Kozmosumuz, zaman zaman akıl almaz bir şekilde geniş bir gizem fabrikası gibi görünüyor. Derinlere indikçe daha çok şey öğreniyoruz, ancak her yeni keşif, büyüleyici bilimsel bulmacalardan oluşan bir sürü gibi yeni soruları da beraberinde getiriyor. Bu arada, bazı yanmakta olan sorular on yıllardır direniyor ve en iyi çözüm çabalarımıza rağmen cevaplanamıyor.
İşte Evren'in sunduğu en sevdiğimiz gizemlerden bazıları:
Hubble Gerilimi
Evren'in genişlediğini çeşitli bağımsız kanıtlardan biliyoruz. Ancak bu genişlemenin hızına dair ölçümler henüz tam olarak uyuşmuyor.
Evren'in genişleme hızını ölçmenin iki ana yolu var. Birincisi, erken evrenin kalıntılarını kullanan 'standart cetvel' yaklaşımıdır. Buna kozmik mikrodalga arka planı veya galaksilerin dağılımındaki fosilleşmiş yoğunluklar dahildir. İkincisi ise, parlaklığı bilinen Cepheid değişken yıldızları ve Tip Ia süpernovaları gibi nesnelere dayanan 'standart mum' yaklaşımıdır. Bu nesnelerin nispeten tutarlı bir ışık miktarı yaydığı varsayıldığından, görünür parlaklıklarını ölçerek ne kadar uzakta olduklarını belirleyebiliriz.
Standart cetvel yöntemleri tutarlı bir şekilde megaparsec başına saniyede yaklaşık 67 kilometre hız verirken, standart mumlar megaparsec başına saniyede yaklaşık 73 kilometre hız ölçüyor. Bu çözülemeyen çelişki, 'Hubble gerilimi' olarak biliniyor. Bu farkın insan hatası olma olasılığı oldukça düşük.
Bilim insanları bu sorunu çözmeye eskisinden daha yakın olsalar da, çözüm hala ulaşılması zor görünüyor. Ancak bu gizemi çözecek kişinin muhtemelen Nobel Ödülü'ne layık görüleceği düşünülüyor.
Hızlı Radyo Patlamaları (FRB'ler)
İlk hızlı radyo patlaması (FRB) 2007'de, 2001'de toplanan arşiv verilerinde keşfedildiğinde bilim insanları oldukça şaşkına dönmüştü. Sadece milisaniyeler süren bu inanılmaz güçlü radyo ışığı patlaması, 500 milyon Güneş'in enerjisi kadar enerji yaydı. O zamandan beri astronomlar binlerce bu tür tuhaf olaya tanık oldular ve hala gizemlerini koruyorlar. Çoğu sadece bir kez parlayıp sönüyor; nadir birkaçı ise bazen tahmin edilebilir bir zamanlamayla tekrarlıyor. Çoğu, Samanyolu dışındaki galaksilerden geliyor.
FRB'lerin büyük bir kısmının arkasında manyetik alanları çok güçlü olan nötron yıldızları olan magnetarların olabileceği düşünülüyor. Ancak, magnetarların FRB'leri üreten tek kaynak olup olmadığı, neden bazılarının magnetar barındırması beklenmeyen ortamlardan geldiği, neden bazılarının tekrarlandığı ve bu nadir tekrarlayanların zamanlama düzeninin arkasında ne olduğu gibi sorular hala cevap bekliyor.
Kara Madde
Geçen yüzyılda insanlık evrenin derinliklerine baktığında, garip bir şey ortaya çıktı: Evren'deki normal, tespit edilebilir madde miktarı, evrenin görünüşünü ve davranışını açıklayacak yerçekimini sağlayamıyordu. Eğer sadece görünür madde olsaydı, galaksiler daha yavaş döner ve galaksi kümeleri dağılırdı. Ayrıca, uzay-zamanın devasa nesneler etrafında bükülme şekli, normal maddenin yerçekiminden çok daha belirgin.
