Yeni araştırmalar, her an Dünya'nın etrafında altı tane kadar 'minik uydu'nun kısa süreliğine yörüngede dönebileceğini, ancak sonrasında tekrar Güneş'in yörüngesine girebileceğini gösteriyor. Bu minik uydular, küçük boyutları ve hızlı hareketleri nedeniyle tespit edilmesi oldukça zor nesneler.
Ay'a çarpan nesneler, uzaya savrulan bir malzeme yığını oluşturuyor. Arada büyük parçalar olsa da, çoğu hızlı hareket eden ve çapı 2 metreden küçük olan parçacıklar. Bu Ay materyallerinin büyük bir kısmı, daha güçlü çekim kuvvetine sahip Güneş'in yörüngesine giriyor. Ancak bazı parçacıklar, araştırmacıların belirttiğine göre, zaman zaman Dünya'nın yörüngesine çekilip ardından tekrar Güneş'in etrafında dönmeye başlayabiliyor.
Bu durumu, bir dans pistindeki ortakların sürekli değiştiği ve bazen pistten kısa süreliğine ayrıldığı bir kare dansına benzeten araştırmacılar, bu minik uyduların sık sık değiştiğini belirtiyor. Uluslararası Astronomi Birliği'nin bu konuda resmi bir tanımı olmasa da, daha önceki çalışmalar, bir minik uydunun Dünya'ya geçici olarak bağlı olan, gezegenin en az bir tam turunu tamamlayan ve yörüngesinin bir noktasında Dünya-Ay mesafesinin yaklaşık dört katından daha yakın olan bir nesne olabileceğini öne sürmüştü.
Minik uydular Güneş Sistemi'nin herhangi bir yerinden gelebilirken, 2018 tarihli bir çalışma bu nesnelerin çoğunun Mars ve Jüpiter arasındaki asteroid kuşağından geldiğini öne sürmüştü. Ancak Ay'dan gelen minik uyduların son zamanlardaki varlığı bu bulguyu sorgulatıyor.
2016 yılında Hawaii'deki Pan-STARRS1 teleskobu, Kamo'oalewa olarak bilinen ve 40 ila 100 metre çapında olan, Dünya ile senkronize bir şekilde Güneş etrafında dönen bir yakın Dünya nesnesini tespit etmişti. Daha sonra yapılan çalışmalar, Kamo'oalewa'nın yaklaşık 1 ila 10 milyon yıl önce oluşan Giordano Bruno kraterini meydana getiren çarpışma sırasında Ay'dan kopmuş bir parça olduğunu ortaya koydu.
Bu yılın başlarında ise astronomlar, ikinci bir geçici Dünya uydusunun da Ay kökenli göründüğünü duyurdu. Geçen yıl keşfedilen ve 2024 PT5 adı verilen bu nesne, bir asteroide göre Ay'a daha çok benziyor.
Bu iki nesne, Ay'ın kendi minik uydularını doğuruyor olabileceğini düşündürüyor. Bunun üzerine araştırmacılar, Ay kaynaklı ne kadar minik uydu olabileceğini hesaplamaya karar verdiler. Ay'dan savrulan parçacıkların davranışlarını simüle ederek yapılan hesaplamalar, uzaya fırlatılan parçacıkların birçoğunun en azından geçici olarak Dünya tarafından yakalanabileceğini ve bunların yaklaşık beşte birinin minik uydu haline gelme olasılığının bulunduğunu ortaya koydu.
Yapılan yeni tahminlere göre, zaman zaman Dünya etrafında yaklaşık 6 buçuk adet Ay kökenli uydu dolaşıyor olabilir. Bu nesneler değişkenlik gösteriyor; bugün sayılırlar ve bir yıl sonra tekrar sayıldıklarında farklı nesneler olabilir. Araştırmacılar, tipik bir minik uydunun Dünya etrafında ortalama dokuz ay kadar kaldığını ve bu minik uyduların sürekli olarak Dünya benzeri bir yörüngede seyahat eden malzemelerle yenilendiğini belirtiyor.
Ancak minik uydu sayısını kesin olarak belirleme konusunda araştırmacılar, belirsizliğin çok büyük olduğunu ve bunun krater oluşumunun büyüklüğü, fırlatılan malzemenin boyutu ve hızı gibi birçok bilinmeyen faktöre bağlı olduğunu vurguluyor.
Araştırmacılar, eğer bu kadar çok geçici olarak bağlı nesne olsaydı, teleskopik taramaların muhtemelen daha fazlasını tespit edeceğini ve bu nedenle nominal tahminin neredeyse kesinlikle yanlış olduğunu ekliyor.
Bilimsel çalışmalar yeni bilgilere dayandığı için, daha fazla Ay kökenli minik uydu tespiti ve bunların boyut dağılımlarının daha iyi anlaşılması, bu tahminleri iyileştirmeye ve krater oluşum süreci hakkında yeni bilgiler sunmaya yardımcı olacaktır.
Bu minik, geçici uyduların küçük boyutları nedeniyle tespit edilmesi büyük zorluklar yaratıyor. Çoğu parçacık 1 ila 2 metre çapında olduğundan, en gelişmiş ekipmanlar bile onları algılamakta zorlanabiliyor. Araştırmacılar, bu durumun boyut ve hızla ilgili olduğunu belirtiyor.
Araştırmacılar, bu boyuttaki nesneleri tespit etmek için onların yakın olması ve parlak olması gerektiğini, ancak yakın olduklarında gökyüzünde hızla hareket ettiklerini söylüyor. Modern teleskopik taramaların milyonlarca kilometre uzaktaki bu kadar küçük nesneleri tespit edebilme yeteneğinin etkileyici olduğunu ekliyorlar.
Geniş gökyüzü taramalarında bilgisayarlar genellikle hareketleri ayıklamak için çalışıyor. Minik uydular yeterince yakın olduğunda, hızlı hareketleri görüntülerde nokta yerine izler bırakabiliyor. Bu izlerin bilgisayar algoritmaları tarafından tanımlanmasının daha zor olduğu belirtiliyor.
Ancak umutsuzluğa kapılmamak gerekiyor. Yeni araştırmalar, 2020 CD3'ün nesne menzilindeyken yaklaşık bin geceden sadece ikisinde Catalina Sky Survey tarafından görülebildiğini öne sürüyor. Bu başarılı tespit, gelecekteki gözlemler için iyi bir işaret. Nesneler tespit edildikten sonra, astronomlar nerede ve ne zaman bakacaklarını bildikleri için takip daha kolay hale geliyor.
Bu kısa süreli misafirlerin, en az yakıt gerektirdikleri için ilginç ticari uygulamaları da olabilir. Araştırmacılar, şirketlerin su, mineraller ve diğer ticari açıdan değerli elementleri çıkarmak için asteroid kuşağına uçmak yerine, bu geçici nesneleri Dünya etrafında kısa süreli yörüngelerindeyken yakalama yolları bulabileceğini düşünüyor.
Bilimsel açıdan bakıldığında, minik uydular ve benzerleri, Güneş Sistemi'nin nasıl oluştuğunu ve evrimleştiğini anlamamıza yardımcı olabilir. Bir çarpışma sırasında Ay'dan fırlayan Ay enkazının nasıl hareket ettiğini anlamak, araştırmacıların Dünya'ya yönelik asteroit çarpmalarından kaynaklanan hasarı daha iyi anlamalarına ve tahmin etmelerine olanak tanır.