Bilgisayarlı Tomografi (BT) taramaları, günümüzde hastalıkların teşhisinde sıkça kullanılan ve hayat kurtaran önemli bir teknoloji. Ancak bilim insanları, bu taramalar sırasında maruz kalınan düşük doz iyonlaştırıcı radyasyonun potansiyel kanser risklerini artırabileceği konusundaki endişelerini dile getiriyor.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, tek bir BT taramasından kaynaklanan teorik kanser riski, eğer varsa bile, son derece düşük kabul ediliyor. Uzmanlar, tıbben gerekli görülen BT taramalarından hastaların çekinmemesi gerektiğini vurguluyor.
Bununla birlikte, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) yapılan bir araştırma, BT taramalarının kullanım sıklığının son yıllarda belirgin şekilde arttığını gösteriyor. Çalışmayı yürüten araştırmacılar, gereksiz yere yapılan taramaların toplumu lüzumsuz radyasyona maruz bırakabileceğine dikkat çekiyor.
ABD ve İngiltere'den bir araştırma ekibi, BT taramalarından kaynaklanan düşük seviyeli iyonlaştırıcı radyasyonun, teorik olarak ABD'deki tüm yeni kanser teşhislerinin yaklaşık %5'inden sorumlu olabileceğini öne sürüyor. Bu hesaba göre, sadece 2023 yılında yapılan BT taramalarının gelecekte yaklaşık 103.000 kanser vakasına yol açabileceği tahmin ediliyor.
Bu tahminlerin bazı varsayımlara ve geçmişteki yüksek radyasyon olaylarından elde edilen verilere dayandığını belirtmek önemli. Ancak eğer bu tahminler doğruysa, BT taramalarının toplum düzeyindeki kanser riski açısından, örneğin alkol tüketimi gibi diğer önemli risk faktörleriyle benzer bir etkiye sahip olabileceği anlamına geliyor.
Kaliforniya Üniversitesi, San Francisco'dan epidemiyologların öncülüğündeki uluslararası analist ekibi, "BT sıklıkla hayat kurtarıcıdır, ancak potansiyel zararları genellikle göz ardı edilir. ABD'deki muazzam BT kullanımı göz önüne alındığında, çok küçük kanser riskleri bile gelecekte önemli sayıda kanser vakasına yol açacaktır" diye yazıyor.
Şu an için bunlar sadece teorik riskler olsa da, dikkate alınmaya değer. Bilim insanları yüksek doz radyasyonun kansere neden olduğunu bilseler de, düşük seviyeli radyasyon ile kanser arasında kesin bir bağlantı kuran kanıtlar henüz yetersiz.
Potansiyel ilişki, çoğunlukla atom bombası felaketinden kurtulanlar ve nükleer santral sızıntılarına maruz kalanlar üzerinde yapılan uzun vadeli çalışmalara dayanıyor. Örneğin, Hiroşima'dan kurtulan ve yaklaşık üç veya daha fazla BT taramasına eşdeğer iyonlaştırıcı radyasyon dozu alan 25.000 kişilik bir grupta, yaşam boyu kanser riskinde küçük ama anlamlı bir artış gözlemlenmişti.
Bu sonuçların BT taramaları için de geçerli olup olmadığı konusu ise halen tartışmalı. Teorik riskler, bu teknolojinin sayısız faydasıyla dengelenmeli. BT taramaları, günümüzde çok düşük radyasyon dozlarıyla (yaklaşık olarak üç yıl boyunca çevreden aldığınız radyasyon miktarı kadar) hastaları ve doktorları çeşitli gizli hastalıklar ve yaralanmalar konusunda uyarabiliyor.
Bir BT görüntüleme uzmanı ve Amerikan Tıp Fizikçileri Derneği'nin geçmiş dönem başkanı, "Hasta bir bireyin BT taramasından kaynaklanan herhangi bir risk, muhtemelen altta yatan hastalığın riskinden çok daha azdır" diyor.
Geniş çaplı ulusal bir denemede, düşük doz BT taraması yaptıran sigara içenler ve eski sigara içenler arasında, sadece göğüs röntgeni çektirenlere kıyasla akciğer kanseri ölümlerinde %20'lik bir azalma olduğu görülmüştü.
Kanser riskiyle ilgili yeni tahminler yine geçmiş trajedilere dayanıyor, ancak önceki analizlere kıyasla, BT cihazının türü, tarama süresi, hastanın boyutu ve hedeflenen vücut bölgesinin hassasiyeti gibi faktörlere bağlı olarak değişebilen gerçek radyasyon maruziyeti hakkında daha fazla ayrıntıyı dikkate alıyor.
Çalışmada kullanılan anonim veriler, ABD genelindeki 143 hastane ve ayakta tedavi tesisinden toplandı. Araştırmacılar, 2016-2022 yılları arasındaki istatistikleri kullanarak, 2023'te yaklaşık 62 milyon hastaya 93 milyon BT taraması yapıldığını tahmin etti.
İlişkili radyasyon risklerine dayanarak ekip, 2023'teki BT taramalarının gelecekte 103.000 kanser vakasıyla bağlantılı olabileceğini tahmin ediyor.
Araştırmanın yazarları, "Yaşam boyu riski ampirik olarak ölçmek, çok büyük popülasyonların on yıllarca süren takip çalışmalarını gerektirecektir" diye kabul ediyor.
Ancak sonuçları, bazı kişilerin düşük doz iyonlaştırıcı radyasyondan kaynaklanan kansere diğerlerinden daha yatkın olabileceğini gösteriyor. BT taramalarının büyük çoğunluğu yetişkinlere yapılsa da, tahmini radyasyona bağlı kanser riskleri çocuklar ve ergenlerde daha yüksek bulundu.
Örneğin, bir yaşın altındayken BT taraması yaptıran bebeklerde tiroid kanserleri için potansiyel yaşam boyu riskinin daha yüksek olduğu ve bunun kız hastalarda daha yaygın göründüğü belirtiliyor.
Düşük doz iyonlaştırıcı radyasyonun bir kişinin kanser riskini gerçekten etkileyip etkilemediğini ve nasıl etkilediğini doğrulamak için çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.
Uzmanlar, radyasyonsuz prosedürler aynı işi görebiliyorsa gereksiz BT taramalarından kaçınmanın önemli olduğunu savunuyor. Ancak bir başka uzman, "Bulgular uzun vadeli radyasyon maruziyeti konusunda dikkatli olunması gerektiğini vurgulasa da, bu durum klinik olarak gerekçelendirildiğinde BT görüntülemenin kullanımını engellememelidir" diyor ve ekliyor: "Uygun şekilde seçilmiş vakalarda, BT taramalarının teşhis ve tedavi değeri, potansiyel radyasyonla ilişkili risklerden önemli ölçüde ağır basmaktadır."