Ara

Erkek ve Kadın Beyinlerinde Şaşırtıcı Genetik Farklılıklar Ortaya Çıktı

Yıllardır süregelen tartışmaların ardından, bilim insanları erkek ve kadın beyinlerinde yüzlerce genin farklı davrandığını ortaya koydu. Bu genetik farklılıkların, beyin gelişiminden nörolojik hastalıklara kadar pek çok alanda rol oynayabileceği düşünülüyor.

Araştırmalar, cinsiyet farklılıklarının beyin yapısı, işleyişi ve zihinsel hastalıklara yatkınlık açısından var olduğunu gösteriyordu. Ancak bu farklılıkların ne kadarının genetik kökenli olduğu tam olarak bilinmiyordu. Bilim insanları, günümüzdeki gelişmiş teknoloji ve insan genomunun tam diziliminin anlaşılması sayesinde, beyindeki gen aktivitesini inceleyerek bu sorunun yanıtını bulmaya yaklaşıyor.

Genler, DNA'nın belirli bölümleridir ve işlevlerini yerine getirmeleri için önce mesajcı RNA'ya (mRNA) kopyalanır, ardından bu RNA, vücudun yapısını ve işlevini oluşturan proteinlere dönüştürülür. Bilim insanları, beyin dokularından alınan örneklerdeki RNA'yı analiz ederek (transkriptom analizi), her bir genin aktivitesini ölçebiliyor.

Yapılan bir çalışmada, binlerce erkek ve kadından alınan beyin dokusu örnekleri incelendiğinde, şaşırtıcı derecede farklı gen aktivitesi örüntüleri tespit edildi. İnsan genomundaki yaklaşık 20.000 genin üçte birinin, bir veya birden fazla dokuda, bir cinsiyette diğerine göre daha fazla ifade edildiği görüldü. Bu farklılıkların en belirgin olduğu bölgeler üreme organları olsa da, şaşırtıcı bir şekilde beyin dahil olmak üzere vücudun diğer birçok dokusunda da cinsiyete özgü gen aktivitesi gözlemlendi.

Özellikle beyin transkriptomları üzerine yapılan bir araştırmada, 610 genin erkek beyinlerinde daha aktif olduğu, 316 genin ise kadın beyinlerinde daha fazla aktivite gösterdiği belirlendi.

Bu cinsiyete bağlı gen aktivitesi farklılıklarının erken yaşlarda, hatta fetüs gelişiminin başlangıcında başladığına dair kanıtlar bulunuyor. Bu da bu farklılıkların beyin gelişimini şekillendirmede önemli bir rol oynayabileceğini gösteriyor. Bu tür farklılıkların sadece insanlarda değil, diğer primat türlerinde de görülmesi, bu durumun evrimsel olarak köklü bir geçmişe sahip olabileceğini düşündürüyor.

Peki, bu genetik farklılıklar beyin işleyişini nasıl etkiliyor? Henüz bu sorunun tam yanıtı bilinmese de, bazı örüntüler ortaya çıkmaya başladı. Kadınlarda daha aktif olan genlerin çoğunun nöronlarla ilgili süreçleri kodladığı, erkeklerde daha aktif olan genlerin ise daha çok zar ve nükleer yapılar gibi özelliklerle ilişkili olduğu gözlemlendi. Ayrıca, bazı genlerin sadece beynin belirli bölgelerinde cinsiyete özgü aktivite göstermesi, bu genlerin sadece o bölgelerde özel bir işleve sahip olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.

Bu genetik farklılıkların, beyin sağlığı açısından da önemli sonuçları olabileceği düşünülüyor. Örneğin, Alzheimer hastalığı ile ilişkilendirilen birçok genin kadınlarda daha fazla aktivite göstermesi, bu hastalığın kadınlarda iki kat daha sık görülmesini açıklayabilir. Benzer şekilde, fareler üzerinde yapılan çalışmalar, erkeklere özgü SRY geninin beyinde ifade edilmesinin Parkinson hastalığını şiddetlendirebileceğini öne sürüyor.

Bu cinsiyete bağlı gen aktivitesi örüntülerinin insanlara özgü olmadığı, sıçanlar, fareler ve maymunlar gibi çeşitli hayvan türlerinin beyinlerinde de gözlemlendiği belirtiliyor. İnsanlardaki ve maymunlardaki cinsiyete bağlı gen gruplarının büyük ölçüde örtüşmesi, bu tür farklılıkların yaklaşık 70 milyon yıl önce yaşamış ortak bir atada ortaya çıkmış olabileceğini gösteriyor. Bu da doğal seçilimin, erkek ve dişi atalarımızda farklı davranışları teşvik eden gen eylemlerini desteklemiş olabileceği fikrini akla getiriyor.

Önceki Haber
Diş Çürükleri ve Diş Eti Hastalığı Birlikte İnme Riskini İkiye Katlıyor: 21 Yıllık Araştırma Sonuçları
Sıradaki Haber
Samsung Galaxy S26 Serisi: Snapdragon Hakimiyeti %75, Exynos'a %25 Pay!

Benzer Haberler: