Gök bilimciler, Samanyolu galaksimizin ucunda saklanan nadir bir gezegeni keşfetmek için, zamanın ilk kez bir fenomen olarak tahmin ettiği uzay-zaman fenomenini kullandılar. Bu keşif, uzak gök cisimlerini bulmak için yeni yollar açıyor.
AT2021uey b adı verilen bu ötegezegen, Dünya'dan yaklaşık 3.200 ışık yılı uzaklıkta bulunan, Jüpiter büyüklüğünde dev bir gaz devi. Küçük, soğuk bir M tipi cüce yıldızın yörüngesinde yaklaşık 4.170 günde bir dönen gezegenin konumu dikkat çekici. Şimdiye kadar keşfedilen gezegenler arasında galaksimizin yoğun merkezinden bu kadar uzakta bulunan yalnızca üçüncü gezegen olma özelliğini taşıyor.
Ancak gezegenin konumundan daha dikkat çekici olanı, keşfedilme yöntemi. Mikromercekleme (Microlensing) olarak bilinen bu etki, bir gezegenin kütle çekiminin uzay-zamanı bükmesiyle, arka plandaki yıldızın ışığının geçici olarak büyümesi sonucunda meydana geliyor. Bu yöntem, özellikle doğrudan gözlemlenmesi zor olan uzak veya sönük gök cisimlerini tespit etmek için güçlü bir araç.
Bu tür bir çalışma, büyük uzmanlık, sabır ve biraz da şans gerektiriyor. Mikromercekleme olayının gözlemlenmesi için yıldızın ve mercek görevi gören cismin (bu durumda gezegen) doğru hizaya gelmesi gerekiyor. Ardından, çok büyük miktarda veri analiz edilerek bu geçici parlaklık artışları tespit ediliyor. Gözlemlenen yıldızların çoğu başka nedenlerle parlaklık değiştirebildiğinden, mikromercekleme etkisini ayırt etmek zorlu bir süreç.
Güneş Sistemimizin dışındaki yaklaşık 6.000'e yakın ötegezegen, 1992'den bu yana farklı yöntemlerle keşfedildi. En yaygın yöntemler arasında geçiş fotometrisi (yıldız ışığının gezegen geçerken kısılması) ve radyal hız (gezegenin kütle çekiminin yıldıza uyguladığı salınım) bulunur. Ancak mikromercekleme, Einstein'ın genel görelilik teorisinden türetilen ve kütleli nesnelerin uzay-zamanı bükmesi prensibine dayanan daha nadir bir yöntem.
Einstein, kütle çekiminin görünmez bir kuvvetten ziyade, maddenin ve enerjinin varlığında uzay-zamanın eğrilmesi ve bükülmesiyle oluştuğunu keşfetti. Eğrilen bu uzay-zaman, enerji ve maddenin nasıl hareket edeceğini belirler. Işık düz bir çizgide ilerlese de, eğrilmiş bir uzay-zaman bölgesinden geçen ışık da eğri bir yol izler. Bu da bir gezegenin ana yıldızının önünden geçerken, kütle çekiminin bir mercek gibi davranarak yıldızın ışığını büyütmesi ve parlaklığının aniden artmasına neden olması demektir.
Avrupa Uzay Ajansı'nın Gaia teleskobundan elde edilen 2021 yılı verilerinde, AT2021uey b'nin kozmik 'gölgesi' ilk kez fark edildi. Yıldızının parlaklığındaki anlık bir artışla varlığı anlaşılan gezegen için daha sonra detaylı takip gözlemleri yapıldı. Bu gözlemler sayesinde gezegenin kütlesinin Jüpiter'in 1.3 katı olduğu, ana yıldızının sıcaklığının güneşimizin yaklaşık yarısı olduğu ve yıldıza olan uzaklığının Dünya'nın Güneş'e olan uzaklığının dört katı olduğu hesaplandı.
Araştırmacılara göre, gezegenin Samanyolu'nun merkezi çıkıntısından bu kadar uzakta, gezegen oluşumu için gerekli ağır elementlerin nispeten daha az olduğu bir bölgede keşfedilmesi, gezegenlerin ne kadar beklenmedik yerlerde bulunabileceğinin yeni bir işareti. Bilim insanları, elde edilen verilerin, bugünkü gezegen oluşum modellerini yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini gösterdiğini belirtiyor.