Ortada, normal maddeden beş kat daha fazla yerçekimine neden olan bir şey var. Bu maddeye 'kara madde' deniyor ve ilk olarak 1933'te teorize edilmesinden bu yana ne olduğu konusunda büyük bir ilerleme kaydedilemedi. Birkaç teorik aday olsa da, fizikçilerin bunu daraltabilmesi için gözlem teknolojisinde bir atılıma ihtiyaç duyulabilir.
GRB 250702B
Bu olay, son zamanlarda tespit edilen ve bilim insanlarını şaşkına çeviren bir gama ışını patlaması. Gama ışını patlamaları, evrendeki en şiddetli ve en güçlü patlamalardır. Genellikle devasa yıldız çekirdeklerinin kara deliklere çökmesiyle veya nötron yıldızlarının çarpışmasıyla oluşurlar. GRB 250702B, daha önce görülenlerden farklı olarak bir gün kadar sürdü ve tekrarlayan gama ışını aktivitesi gösterdi.
Bilim insanları, olayın nasıl meydana geldiğini daha iyi anlamak için patlamanın geldiği galaksi hakkında bilgi topluyorlar. Bu sayede yakın zamanda bu gizeme ışık tutulması umuluyor.
Hoag'ın Nesnesi
Uzayda sayısız galaksi varken, bazıları oldukça tuhaf olabiliyor. Bunlardan biri de yaklaşık 600 milyon ışık yılı uzaklıktaki Hoag'ın Nesnesi. Bu tuhaf galaksi, genç, mavi yıldızlardan ve yıldız oluşum bölgelerinden oluşan, çapı yaklaşık 120.000 ışık yılı olan mükemmel simetrik bir halkaya sahip. Bu halka, yaklaşık 17.000 ışık yılı çapında, eski yıldızlardan oluşan sarı bir küreyi çevreliyor ve arada 58.000 ışık yılılık belirgin bir boşluk var.
Astronomlar bu yapının nasıl oluştuğunu tam olarak bilmiyor. Büyük bir nesnenin içinden geçerek bu tür bir simetrik yapı oluşturmasının oldukça düşük bir olasılık olduğu düşünülüyor. Başka bir teori ise, orta kısmın silinmesine neden olan bir tür kararsızlık olsa da, bu da tam olarak açıklayıcı değil.
Gezegen Dokuz (Planet Nine)
Bazı astronomlar, Güneş Sistemi'nin uzak sınırlarında, Plüton'un yörüngesinin çok ötesinde gizli bir gezegenin olabileceğini düşünüyor. Bu bölgede, birçok küçük buzlu nesne geniş bir bulut halinde kümelenmiş durumda. Bu nesnelerin yörüngelerinin kümelenmiş olması, bir gezegenin yerçekimsel etkisiyle yönlendirildiklerini gösterebilir.
Hesaplamalar, bu varsayımsal gezegenin Dünya'dan yaklaşık 5 kat kütleye sahip olabileceğini ve yörünge süresinin yaklaşık 5.000 yıl olacağını gösteriyor. Ancak, bu Gezegen Dokuz'u bulmak için yapılan araştırmalar şimdiye kadar sonuçsuz kaldı. Bir olasılık, gezegenin çok uzakta olması ve bu yüzden tespitinin zor olması. Diğer bir olasılık ise, buzlu nesnelerin kümelenmesinin sadece bir gözlem yanlılığı olması ve böyle bir gezegenin hiç var olmaması.
Bilmediğimiz Şeyler
Uzay söz konusu olduğunda, henüz keşfedilmeyi bekleyen şeylerin muazzam genişliği hakkında tamamen karanlıkta olduğumuz bir gerçek. Daha büyük ve daha güçlü araçlar ortaya çıktıkça ve teknolojimiz geliştikçe, henüz varlığını bile bilmediğimiz detayları görme yeteneğimiz de artacak. Evreni anlamak için en iyi zamanda yaşıyoruz ve bu durum yalnızca daha iyiye gidecek.