Bilim insanları, plaj keyfini güneş yanıklarından korurken mercanlara zarar verme potansiyelini en aza indirecek yeni bir güneş kremi geliştirdi. Yapılan araştırmaya göre, kamelya çiçeklerinin polenlerinden elde edilen bir jel, mevcut ticari güneş kremleri kadar etkili bir ultraviyole (UV) ışık engellemesi sağlıyor. Daha da önemlisi, laboratuvar deneylerinde mercanlarda renk kaybına (ağarmaya) neden olmadı.
Mercan ağarması, mercanların içlerinde yaşayan ve onlarla simbiyotik ilişki içinde olan algleri dışarı atması sürecidir. Bu durum, mercanları çevresel streslere karşı daha savunmasız hale getirir.
Bu yeni nesil güneş kremi formülünün, sürdürülebilir güneş koruması alanında “yeni keşiflerin önünü açtığı” belirtiliyor. Ekosistemlerin korunmasına adanmış kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Haereticus Çevresel Laboratuvarı direktörü Craig Downs, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, henüz çalışmada yer almamasına rağmen bu bulgunun önemine dikkat çekti.
Bilim insanları, her yıl ortalama 4.000 ila 14.000 ton kimyasal güneş kremi bileşeninin okyanuslara karıştığını tahmin ediyor. Özellikle turizm sezonlarında yoğunlaşan bu durum, oksibenzon, oktokrilen ve oktinoksat gibi bileşenlerin çevrede birikerek mercan ağarmasına yol açtığı biliniyor. Çinko oksit ve titanyum dioksit gibi mineral bazlı güneş kreilerinin sucul canlılar üzerindeki etkileri ise hala araştırılıyor.
Bu çalışmanın ortak yazarlarından, Singapur Nanyang Teknoloji Üniversitesi'nden malzeme bilimcisi Cho Nam-Joon, yaptıkları açıklamada “İnsanlar için alerjen olmayan ve çevre dostu, uygun fiyatlı ve etkili bir doğal güneş kremi geliştirmek istedik” dedi.
4 Eylül'de Advanced Functional Materials dergisinde yayımlanan çalışmada Cho ve ekibi, çay ailesinden bitkilerin polenlerinden yola çıktı. Cho, “Polenlerin doğal olarak UV ışınlarına karşı dayanıklı olduğunu biliyoruz, çünkü polen kabuğunun içindekileri güneş ışığı dahil zorlu çevresel koşullardan koruması gerekiyor” diye ekledi. Kamelya çiçeklerinin kendi kendine tozlaşması nedeniyle polenleri genellikle alerjenik kabul edilmiyor.
Araştırmacılar, kamelya ve ayçiçeği (Helianthus annuus) çiçeklerinden elde edilen polenlerden su bazlı jeller hazırladı. Bu jellerin, hem UVA hem de UVB olmak üzere, ciltte hasara neden olan güneş ışığı dalga boylarını ne kadar iyi engellediğini test ettiler.
Her iki jel de UV ışınlarını emse de, kamelya jeli, özellikle güneş yanıklarına ve cilt kanserlerine neden olan kısa dalga boylu UVB ışınlarını ayçiçeği jelinden daha fazla emdi. Fareler üzerinde yapılan testlerde, her iki jel de farelerin UV ışığına maruz kaldıklarında cilt hasarını önledi. Güneş kremi uygulanmayan farelerin ise aynı UV maruziyeti sonrasında derileri daha ince kaldı.
Kamelya poleninden yapılan güneş kreminin Güneş Koruma Faktörü (SPF) yaklaşık 30 iken, ayçiçeği poleni bazlı güneş kreminin SPF'si 5 civarındaydı. Bir kişinin koluna uygulandığında, kamelya polenli krem uygulanan bölge, kimyasal güneş kremi uygulanan bölgeye göre güneş altında 5 santigrat derece daha serin kaldı.
Bilim insanları ayrıca bu güneş kremlerinin mercanlar üzerindeki etkilerini de inceledi. Ticari bir kimyasal güneş kremi ile kamelya ve ayçiçeği jellerinin örneklerini, Acropora türü sert mercanların bulunduğu tuzlu su tanklarına eklediler. Normal güneş kremi ile temas eden mercanlar iki gün sonra renk değiştirmeye başladı ve iki hafta içinde tamamen beyaza döndü. Ancak, polen bazlı güneş kremleriyle temas eden mercanlar, iki ay sonra bile renklerinde herhangi bir değişim göstermedi.
Craig Downs, yapılanların “ilk adımlar olduğunu ancak çok önemli ilk adımlar olduğunu” belirtti. Polen bazlı güneş kreminin doğal ortamlardaki diğer vahşi yaşam türleri için toksik olup olmadığının değerlendirilmesi ve ardından insanlarda güvenlik testlerinin yapılması gibi sonraki adımların atılabileceğini söyledi. Ancak bu denemeler başarılı olursa, “beş ila sekiz yıl içinde ticari bir ürün haline gelebilir” diye ekledi.