Yapılan yeni bir araştırmaya göre, Dünya'nın 'hayati işaretleri' olarak adlandırılan 34 göstergeden 22'si kırmızı alarm veriyor. Bu durum, gezegenimizin ciddi bir tehlike altında olduğunu ve iklim kaosuna sürüklenme riskinin arttığını gösteriyor. Bu rapor, acil önlemler alınması gerektiği konusunda bir uyarı niteliği taşıyor.
Dünya'nın hayati işaretleri, atmosferdeki karbondioksit ve metan yoğunluğu, okyanuslardaki ısı içeriği, deniz seviyesi dalgalanmaları ve aşırı sıcak günlerin yıllık yüzdesi gibi gezegenin sağlığını gösteren ölçütlerdir. Rapora göre, bu göstergelerin büyük bir kısmı 2024'te rekor seviyelere ulaşmış durumda ve 2025'in de aynı eğilimde ilerlemesi bekleniyor.
Bilim insanları, bu durumun hem bir uyarı hem de bir eylem çağrısı olduğunu belirtiyor. Son yıllarda kaydedilen rekor küresel sıcaklıklar, okyanuslardaki ısı artışı ve buzullardaki kayıplar endişe verici boyutlara ulaştı. Küresel yüzey sıcaklıkları, sanayi öncesi seviyelerin 1,5 santigrat derece üzerine çıkarak rekor kırdı. Ayrıca, rekor seviyede orman yangınları ve tarihteki en yaygın mercan beyazlaması olayları da rapor edildi.
Bilim insanları, 2020'de Dünya'nın hayati işaretlerini ölçmek için bir çerçeve oluşturduklarını ve aradan geçen yıllarda durumun daha da kötüleştiğini vurguluyor. Araştırmacılar, gezegenin geri dönüşü olmayan bir 'sera' rejime girebileceği konusunda uyarıyor. Bu rejim, karbon emisyonları önemli ölçüde azalsa bile Dünya'nın kendi kendine ısınmaya devam edeceği bir durumdur.
Mevcut eğilimler devam ederse, gezegenimiz 2100 yılına kadar sanayi öncesi seviyelerin 3,1 santigrat derece üzerine kadar ısınabilir. Bu kadar hızlı bir değişim, yaklaşık 11.000 yıl önce son buzul çağının ardından başlayan istikrarlı dönemin sona ermesi anlamına geliyor. Bu istikrarlı dönem, tarımın gelişmesine, kalıcı yerleşimlere ve insan medeniyetlerinin yükselmesine olanak sağlamıştı. Ancak bu istikrar şimdi hızla değişen ve tehlikeli bir döneme giriyor.
Yükselen küresel sıcaklıklar, kutup buz tabakalarının çökmesi ve permafrostun erimesi gibi iklim 'dönüm noktalarının' aşılma riskini önemli ölçüde artırıyor. Bu sistemler çöktüğünde, Dünya'nın uzaya geri yansıttığı güneş enerjisi miktarı ve depolayabileceği karbon miktarı azalacak, bu da daha fazla ısınmaya ve diğer sistemlerin çökmesine neden olacaktır. Bir dönüm noktasının aşılması, diğerlerinin de tetiklenmesine yol açabilir ve bu da gezegenimizi 'sera Dünya' yörüngesine sokabilir. Bu durum, doğal sistemler ve insanlık üzerinde yıkıcı etkilere sahip, temelde farklı bir gezegene yol açacaktır.
Raporda, bu 'sera Dünya' yolunun yanı sıra, biyoçeşitlilik kaybı, tatlı su kaynaklarındaki azalış ve Kuzey Yarımküre'ye ısı taşıyan okyanus akıntıları sisteminde bir gerileme gibi diğer acil iklim riskleri de belirlendi.
Ancak, bu durumun üstesinden gelmek hala mümkün. Bilim insanları, sera gazı emisyonlarının hızlı bir şekilde azaltılması gerektiğini ve bu sayede ısınmanın tehlikeli seviyelerin altında stabilize edilebileceğini vurguluyor. Her geçen yıl gecikme, daha yüksek riskler ve maliyetler anlamına geliyor. Bu durumun bir aciliyet olduğunu kabul ederek hareket etmek, zararı sınırlayabilir.
Bazı ülkelerin kömür kullanımını sonlandırması ve metan sızıntılarını azaltması gibi umut verici gelişmeler de mevcut. Amazon'daki ormansızlaşma oranlarının düşmesi, yenilenebilir enerji kapasitesinin rekorlar kırması ve elektrikli araç satışlarının artması da olumlu işaretler arasında yer alıyor. Hâlâ harekete geçmek için zaman var çünkü henüz yönetilemez sonuçlara yol açacak ısınma seviyelerine ulaşmadık.