Ara

Evrenin En Uzun Dönen Yapısı Keşfedildi: Galaksi ‘Kasırgası’ Göz Kamaştırıyor

Gökbilimciler, yakın uzaydaki galaksilerin dağılımını incelerken olağanüstü bir keşfe imza attı: Sanki yavaş çekimde dönen kozmik bir kasırganın içine yakalanmış gibi bükülen devasa bir galaksi silsilesi.

En az 49 milyon ışık yılı uzunluğundaki bu yapı, Evren'de şimdiye kadar keşfedilen en uzun dönen filaman olma özelliğini taşıyor. Bu, kozmik ağın devasa, girdaplı bir ipliği.

Keşfedilen bu yapı, evreni şekillendiren kozmik ağın çalışma şeklini ve içindeki galaksiler üzerindeki etkisini gözler önüne seren, şimdiye kadar gördüğümüz en büyük dönen yapılardan biri.

Yapının bu kadar dikkat çekici olmasının sebebinin sadece boyutu değil, aynı zamanda dönüş yöneliminin ve dönme hareketinin birleşimi olduğunu belirten araştırmacılar, bu durumu bir tema parkındaki çay fincanı oyununa benzetiyor. Her galaksi dönen bir çay fincanı gibi hareket ederken, tüm platformun, yani kozmik filamanın da kendi etrafında döndüğünü söylüyorlar. Bu ikili hareket, galaksilerin yaşadıkları daha büyük yapılardan nasıl dönme ivmesi kazandığına dair nadir bir anlayış sunuyor.

Kozmik ağ, temel olarak Evren'in görünmez omurgasıdır. Sayısız karanlık madde filamanından oluşan karmaşık bir ağdır. Bu ağ, Evren'i yerçekimsel olarak birbirine bağlar ve galaksilerin dağılımını ve hareketini kontrol eder.

Kozmik ağın iplikleri, galaksilerin bir araya gelip seyahat ettiği kozmik otoyollar gibidir. Bu ağı incelemek, Evren'in büyük, genel yapısını ortaya çıkarır ve her şeyin nasıl bir arada durduğu ve Büyük Patlama'dan sonraki ilk anlardan itibaren nasıl evrildiği hakkında bilgi verir.

Araştırmacılar, bu özel filamanı Güney Afrika'daki MEERKat radyo teleskobunun yaptığı gözlemler sırasında fark etti. Yaklaşık 440 milyon ışık yılı uzaklıkta, yaklaşık 117.000 ışık yılı genişliğinde ve 5,5 milyon ışık yılı uzunluğunda, şaşırtıcı derecede düz ve ince bir çizgi halinde dizilmiş 14 galaksi tespit edildi. Bu galaksilerin büyük çoğunluğunun aynı yöne doğru hizalanmış olması, tesadüfle açıklanamayacak bir durumdu.

Bu durum, daha fazla inceleme gerektirdi. Araştırmacılar, daha geniş bir alanı kapsayan Sloan Dijital Gökyüzü Araştırması ve optik, kızılötesi ve ultraviyole gözlemleri toplayan Karanlık Enerji Spektroskopik Enstrüman (DESI) araştırmasından elde edilen verileri kullandı.

Bu verilerle, aynı mesafede ve aynı düz çizgi konfigürasyonunda 283 ek galaksi belirlendi. Dahası, bu yeni galaksiler de filamanın uzunluğu boyunca eksenel bir yönelim sergiliyordu.

Uzaydaki nesnelerin bu kadar belirgin yapılar halinde bir araya gelmesi, genellikle onları bir şeyin etkilemesiyle olur. Bu durumda, kozmik bir filaman en olası açıklamaydı. Büyük ölçekli karanlık madde yapılarının kolayca görülüp tanımlanamadığı düşünüldüğünde, bu keşif oldukça heyecan vericiydi.

Araştırmacılar, galaksilerin kırmızıya kayma değerlerini incelediklerinde ise daha da ilginç sonuçlar elde etti. Filamanın bir tarafındaki galaksilerin ışığı, kaynağın gözlemciye doğru hareket ettiğinde dalga boylarının kısalmasıyla tutarlı olarak elektromanyetik spektrumun mavi tarafına kaymış durumdaydı.

Karşı taraftaki galaksilerin ışığı ise kaynağın uzaklaştığı durumlarda görülen kırmızıya kayma eğilimi gösteriyordu.

Bu durum, tüm yapının döndüğünün açık bir işaretiydi. Araştırmacılar, galaksilerin saniyede yaklaşık 110 kilometre hızla döndüğünü modelleyebildi. Bu hız, Samanyolu ve Andromeda galaksilerinin birbirine doğru hareket ettiği hızla aynı.

Bu davranış, Evren'in erken dönemlerindeki yerçekimsel alandaki asimetrilerin, kozmik ağın filamanlarına açısal momentum aktararak dönmelerini sağladığını öne süren Gelgit Tork Teorisi'nin tahminleriyle de uyumlu.

Öte yandan, filaman içindeki yaygın, soğuk nötr hidrojen gazının varlığı ve galaksilerin zengin hidrojen içeriği, bu tür filamanların galaksilere büyümeleri ve yıldız oluşturmaları için gereken yakıtı sağlayabileceğini gösteriyor.

Ek olarak, galaksilerin filaman boyunca hizalanması, kozmik ağ filamanlarının galaksilere açısal momentum aktarabileceği anlamına geliyor. Bu bulgu, galaksilerin ilk dönme ivmelerini nasıl kazandığına dair resmi tamamlamaya yardımcı olabilir.

Evren'in derin alan görüntülerine bakıldığında, galaksiler nispeten rastgele dağılmış ve birbirine bağlı olmayan gibi görünür. Bu devasa filamanın keşfi, her şeyin göründüğünden daha bağlantılı olduğunu ve görünmeyen devasa yapıların, daha yakından bakılana kadar görünmeyen güçlü bir etkiye sahip olabileceğini gösteriyor.

Araştırmacılar, yayınladıkları makalede, galaksilerin filamanın omurgası etrafında güçlü bir dönme kanıtı sergilediğini ve bunun şimdiye kadar keşfedilen en uzun dönen yapı olduğunu belirtiyor.

Bu yapının, kozmik ağdaki düşük yoğunluklu gaz ile içindeki galaksilerin bu malzemeyi kullanarak nasıl büyüdüğü arasındaki ilişkiyi belirlemek için ideal bir ortam olabileceğini ekliyorlar.

Bu araştırma, Monthly Notices of the Royal Astronomical Society dergisinde yayımlandı.

Önceki Haber
İnsan Beyin Hücrelerinden Bilgisayarlar: Yaklaşan Devrim ve Etik Sorular
Sıradaki Haber
Steampunk Rüzgarı Estiren Yeni RPG: The God Slayer Tanıtıldı!

Benzer Haberler: