Ara

DNA’nın ‘Çöp’ Kısımları Kanser Hücrelerini İçeriden Yok Edebilir mi?

Daha önce işe yaramaz ve pasif olarak kabul edilen DNA bölümlerinin, bazı ilaçlara dirençli kan kanseri türleriyle mücadelede kullanılabileceği yeni bir araştırmayla ortaya kondu.

'Çöp DNA' olarak bilinen bu DNA parçaları protein kodlamaz, bu nedenle biyolojik süreçlerde rolü olmadığı düşünülüyordu. Ancak bilim insanları, genomun protein kodlamayan kısımlarının düşündüğümüzden çok daha önemli olduğunu ve gen düzenlemesi gibi kritik roller üstlendiğini keşfetti.

Protein kodlamayan DNA'nın bir kategorisi olan transpozonlar (TE'ler), genomun bir bölümünden ayrılıp başka bir bölümüne kendiliğinden yerleşebilen dizilerdir.

Londra Kraliyet Koleji'nden araştırmacıların liderliğindeki uluslararası bir ekip, inatçı kan kanserlerinin, kanser hücrelerinin kontrolden çıkmasına yol açan mekanizmaların bir parçası olarak TE'leri 'uyandırabildiğini' ve bu aktivitenin kanserleri durdurmak için hedef alınabileceğini buldu.

Bu bulgular, laboratuvarda yetiştirilen hücrelerle yapılan deneylerden elde edildi ve daha fazla doğrulanmaya ihtiyaç duyulsa da, kan kanserlerini hedeflemek için yeni bir yolun açılması, belirli mutasyonlara sahip kanserler için tedavi yöntemlerine yol açabilir.

Araştırmacılardan biyolog Chi Wai Eric So, "Bu keşif, daha önce işe yaramaz kabul edilen DNA'yı tedaviler için güçlü bir hedef haline getirerek, mevcut ilaçları tamamen yeni bir şekilde kullanarak tedavi edilmesi zor kanserleri olan hastalar için yeni bir umut sunuyor." açıklamasında bulundu.

Araştırma, miyelodisplastik sendrom ve kronik lenfositik lösemi gibi iki kan kanserine odaklanıyor. Bu kanserlerde yaygın olarak görülen mutasyonlar, ASXL1 ve EXH2 genlerine zarar vererek protein üretimini etkiliyor ve kontrolsüz hücre büyümesine yol açıyor. Ardından bir istikrarsızlık zinciri başlıyor.

Bu kanserleri hedeflemeyi zorlaştıran şey, mutasyona uğramış genlerin artık geleneksel kanser tedavilerinin hedefleyeceği proteinleri üretmemesi.

Araştırmacılar, kanserli fare modelleri ve insan kanser hücreleriyle yaptıkları çalışmalarda, ASXL1 ve EXH2 hasarının başka bir yan etkisini keşfettiler: 'çöp' DNA'nın yeniden aktive olması ve kanser hücrelerinin DNA'sına dizilerini ekleyerek çoğalması.

Bu kontrolsüz davranış, kanser hücrelerinde strese neden oluyor. Kanser, bu strese direnmek ve büyümeye devam etmek için pol(ADP-riboz) polimeraz (PARP) onarım proteinlerine bağımlı hale geliyor. PARP'ı baskılayan ilaçların, test edilen iki kan kanserini öldürmede etkili olduğu görüldü. Dahası, sağlıklı hücreler büyük ölçüde etkilenmedi.

Araştırmacılar yayınladıkları makalede, "Bu çalışma, insan kanserleri için yeni ve daha geniş bir sentetik ölümcüllük yaklaşımı için zemin hazırlıyor." diye yazıyor.

Araştırmacılar, bulgularının diğer kanser türleri için de geçerli olduğundan emin, çünkü PARP engelleyiciler zaten başka kanser türlerini tedavi etmek için kullanılıyor, ancak ilgili mekanizmalar farklılık gösteriyor.

Bu durum, daha önce önemsiz görülen TE'lerin gizli aktivitesinin bir başka örneği. Son çalışmalar, genomun büyük bir bölümünü oluşturan bu DNA bölgelerinin, vücudun savunmasını düzenlemeye, beynin korkuyla başa çıkmasına yardımcı olmaya ve hatta türlerin çiftleşmesini engellemekten korumaya yardımcı olduğunu ortaya koydu.

Araştırmacılar, "İnsan genomunun neredeyse yarısını oluşturan ancak tarihsel olarak eski çöp dizileri olarak kabul edilen transpozonların, son yıllarda hastalık gelişimini tetiklediği ve gen ifadesi, DNA hasarı ve bağışıklık tepkileri dahil olmak üzere çok sayıda hücresel süreci yönlendirdiği bildirilmiştir." diye belirtiyor.

Bu araştırma, Blood dergisinde yayımlanmıştır.

Önceki Haber
Evren 7 Milyar Yıl Önce İki Kat Sıcakmış: Bilim İnsanlarından Çığır Açan Keşif
Sıradaki Haber
Tesla'nın Ön Camına Gizemli Bir Cisim Çarptı: Dünya'da Bir İlk Olabilir mi?

Benzer Haberler: