Şekerli yiyeceklerin ve içeceklerin vücudumuz üzerindeki etkileri her zaman tartışma konusu olmuştur. Yeni bir araştırma, şekerin nasıl tüketildiğinin, metabolik sağlığımız ve özellikle tip 2 diyabet riski açısından büyük fark yarattığını ortaya koyuyor.
Yarım milyondan fazla yetişkinden elde edilen sağlık verilerinin incelendiği büyük çaplı bir analiz, dikkat çekici sonuçlara ulaştı. Araştırmaya göre, günde fazladan tüketilen her bir porsiyon şekerli içecek (gazlı içecekler veya meyve suları gibi) tip 2 diyabet geliştirme riskini önemli ölçüde artırıyor.
Ancak, aynı çalışmada, katı gıdalar yoluyla alınan şekerin ise tam tersine, tip 2 diyabet riskini *daha düşük* bir seviyeyle ilişkilendirildiği görüldü. Bu bulgu, tüm şekerlerin aynı derecede 'kötü' olmadığını, türüne, miktarına ve en önemlisi nasıl alındığına bağlı olarak farklı etkileri olabileceğini düşündürüyor.
Beslenme uzmanları, şekeri içerek almanın – ister gazlı içecekten ister meyve suyundan olsun – yiyerek almaya kıyasla sağlık açısından neden daha sorunlu olduğunu vurguluyor. Günümüzde genel kanı, besinsel şekerlerin diyabetle doğrudan ilişkili olduğu yönünde olsa da, bazı araştırmacılar diyabetin tek başına şekerden ziyade aşırı enerji alımı veya vücut yağı artışıyla daha net bağlantılı olduğunu öne sürüyor. Örneğin, 2023'teki bir çalışma, toplam şeker alımı ile diyabet riskindeki artış arasında anlamlı bir ilişki bulmuş, ancak bu ilişkinin vücut kitle indeksiyle yakından ilişkili olduğunu göstermiştir. Bu, şekerin kilo alımını kolaylaştırarak metabolizmayı dolaylı olarak etkilediğini düşündürebilir. Ama başka etkileri de var mı?
Bu sorunun peşine düşen araştırmacılar, fruktoz, sükroz, serbest şekerler (baldaki gibi doğal olarak bulunanlar), ilave şekerler ve toplam şeker alımının yanı sıra, şekerli içecekler ve meyve sularının diyabet riskini nasıl etkilediğini karşılaştırdı.
Sonuçlar, diyabet riskinin hangi şeker kaynağının tüketildiğine göre değiştiğini gösterdi. Sükroz ve toplam şeker alımı tip 2 diyabet riskinin *daha düşük* olmasıyla ilişkilendirilirken, ilave şeker ve fruktoz için belirgin bir bağlantı bulunamadı.
Ancak diğer şeker türleri tam tersi bir sonuçla ilişkilendirildi. Mevcut çalışmada, günde fazladan içilen her bir porsiyon gazlı içecek, tip 2 diyabet riskini yüzde 25 oranında artırdı. Ayrıca, fazladan içilen her porsiyon meyve suyu da riski yüzde 5 artırdı. Bu artış, araştırmacılar kişinin vücut kütlesini ve enerji alımını hesaba kattıktan sonra bile geçerliydi.
Bu sonuç, her bir gazlı içecek kutusu içtiğinizde diyabet riskinizin doğrudan yüzde 25 artacağı anlamına gelmez. Bunlar mutlak değil, göreceli risklerdir. Örneğin, başlangıç diyabet riskiniz yüzde 10 ise, günde dört gazlı içecek içmek bu riski yüzde 20'ye çıkarabilir.
Çalışma endişe verici bir korelasyonu vurgulasa da, meyve suyunun neden tam bir meyve parçasından daha fazla metabolizmaya zarar verebileceğini anlamak için ek araştırmalara ihtiyaç var.
Araştırmacılar, “Meyve suyunun yüksek şeker içeriği ve lif eksikliği, şekerli içeceklere benzerdir ve daha iyi kan şekeri düzenlemesini destekleyen yüksek lif içeriğine sahip tam meyveler için kötü bir alternatiftir.” diye açıklıyor. Şekerli içecekler izole şekerler sağlayarak daha yüksek bir glisemik etkiye yol açarken, besin yoğunluğu yüksek gıdalarla (tam meyveler, süt ürünleri veya tam tahıllar gibi) tüketilen diğer besinsel şeker kaynakları, eşlik eden lif, yağlar veya proteinler nedeniyle daha yavaş kan şekeri tepkileri oluşturabilir.
Ekip, “tüm ilave şekerleri kınamak” yerine, gelecekteki beslenme rehberlerinin şekerlerin hangi bağlamda tüketildiğini dikkate alması gerektiğini savunuyor. Besin yoğunluğu yüksek gıdalar temelinde güçlü bir beslenme planı olmadan, bazı tatlı türleri diğerlerinden daha tehlikeli olabilir.