Ara

Evrene En Yakın “Saf” Yıldız Keşfedildi: İlk Oluşumun İzleri Burada!

Evrenin başlangıcı, Büyük Patlama ile birlikte yalnızca iki temel elementle başladı: hidrojen ve helyum. Lityum gibi çok az miktarda diğer hafif elementler de oluştu ancak evrenin ilk maddesi büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan ibaretti.

Bugün bildiğimiz diğer tüm ağır elementler, yıldızların çekirdeklerinde gerçekleşen nükleer füzyonlar, yıldız çarpışmaları ve diğer astrofiziksel süreçler sonucunda zamanla oluştu. Hatta günümüzde bile evrendeki maddenin büyük çoğunluğunu hidrojen ve helyum oluşturduğundan, gökbilimciler diğer tüm elementleri "metal" olarak adlandırıyor.

Bir yıldızın yaşını, spektrumundaki metal miktarını inceleyerek tahmin etmek mümkün. İlk yıldızlar, sadece hidrojen ve helyumdan oluşuyordu. Bu yıldızların ölümleriyle ortaya çıkan gaz ve toz bulutları az miktarda metal içeriyordu ve bu da ikinci nesil yıldızların oluşumunu sağladı. Her yeni nesilde bu metal miktarı arttığı için, bir yıldızdaki metal bolluğu ne kadar fazlaysa, yıldız o kadar genç kabul ediliyor. Örneğin Güneşimiz beş milyar yaşında ve oldukça yüksek bir metal oranına sahip.

İlk nesil yıldızların, sadece hidrojen ve helyumdan oluştuğu için, çekirdeklerinde nükleer füzyonu başlatmak adına yüzlerce Güneş kütlesine ihtiyaç duydukları ve evrensel ölçekte göz açıp kapayıncaya kadar süpernovalarla yok oldukları düşünülüyor. Bu "büyükanneler" yıldızlarını incelemek için gökbilimciler genellikle evrenin en uzak köşelerindeki, olağanüstü düşük metal oranına sahip galaksileri araştırıyordu.

Ancak başka bir yaklaşım da kendi galaktik komşumuzda eski yıldızlar aramaktı. Bu düşünceye göre, ilk yıldızlardan doğan düşük kütleli ikinci nesil yıldızlar hala aramızda olabilir. Eğer bu yıldızlar Güneş'ten daha küçükse, çok daha uzun yaşayarak günümüze kadar ulaşmış olabilirler. Yakın zamanda gökbilimciler tam da böyle bir yıldıza rastladı.

SDSS J0715-7334 olarak bilinen bu yıldız, Büyük Magellan Bulutu'nun halesinde yer alan kırmızı bir dev yıldız. Bu yıldızın metal oranı o kadar düşük ki, gözlemlediğimiz en uzak ve en ilkel galaksilerin bile metal oranının on katı daha fazla. SDSS J0715-7334, şimdiye kadar keşfedilen en saf, metaldan yoksun yıldıza en yakın örnek.

Yıldızın metal bolluğu, erken dönem yıldız oluşumu hakkında bize ilginç bilgiler sunuyor. Hidrojene oranla karbon, magnezyum ve demir gibi elementlerin bolluğunu inceleyerek, bu yıldızın ana yıldızının boyutunu tahmin edebiliyoruz. Eğer SDSS J0715-7334 ikinci nesil bir yıldızsa, yaklaşık 30 Güneş kütlesine sahip şaşırtıcı derecede küçük bir süpernova kalıntısından oluşmuş olması gerekiyor.

Yıldızın bir diğer dikkat çekici yönü ise karbon bolluğunun son derece düşük olması. Bu, büyük yıldızların helyum yakma döngüsüyle (CNO döngüsü) verimli bir şekilde karbon, nitrojen ve oksijen ürettiği düşünüldüğünde şaşırtıcı. Karbon eksikliği, yıldız oluşum bölgesinde küçük erken yıldızların oluşumu için gerekli olan bol miktarda soğumuş tozun bulunduğunu gösteriyor.

Son olarak, SDSS J0715-7334'ün Büyük Magellan Bulutu içindeki hareketi, bu yıldızın bulutsunun halesi içinde oluştuğunu ve sadece oradan geçen bir ziyaretçi olmadığını gösteriyor. Bu da, galaktik komşumuzda bu tür daha fazla yıldız bulabileceğimiz ve uzak galaksi gözlemlerini yerel "saf" yıldız gözlemleriyle karşılaştırabileceğimizi işaret ediyor.

Önceki Haber
Game of Thrones Evrenine Yeni Bir Soluk: A Knight of the Seven Kingdoms'dan İlk Tanıtım NYCC'de Göründü!
Sıradaki Haber
Yapay Zeka Modelleri, Az Sayıda Kötü Amaçlı Belgeyle Kapatılabilen Kapılar Ediniyor!

Benzer Haberler: