Son dönemde oyun konsolu devi Nintendo'nun son kullanıcı lisans anlaşmasında (EULA) yaptığı bir güncelleme dikkat çekti. Bu güncelleme, şirkete korsanlık veya hackleme gibi ihlallerde bulunan Switch konsollarını 'tamamen veya kısmen kalıcı olarak kullanılamaz hale getirme' hakkı tanıdığını belirtiyordu. Ancak anlaşıldı ki, kullanıcı kurallarını ihlal eden sistemleri uzaktan devre dışı bırakma tehdidinde bulunan tek konsol üreticisi Nintendo değilmiş. Hukuk uzmanları da bu tür yetkilerin şirketlerin yasal hakları dahilinde olabileceğini belirtiyor.
Örneğin Sony'nin PlayStation 5 (PS5) için hazırladığı Sistem Yazılımı Lisans Anlaşması, değiştirilmiş donanım kullanımı veya korsan yazılım gibi 'ihlaller' için alınabilecek bir dizi 'önlem' sıralıyor. Bu önlemler arasında, ihlal durumunda cihazın 'çevrimiçi veya çevrimdışı kullanımının devre dışı bırakılması' maddesi de yer alıyor. Aynı madde PlayStation 4 (PS4) lisans sözleşmesinde de bulunuyor. PlayStation 3 (PS3) sözleşmesinde ise bu 'çevrimiçi veya çevrimdışı kullanımın devre dışı bırakılması' maddesi yer almıyordu, ancak yine de Sony'nin 'yetkisiz kullanımı durdurmak' veya 'değiştirilmiş bir PS3 sisteminin, korsan materyallerin veya ekipmanın kullanımını önlemek' için adımlar atabileceği uyarısı mevcuttu.
Microsoft ise Xbox Yazılım Lisans Anlaşması'nda bu konuda daha da açık ifadeler kullanıyor. Şirket, 'Yetkisiz Yazılım yükleme' veya 'herhangi bir teknik sınırlamayı, güvenliği veya korsanlık önleme sistemini yenmeye veya atlatmaya' yönelik çabaların, 'Xbox Konsolunuzun veya ilgili aksesuarların o anda veya daha sonraki bir Xbox Yazılım güncellemesinden sonra kalıcı olarak çalışmayı durdurmasına' neden olabileceğini belirtiyor. Bu yasal maddenin geçmişi ne kadar eskiye dayanıyor bilinmese de, artık kullanılmayan Kinect sensöründen bahsedilmesi, en azından Xbox One dönemine kadar uzandığını düşündürüyor.
Konsol üreticileri genellikle oyuncuları ve konsolları çevrimiçi oyunlardan ve hizmetlerden uzaklaştırma (banlama) yoluna gitse de, bir oyun konsolunun çevrimdışı yeteneklerini EULA ihlalleri nedeniyle uzaktan tamamen devre dışı bırakma (teknik tabirle 'brick'leme) uygulaması pratikte oldukça nadir görünüyor. Hatta halka açık konsol hackleme davalarının bile uzun süreli yasal mücadelelere yol açtığı durumlarda bile, konsol üreticilerinin belirli konsolların çevrimdışı işlevlerini tamamen devre dışı bırakmak için teknik yöntemler kullanmadığı görülüyor.
Hukuk uzmanlarına göre, büyük konsol üreticilerinin donanımlarında bu 'brick' anahtarını' kullanmaya eğilimli olmamaları, yasal olarak bunu yapma hakları olmadığı anlamına gelmiyor. Kullanıcılar donanıma sahip olsalar da, cihazı çalıştırmak için gereken yazılım bir lisans anlaşmasına tabi. Bu lisans koşullarını ihlal ettiğinizde, yazılıma erişiminizi iptal etme hakkına sahip oluyorlar. Yazılım üreticilerinin, sattıkları donanımı devre dışı bırakacak şekilde yazılıma erişimi iptal etmesi daha az yaygın olsa da, prensip aynı.
Bu tür 'brick'leme' maddeleri mahkemelerde henüz test edilmemiş olsa da, görüşülen hukukçular, adli incelemede büyük olasılıkla geçerli olacağını düşünüyor. Özellikle de 'brick'leme' vakasının, konsolun içine yerleştirilmiş dijital hak korumalarını atlatma veya yazılım korsanlığı gibi durumlarla ilgili olması bu olasılığı güçlendiriyor.
Tüketici grupları da şirketlerin 'yazılım bağlama' olarak bilinen uygulamayı kullanarak satın alma sonrası bir cihazın donanım özelliklerini kontrol etme şeklini incelemeye çağırmıştı. Ancak şu ana kadar federal tüketici gözlemcisi kuruluşların bu tür şikayetleri güçlü bir şekilde takip etmeye pek ilgi göstermediği belirtiliyor.
Şirketlerin, EULA'ları kullanarak insanların mülkiyetle ilişkilendirdiğimiz, cihazlarını tamir etme veya değiştirme gibi haklarını ellerinden almaması gerektiğini savunan hukukçular, konsol sahiplerinin, bir şirketin kendi cihazlarını uzaktan 'brick'leyerek cezalandırması korkusu olmadan, yasal değişiklikleri yapma hakkını hak ettiğini vurguluyor.
Nihayetinde, bu tür katı 'brick'leme' maddeleri, ilgili konsol üreticileri bunları nadiren uygulasalar bile işlerini görüyor olabilir. Uzmanlar, bu tür hükümlerin pratikte insanları cihazlarını modifiye etmekten veya jailbreak yapmaktan caydırmakla daha çok ilgili olduğunu ve şirketlerin, teknik olarak hakları olsa bile, büyük miktarlarda cihazı 'brick'leme ihtimalinin düşük olduğunu düşünüyor. Ayrıca, bu tür bir yetkiyi sözleşmeye eklemenin, gelecekteki konsol modellerinde yapılabilecek hacklemeleri önleme amacı taşıyabileceği de belirtiliyor.
Kamuoyunun olumsuz tepkisinin de, konsol üreticilerini hacklenmiş konsolların çevrimdışı işlevlerini sınırlamaktan alıkoyabileceği ifade ediliyor. Bazı şirketlerin yazılım güncellemeleri aracılığıyla donanımı sınırlamaları nedeniyle karşılaştığı kamuoyu tepkilerine atıfta bulunularak, konsol üreticilerinin de işleri çok ileri götürmeleri halinde benzer kötü tanıtımla karşılaşabilecekleri düşünülüyor.
Bununla birlikte, yasal kapasitelerin bazen kendi kullanımlarını teşvik etme eğiliminde olabileceği de akılda tutulmalı. Bir yetenek varsa, birileri 'nasıl sonuçlanacağını' görmek isteyebilir.