karbon oranı bulunurken, bu durum genel metalliği yüksek tutar. (Bu nedenle, karbon metalliğe sayılsada, önceki en demir fakiri yıldız en düşük metalliğe sahip yıldız rekorunu elinde tutamıyordu.)
Bu aşırı düşük metallik, J0715-7334'ün Büyük Patlama'dan geriye kalan ilkel hidrojen bulutlarından oluşan birinci nesil bir yıldızın doğrudan torunu olduğunu gösteriyor. Bu, diğer araştırmacılara yıldız evriminin başlangıcını incelemek için bir pencere sunuyor.
Yeni keşif ayrıca, teorik olarak imkansız olması gereken bu kadar metal-fakir yıldızların nasıl şekillendiğini anlamalarına yardımcı olabilir.
J0715-7334, metaliğin araştırmacıların 'ince yapı soğutma eşiği' olarak adlandırdığı değerin altına düştüğü bilinen ikinci yıldızdır. Bu eşik, süper sıcak gaz bulutlarının yıldız oluşumunu başlatacak kadar soğuması için gereken minimum ağır element miktarını belirtir; çünkü bu elementler daha fazla enerji salarak çevrelerini soğutur. (İlk yıldızlar için bu bir sorun değildi, çünkü ilk yıldızlar oluştuğunda ilkel hidrojen daha düşüktü.)
Araştırma ekibi, J0715-7334 gibi yıldızların hala oluşabildiğine inanıyor çünkü ölü yıldız ve gezegenlerin minik parçacıklarından oluşan kozmik toz, gazın ek soğumasına katkıda bulunuyor olabilir.