Yaklaşık 20 yıl önce Afrika kıyılarından tespit edilen ve gezegenin derinliklerinde olağanüstü bir olayın yerçekimi alanını bozduğunu düşündüren tuhaf bir yerçekimi sinyali, güncel bir araştırma ile yeniden gündeme geldi. Bu büyük yerçekimi anomalisi, Doğu Atlantik Okyanusu üzerinde yaklaşık iki yıl boyunca etkili olmuş ve 2007 yılının Ocak ayında zirveye ulaşmıştı.
Araştırmacılar, bu sinyali, 2003 ile 2015 yılları arasında Yerçekimi Kurtarma ve İklim Deneyimi (GRACE) uyduları tarafından toplanan verileri analiz ederken keşfetti. Bu anomali, aynı zamanda Dünya'nın manyetik alanındaki ani bir değişim olan jeomanyetik "sarsıntı" ile de aynı zamana denk geliyordu.
Bilim insanları, bu garip anomali ve sarsıntının, daha önce bilinmeyen bir jeolojik süreçten kaynaklandığına inanıyor. Geophysical Research Letters dergisinde yayımlanan bulgular, çekirdeğe yakın derin mantodaki minerallerde bir kaymanın, kütlenin hızla yeniden dağılmasına ve dolayısıyla Dünya'nın manyetik alanının değişmesine neden olmuş olabileceğini gösteriyor.
Araştırmanın ortak yazarlarından, Fransa Uzay Çalışmaları Merkezi'nde (CNES) jeofizikçi Mioara Mandea, ilk başta sinyalin geçerliliğini sorguladığını belirtti. Mandea, bilimsel araştırmalarda her zaman olduğu gibi ilk tepkisinin sinyalin gerçek olup olmadığını, nasıl doğrulanabileceğini ve nasıl yorumlanması gerektiğini sorgulamak olduğunu ifade etti. Sonucun ve yayımlanmasının tatmin edici olduğunu, ancak asıl düşüncesinin sonraki adımlar ve olası etkileri üzerine yoğunlaştığını ekledi.
GRACE uyduları, NASA ve Alman Havacılık ve Uzay Merkezi (DLR) arasındaki ortak bir görev kapsamında faaliyet gösteren ikiz uzay araçlarıydı. Bilim insanları, bu uyduları 2002'den 2017'de yakıtları bitene kadar Dünya'nın yerçekimindeki değişimleri ölçmek için kullandı. Uydular birbirini takip ederek Dünya etrafında hareket ediyor ve araştırmacılar, iki cisim arasındaki mesafeyi ölçerek Dünya'nın yerçekimi kuvvetindeki değişimlerin neden olduğu herhangi bir değişikliği tespit ediyordu.
Yerçekimi değişimleri genellikle kütle konsantrasyonundaki varyasyonlardan kaynaklanır; daha fazla kütle, daha fazla yerçekimi anlamına gelir. Örneğin, okyanus akıntıları kütleyi okyanus içinde hareket ettirerek yerel yerçekimi alanı varyasyonlarına yol açabilir. Yeni çalışmada araştırmacılar, yüzeydeki veya yüzeye yakın su hareketlerinden ziyade, Dünya'nın derinliklerinden kaynaklanan anormal yerçekimi sinyallerini tespit etmek için GRACE verilerini incelediler.
Araştırmaya göre, bu sinyal 2006'dan 2008'e kadar yaklaşık 7.000 kilometre (Afrika kıtasının neredeyse tüm uzunluğu kadar) uzanan kuzey-güney yönlü bir yerçekimi anomalisiydi.
Araştırmacılar, Dünya'nın derin mantosunu ve kaya katmanı ile gezegenin sıvı dış çekirdeği arasındaki sınırı hala anlamaya çalışıyor. Mantonun alt kısmı büyük ölçüde magnezyum silikattan oluşuyor. Çalışma yazarları, sinyale atfettikleri kütle yeniden dağılımlarının, bu alt manto kesiminde perovskitten post-perovskit faz dönüşümü sonucu meydana geldiğini öne sürdüler. Bu dönüşümde, magnezyum silikatın yapısı basınca bağlı olarak değişerek, kütleyi Dünya'nın derinliklerinde hareket ettirmiş oldu.
Mandea, çalışmanın ana mesajının, Dünya'nın karmaşık bir sistem olduğunu ve içsel süreçlerini anlamak için farklı veri setleri ve yöntemlerin gerekli olduğu olduğunu vurguladı. "Dünya, çeşitli veri setleri ve tamamlayıcı analiz yöntemleriyle incelenmesi gereken karmaşık bir sistemdir," diyen Mandea, bu sinerjinin, Dünya'nın derin iç kısmındaki gizli süreçleri ortaya çıkarmak ve daha iyi anlamak için fırsat sunduğunu sözlerine ekledi.