Bilim dünyasında diyabet hastaları için umut verici bir gelişme yaşandı. Yeni bir deneysel ilaç bileşiği, diyabetin neden olduğu yara iyileşmesindeki gecikmeler ve kontrol altına alınamayan iltihaplanma gibi bazı komplikasyonları önleyebilecek ve tedavi edebilecek potansiyele sahip. Fareler ve insan hücreleri üzerinde yapılan yeni bir çalışma, bu ilacın kan şekeri kontrolünden bağımsız olarak çalıştığını gösteriyor.
Diyabet tedavisinin temel taşı, beslenme, egzersiz, sağlıklı kilonun korunması ve insülin enjeksiyonları ile kan şekerini dengede tutmak olarak biliniyor. Kan şekeri seviyelerinin hedeflenen aralıkta tutulması, diyabet komplikasyonlarının ortaya çıkma riskini azaltırken, bu riskleri tamamen ortadan kaldıramıyor. Bu durum, diyabetin yarattığı sağlık sorunlarının sadece kan şekeri kontrolü ile aşılamayacağını ve başka etkenlerin de rol oynadığını düşündürüyor.
Bilim insanları, diyabetin yol açtığı bu yan etkilerin altında yatan nedenleri uzun yıllardır araştırıyor. Bu çalışmaların bir ürünü olarak geliştirilen yeni deneysel ilaç, RAGE adı verilen bir proteine odaklanıyor. RAGE proteini, DIAPH1 adlı başka bir proteinle etkileşime giriyor. Araştırmacılar, ilk olarak 1990'larda RAGE'nin diyabetin damarlarla ilgili komplikasyonlarındaki rolünü ortaya çıkarmıştı.
RAGE proteini, bağışıklık hücreleri ve kan damarlarını döşeyen hücreler gibi pek çok hücre tipinde bulunuyor. Hücre zarının her iki tarafında da yer alan RAGE, dışarıdaki maddelerle etkileşime girerek hücre içine sinyal taşıyor. Proteinin dış kısmı, şeker moleküllerinin yapıştığı ileri glikasyon son ürünleri (AGE'ler) ile etkileşiyor. AGE'ler normal yaşlanma sürecinde vücutta birikirken, diyabet gibi kronik hastalıklarda daha hızlı birikiyor. Şeker kaplı proteinlerin bu birikimi, RAGE'yi aktive ederek hücre içinde iltihaplanmayı artıran zararlı değişiklikleri tetikliyor.
Bu zararlı değişikliklerin, hücre içindeki RAGE ve DIAPH1 proteinlerinin etkileşimine bağlı olduğu anlaşıldı. Yapılan yeni çalışmada, araştırmacılar bu proteinlerin etkileşimini detaylı bir şekilde inceledi. Elde ettikleri modellemeler, DIAPH1'in normalde üzerinde bir 'fren' olduğunu, ancak RAGE ile etkileşime girdiğinde bu frenin kalktığını gösterdi. Bu durumun patolojik sonuçlara yol açtığı düşünülüyor.
Bilim insanları, RAGE ve DIAPH1 arasındaki etkileşimi engelleyebilecek moleküller üzerine yaptıkları araştırmalar sonucunda, umut vadeden bir bileşiğe ulaştılar. Daha önceki deneylerde bu molekülün, diyabete bağlı böbrek hastalığı ve kalp iskemisi gibi komplikasyonları azalttığı görülmüştü. Yeni çalışmada ise bu orijinal molekülün daha iyi bir güvenlik profiline sahip bir analoğu kullanıldı.
Tip 1 diyabetli hastalardan alınan hücrelerde, yeni ilaç bileşiği RAGE ve DIAPH1 arasındaki etkileşimi engelleyerek iltihap sinyallerini azalttı. Diyabetli laboratuvar farelerinde ise ilacın yara üzerine topikal olarak uygulanması, iltihaplanmayı baskılayıp iyileşme sürecini hızlandırdı. Araştırmacılar, ilacın ağız yoluyla verildiğinde alerjisi olan farelerde de iltihaplanmayı azaltabildiğini gözlemledi, ancak bu yöntemin diyabetli farelerdeki etkisi henüz test edilmedi.
Gelecekte yapılacak çalışmalarla, RAGE'nin farklı hücre tiplerindeki rolünün daha derinlemesine anlaşılması hedefleniyor. İlacın insanlarda test edilmesi için daha fazla hayvan deneyi gerektiğini vurgulayan bilim insanları, eğer ilaç onaylanırsa diyabet tanısı konulduktan kısa bir süre sonra kullanıma başlanmasının faydalı olabileceğini belirtiyor. İdeal olarak, RAGE tedavisi, AGE'lerin birikerek daha fazla AGE üretimine yol açan döngüsünü kırmak için sıkı kan şekeri kontrolü ile birlikte uygulanmalı.
Diyabetin yanı sıra RAGE'nin astım ve KOAH gibi akciğer iltihaplanması hastalıklarında da rol oynadığı biliniyor. Bu nedenle, RAGE-DIAPH1 etkileşimini engelleyen ilaçların bu hastalıkların tedavisinde de faydalı olabileceği öngörülüyor.