Çin'in internet erişimini kontrol etmek için kullandığı "Büyük Güvenlik Duvarı" (GFW), 20 Ağustos'ta olağandışı bir davranış sergiledi. İnternet sansürünü izleyen bir platform tarafından yapılan açıklamaya göre, Büyük Güvenlik Duvarı yaklaşık 74 dakika boyunca TCP portu 443 üzerindeki tüm bağlantıları kesintiye uğratacak şekilde sahte TCP RST+ACK paketleri gönderdi.
TCP portu 443, genellikle daha güvenli olan HTTPS protokolü tarafından kullanılıyor. Bu durum, internet üzerindeki iletişimin gizliliğini ve güvenliğini sağlamaya yardımcı oluyor. Ancak bu port ve protokol her zaman birbirine bağlı değil; bazı durumlarda HTTPS farklı portlar üzerinden de yönetilebiliyor.
GFW'nin bu son davranışı, daha önceki şifreli iletişim engelleme çabalarından farklılık gösteriyor. Daha önceki engellemeler genellikle TLS 1.3 ve HTTPS protokollerini hedef alırken, bu olayda doğrudan TCP portu 443'ün hedef alındığı belirtiliyor. Diğer yaygın kullanılan portlar olan 22 (SSH), 80 (HTTP) ve 8443 gibi portlarda benzer bir kesinti yaşanmadı.
Bu durum, GFW'nin karmaşık yapısını ve tek bir engelleme yöntemi kullanmadığını gösteriyor. GFW'nin, ekonomik etkileri göz önünde bulundurarak tamamen internet erişimini kesmek yerine, bilgi akışını kontrollü bir şekilde yönetmeye çalıştığı düşünülüyor. Bu durum, Çin'in diğer bazı ülkelerde kriz zamanlarında görülen internet kesintileri yerine, daha karmaşık bir denge kurma politikası izlediğini gösteriyor.
Daha da ilginç olan nokta ise, 20 Ağustos'ta yaşanan bu kesintinin amacının belirsizliği. Açıklamalara göre, bu engellemeyi gerçekleştiren cihazın bilinen GFW cihazlarına ait parmak izleriyle eşleşmediği belirtiliyor. Bu durum, olayın yeni bir GFW cihazından kaynaklanmış olabileceği veya bilinen bir cihazın farklı veya hatalı yapılandırılmış bir durumda çalışmasından kaynaklanmış olabileceği ihtimalini ortaya koyuyor. Ancak kesintinin kısa sürmesi, bu tür olayları incelemeyi zorlaştırıyor.
Bu tür olayların takibi, hem insani açıdan hem de teknolojik gelişmeler açısından büyük önem taşıyor. GFW, otokratik rejimlerin dijital dünyayı nasıl kontrol edebileceğine dair önemli bir örnek teşkil ediyor.