Dünya dışı yaşam arayışını (SETI) destekleyenlerin hafızasına 1977'deki keşfinden bu yana kırmızı kalemle kazınan "Wow!" sinyali, bugüne dek bulunan en gizemli radyo frekansı sinyallerinden biri olmaya devam ediyor.
Gönüllülerin de aralarında bulunduğu geniş bir bilim insanı ekibinin hazırladığı yeni bir çalışma, hem sinyal hem de olası nedenleri hakkında bazı düzeltmeler ve yeni bilgiler sunuyor.
1977 yılındaki verilerin, modern bilgisayar sistemlerinin eksikliği göz önüne alındığında işlenmesi zordu. Ancak, orijinal sinyalin toplandığı yer olan Ohio, Delaware'deki Big Ear Gözlemevi'nden gönüllüler, gözlemevi 1998'de kapatılıp golf sahasına dönüştürüldükten sonra kayıtları korudu.
Gönüllüler, modern bilgisayar teknolojisini kullanarak, orijinal verilerin 75.000 sayfasını bir optik karakter tanıma (OCR) yazılımından geçirdi. İnsan doğrulayıcıların görsel yardımıyla yapılan bu işlem, orijinal sinyalin ilk kez ayrıntılı bir şekilde hesaplamalı analiz edilmesine olanak sağladı.
Bu daha detaylı analiz, sinyalin üç ana özelliğinde küçük değişikliklere yol açtı. Sinyalin gökyüzündeki kaynağının olabileceği alanı daralttı ve bu bölgenin istatistiksel kesinliğini üçte iki oranında artırdı.
Sinyalin frekansı da hafifçe ayarlandı. Önemlisi, frekans 1420.4556 MHz'den 1420.726 MHz'e yükseltildi. Bu küçük bir değişiklik gibi görünse de, bu kadar büyük bir frekans farkı yaratmak için kaynağın çok daha hızlı dönmesi gerektiği anlamına geliyor.
Sinyale yönelik en ilginç güncelleme, akı yoğunluğunun (yani gücünün) yeni bir tahmini oldu. Radyo astronomi dilinde yeni değer 250 Jansky (1 Jansky, 10^-26 watt/m²/Hz'dir) olarak belirlendi. Önceki tahminler bu değeri 54 ile 212 Jansky arasında gösteriyordu. Dolayısıyla, sinyal aslında orijinal tahminlerden belirgin şekilde daha güçlüymüş.
21 saniyelik bir saat sapması gibi diğer küçük hatalar, sinyal üzerinde büyük bir etkiye sahip olmasa da, gökbilimcilerin sinyali anlama biçimini etkiliyor. Muhtemelen en büyük değişiklik, filtre bankasındaki yanlış etiketlenmiş bir kanalın düzeltilmesiyle frekansın yeniden hesaplanması oldu.
Sonuç olarak, sinyal her zamanki gibi gizemliliğini koruyor. Ancak çalışma, olası kaynaklar hakkında bazı ipuçları sunuyor. Ekipler, o dönemde Ohio'da faaliyet gösteren bilinen bir TV istasyonu veya sinyale neden olabilecek herhangi bir uydu bulunmadığını belirterek, insan kaynaklı olasıklıkları kesin olarak dışlıyor. Ayrıca, Ay da o sırada gezegenin diğer tarafında olduğu için bir yansıma olasılığı da ortadan kalkıyor.
2023'te Güneş'in aktivitesi de düşüktü, bu da sinyalin bir güneş olayı tarafından tetiklenme ihtimalini azaltıyor. Araştırmacıların analizine göre, yüksek bir 'Gaussiyen' (yani doğal) görünüme sahip desen göz önüne alındığında, dahili bir yazılım hatası da olası değil.
Bu durum, sinyalin muhtemelen astronomik kökenli olduğunu gösteriyor. Ancak en olası açıklama hala dünya dışı yaşam değil. En kuvvetli ihtimal, "Wow!" sinyaline benzer dar bantlı sinyaller üretebilen ancak 1977'deki güç seviyelerine yaklaşamayan, uzayda yüzen nötr atomik hidrojen bulutları olan bir HI bulutu olarak gösteriliyor.
SETI topluluğu, en meşhur sinyallerine neyin sebep olduğunu hala araştırmaya devam ederken, neredeyse elli yıl sonra bile bilim insanlarının verilerden yeni sonuçlar çıkarabildiğini bilmek güzel. Bu güncellemeyle birlikte artan anlayışımızla, bu sinyalin bize sunacağı son sürpriz olmayabilir.