Gelişen teknolojiyle birlikte bilgisayarlı tomografi (CT) taramalarının kullanımı artıyor. Bu yöntem, hayat kurtaran teşhisler koyabilse de, bazı bilim insanları düşük doz iyonlaştırıcı radyasyonun kanser riskini artırabileceği konusunda endişeli.
Bireysel düzeyde, bir CT taramasından kaynaklanabilecek teorik kanser riski oldukça düşük kabul ediliyor. Hastaların, tıbbi olarak gerekli görüldüğünde bu testlerden çekinmemesi önem taşıyor.
Ancak, ABD'de yıllık CT tarama sayısında 2007'den bu yana %30'dan fazla bir artış yaşandığı ve araştırmacılar, gereksiz taramaların toplumu faydasız radyasyona maruz bıraktığını öne sürüyor.
Nisan ayında yayımlanan bir çalışma, CT taramalarından kaynaklanan düşük seviyedeki iyonlaştırıcı radyasyonun ABD'deki tüm yeni kanser teşhislerinin teorik olarak %5'ine yol açabileceğini öngördü. 2023 yılında yapılan CT taramalarının, tahminen 103.000 gelecekteki kanser vakasından sorumlu olabileceği belirtiliyor.
Bu tahminler bazı varsayımlara ve yüksek radyasyon olaylarından elde edilen geçmiş verilere dayanıyor. Eğer doğruysa, bu durum CT taramalarını, nüfus düzeyinde alkol tüketimi gibi diğer önemli kanser risk faktörleriyle aynı seviyeye getiriyor.
Uluslararası bir analiz ekibi, "CT hayat kurtarıcı olsa da, potansiyel zararları sıklıkla göz ardı ediliyor ve Amerika Birleşik Devletleri'nde muazzam CT kullanım hacmi göz önüne alındığında, çok küçük kanser riskleri bile önemli sayıda gelecekteki kansere yol açacaktır" ifadelerini kullanıyor.
Şu an için bunlar yalnızca teorik riskler olsa da, göz ardı edilmemeleri gerekiyor. Bilim insanları yüksek doz radyasyonun kansere neden olduğunu bilse de, düşük seviyeli radyasyon ile kanser arasında kesin bir bağlantı kuran yeterli kanıt henüz bulunmuyor.
Bu potansiyel ilişki, büyük ölçüde atom bombası kurtulanları ve nükleer santral kazalarına maruz kalanlarla ilgili uzun vadeli çalışmalara dayanıyor. Örneğin, üç veya daha fazla CT taramasına eşdeğer iyonlaştırıcı radyasyon dozu alan 25.000 Hiroşima kurtulanı arasında, yaşam boyu kanser riskinde hafif ama anlamlı bir artış gözlemlendi.
Bu sonuçların CT taramalarına ne ölçüde yansıyacağı hala tartışmalı bir konu. Teorik risklerin, bu teknolojinin faydalarıyla tartılması gerekiyor. CT taramaları, az miktarda radyasyonla (yaklaşık üç yıl boyunca çevreden alınan radyasyonla aynı düzeyde) birçok gizli hastalığı ve yaralanmayı tespit edebiliyor.
Tıbbi görüntüleme uzmanları, hasta olan bir birey için CT taramasından kaynaklanan riskin, altta yatan hastalığın riskinden muhtemelen çok daha az olduğunu belirtiyor.
Özellikle sigara içenler ve eski sigara içicileri arasında yapılan büyük bir ulusal denemede, sadece göğüs röntgeni çektirenlerle karşılaştırıldığında düşük doz CT taraması yaptıranlarda akciğer kanseri ölümlerinde %20'lik bir azalma görüldü.
Kanser riskiyle ilgili son tahminler yine geçmiş trajedilere dayanıyor, ancak önceki analizlere kıyasla, CT cihazının türü, tarama süresi, hastanın boyutu ve hedeflenen vücut bölgesinin hassasiyetine göre değişebilen gerçek radyasyon maruziyeti hakkında daha fazla ayrıntı dikkate alınıyor.
ABD'deki 143 hastane ve ayakta tedavi merkezinden alınan anonim veriler kullanılarak yapılan bir çalışmada, 2023 yılında yaklaşık 62 milyon hastaya 93 milyon CT taraması yapıldığı tahmin ediliyor.
Bu taramaların ilişkili radyasyon risklerine dayanarak, ekibin 2023'teki CT taramalarının 103.000 gelecekteki kanserle bağlantılı olabileceği tahmin ediliyor.
Yazarlar, yaşam boyu riski ampirik olarak ölçmenin çok büyük popülasyonlarda on yıllarca süren takip çalışmaları gerektireceğini kabul ediyorlar.
Ancak sonuçları, bazı kişilerin düşük doz iyonlaştırıcı radyasyona karşı diğerlerinden daha hassas olabileceğini gösteriyor. Yetişkinler CT taramalarının büyük çoğunluğunu alsa da, radyasyona bağlı kanser risklerinin çocuklarda ve ergenlerde daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.
Özellikle bir yaşın altında CT taraması yaptıranlarda tiroid kanseri için daha yüksek bir yaşam boyu risk potansiyeli olduğu ve bunun kadın hastalarda daha yaygın olduğu görülüyor.
Düşük doz iyonlaştırıcı radyasyonun bir kişinin kanser riskini fiilen etkileyip etkilemediği ve nasıl etkilediği konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.
Tıbbi radyasyon uzmanları, CT taramalarından kaynaklanan genel kanser risklerinin tahminlerinin Avustralya'daki çalışmalarda da benzer derecede yüksek olduğunu belirtiyor. Eğer radyasyonsuz prosedürler aynı işi yapabiliyorsa, gereksiz CT taramalarından kaçınılması gerektiği vurgulanıyor.
Tıbbi Görüntüleme ve Radyoterapi Derneği Başkanı, klinik olarak gerekçelendirildiğinde CT görüntülemenin kullanımının engellenmemesi gerektiğini, ancak uzun vadeli radyasyon maruziyeti konusunda dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor. Uygun şekilde seçilmiş vakalarda, CT taramalarının teşhis ve tedavi edici değerinin, potansiyel radyasyonla ilişkili risklerden önemli ölçüde daha ağır bastığını ekliyor.
Çalışma JAMA Internal Medicine'da yayımlandı.