İğne korkusu, aşı reddinin yaygın nedenlerinden biri. Bu endişeyi ortadan kaldırmak için araştırmacılar, akılcı bir alternatif geliştirdi: diş ipi.
Teksas Teknoloji Üniversitesi'nden bir ekip liderliğindeki araştırmacılar, ağızda genellikle göz ardı edilen bir yüzeyi, yani diş eti ile dişin birleştiği yerdeki bağlantısal epiteli (junctional epithelium), aşılar için bir giriş noktası olarak belirledi. Bu bölge, bağışıklık hücrelerinin ağız boşluğunu bakteriyel saldırılara karşı savunmasını sağlamak amacıyla doğal olarak sızdırır.
Araştırmacılar, bu sızdırmazlığın aşı antijenlerinin girişini hızlandırabileceğini ve bu mikro çevredeki bağışıklık hücrelerinin bolluğunun adaptif bir bağışıklık tepkisi oluşturabileceğini öne sürdüler.
Diş ipinin bu bölgeye ulaşmakta pratik bir araç olabileceği düşünüldü. Araştırmacılar, farklı aşı türlerini diş ipine kaplayarak fareler üzerinde denemeler yaptı. Sonuçlar, ağızda ve vücutta güçlü bağışıklık tepkileri gözlemlendiğini ve diş ipiyle uygulanan aşının fareleri grip enfeksiyonuna karşı koruyabildiğini gösterdi.
Daha sonra insan gönüllüler üzerinde boya kullanılarak yapılan testler de, diş ipiyle verilen boyanın hedef bölgeye ulaştığını ve bu yöntemin insanlar için de etkili olabileceğini işaret etti. Araştırmacılar, bu bulguların, diş ipiyle aşılamanın mevcut mukoza bağışıklığı yöntemlerine kıyasla aşı teslimini ve bağışıklık aktivasyonunu artıran basit, iğnesiz bir strateji olduğunu belirtti.
Diş ipiyle aşılamanın, iğne fobisi olanlar için daha az korkutucu olmasının yanı sıra, taşınması ve saklanması daha kolay olacağı öngörülüyor. Uygulama için doktor ve hemşirelere gerek kalmayacağı ve hatta pandemiler sırasında posta yoluyla bile ulaştırılabileceği belirtiliyor.
Daha önce ağız yoluyla veya yanak içine uygulanan aşı yöntemlerinde yeterli penetrasyon sağlanamamasının aksine, diş ipiyle yapılan bu yeni yaklaşımın potansiyeli oldukça açık. Araştırmacılar, enjektörle yapılan aşıların ağrı, iğne korkusu, güvensiz enjeksiyon uygulamalarından kaynaklanabilecek kan yoluyla bulaşan patojenlerin potansiyel bulaşması ve mukoza bağışıklığının sınırlı aktivasyonu gibi dezavantajları nedeniyle alternatif yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.
Bu çalışma, Nature Biomedical Engineering dergisinde yayımlandı.