Gökbilimciler onlarca yıldır radyo teleskopları ve optik cihazlarla gökyüzünü tarayarak yapay sinyaller arayışına girmişlerdi. Ancak şimdi, araştırmacılar bambaşka bir yöntemle, Güneş Sistemimizin içerisinde olabilecek yabancı artefaktları, yani uzaylı yapımı nesneleri aramaya başladılar. Hatta bu kez arayış, dünyamıza çok daha yakın bir noktada ilerliyor.
Monthly Notices of the Royal Astronomical Society dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, Dünya'ya yakın potansiyel uzaylı sondalarını tespit etmek için yenilikçi bir yöntem açıklıyor. Bu yaklaşımın temelinde, insan yapımı uydular ve uzay çöplerinden kaynaklanan parazitleri ortadan kaldırmak için Dünya'nın kendi gölgesini doğal bir filtre olarak kullanmak yatıyor.
Günümüz gökyüzü, binlerce uydu ve milyonlarca yansıtıcı çöp parçasıyla dolu olduğundan, olağandışı herhangi bir şeyi tespit etmek son derece zorlayıcı hale gelmiş durumda.
Bu durum, uzaydaki insan yapımı olmayan nesneleri belirlemeye çalışan herkes için büyük bir engel teşkil ediyor. Stockholm Üniversitesi'nden baş araştırmacı Beatriz Villarroel ve uluslararası ekibi, bu istenmeyen 'kirlilikten' sıyrılmanın bir yolunu bulmak zorundaydı.
İşte bu noktada Dünya'nın gölgesine başvurdular. Her gece Dünya, uzaya doğru konik şeklinde bir gölge düşürür ve bu bölgeye doğrudan güneş ışığı ulaşamaz. Böylece uydular veya uzay çöpleri üzerinde güneş ışığı yansıması olmaz.
Bu da ideal ve 'temiz' bir arama bölgesi yaratıyor. Yaklaşık 35.700 kilometre yükseklikteki yer eşzamanlı yörüngedeki nesneler için gölgenin tabanı yaklaşık 8-9 derecelik bir alanı kapsıyor.
İnsan yapımı uydular, iletişim lazerleri veya uzay aracı iticileri gibi nadir istisnalar dışında genellikle optik ışık kaynakları taşımazlar. Bu nedenle, Dünya'nın gölgesi içinde tespit edilen herhangi bir parlak ışık parlaması veya çizgi, potansiyel olarak daha egzotik bir şeyin varlığına işaret edebilir.
Araştırmacılar, Kaliforniya'da bulunan ve gökyüzünü değişen nesneler için sistematik olarak tarayan Zwicky Transient Facility (ZTF) teleskobundan alınan görüntüleri analiz ettiler. Özellikle Dünya'nın gölgesi içinde çekilmiş olan 200.000'den fazla görüntüyü incelediler.
NEOrion adını verdikleri otomatik arama sistemleri, gizemli çizgiler ve nokta şeklinde parlamalar dahil olmak üzere binlerce aday tespit etti. Bu adayların çoğu meteorlar, uçaklar veya bilinen asteroitler olarak ortaya çıktı.
Ancak, ilgi çekici bir vaka ortaya çıktı: tipik asteroitlerden çok daha hızlı hareket eden ve mevcut uzay nesnesi veritabanlarında bulunmayan kataloglanmamış bir nesne. Ne yazık ki ekip, bunun ne olduğunu doğrulayamadı ve bu nesne hala bir gizemini koruyor.
Çalışma ayrıca, 1957 öncesine ait astronomik fotoğrafları incelemek ve şüpheli nesnelerin renk spektrumlarını analiz ederek uzayda uzun süre kalmaktan kaynaklanan yıpranma izlerini tespit etmek gibi başka yenilikçi yaklaşımları da ele alıyor.
Bu konsept kanıtı çalışması, uzaylı teknolojisini kesin olarak tanımlayamamış olsa da, mevcut teleskoplar ve yeni analiz teknikleri kullanılarak uzaylı artefaktları için sistematik aramaların artık mümkün olduğunu gösteriyor.
Araştırmacılar, bu tür aramalar için özel olarak tasarlanmış ve gizemli nesnelere olan kesin mesafeleri belirlemek için birden fazla eşzamanlı gözlem kullanacak bir teleskop ağı olan ExoProbe projesini geliştiriyorlar.