Çin'de insan yerleşimlerine yakın bölgelerde yaşayan yarasalarda, daha önce hiç görülmemiş bir dizi virüs keşfedildi. Bilim dünyasında büyük yankı uyandıran bu bulgular arasında, insanlarda ciddi beyin iltihabına ve solunum yolu hastalıklarına neden olabilen ölümcül Nipah ve Hendra virüsleriyle yakından ilişkili iki yeni virüs de bulunuyor.
Geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir bilimsel araştırma, insan nüfuslarına yakın yaşayan yarasalar ve diğer hayvanların yakından izlenmesi, mümkün olduğunca temasdan kaçınılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Yarasalar, insanlarda hastalıklara yol açabilen birçok patojen için doğal bir rezervuar görevi görüyor. Ancak, barındırdıkları bakteri, virüs ve diğer potansiyel enfeksiyon ajanlarının tam kapsamı henüz tam olarak bilinmiyor. Daha önceki araştırmaların çoğu, toplamasının kolay olması nedeniyle yarasa dışkılarına odaklanmıştı. Ancak bu durum, yalnızca dışkıya karışan virüsler hakkında bilgi veriyordu.
Yarasaların iç organlarında bulunan patojenleri incelemek amacıyla, Çin'in Yunnan eyaletinden toplanan 10 farklı türden 142 yarasanın böbreklerinden örnekler alındı. Yapılan genetik dizileme çalışmaları sonucunda 22 virüs tespit edildi. Bu virüslerin 20'si daha önce bilim dünyasında hiç görülmemişti. Ayrıca, yeni bir protozoan parazit ve biri yine bilime tamamen yeni olan iki tür bakteri de keşfedildi.
Araştırmacılar, böbreklere odaklanmanın önemini vurguluyor. Çünkü böbrekler, idrar yoluyla dışarı atılabilecek virüsler hakkında önemli bir pencere sunuyor ve idrar, yarasa virüslerinin insanlara bulaşabileceği yollardan biri olarak biliniyor.
Uzmanlar, Nipah virüsünün ilk olarak hurma ağaçlarından hurma toplanan kaselere yarasaların idrar yapmasıyla insanlara yayıldığını belirtiyor. Bu çalışmada incelenen yarasaların insan köylerine yakın meyve bahçelerinin yakınında yaşıyor olması, virüs bulaşmış meyveler aracılığıyla bu patojenlerin evcil hayvanlara veya insanlara bulaşma riskini beraberinde getiriyor.
Keşfedilen yeni virüslerden ikisinin Nipah ve Hendra virüsleriyle yakın akraba olmasına rağmen, şimdilik endişe yaratacak bir durumun olmadığı ifade ediliyor. Araştırmacılar, bu yeni virüslerin henüz insanlarda bulunmadığını ve şu anda insanlara bulaşacaklarına veya ortaya çıkacaklarına dair herhangi bir kanıt olmadığını belirtiyorlar. Teorik olarak bir tehdit oluşturabilseler de, insan vakası olmadığı sürece endişelenmeye gerek olmadığı vurgulanıyor.
Ancak bu keşifler, insan popülasyonlarına yakın yaşayan yarasalar gibi hayvanların örneklenmesinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Ayrıca, potansiyel viral tehditler ortaya çıkmadan önce bunları tanımlamak için bu hayvanlara maruz kalabilecek insan popülasyonlarının da izlenmesi faydalı olacaktır.
Uzmanlar, hayvan-insan arayüzünün giderek daha geçirgen hale gelmesinin pandemilere yol açtığını ve pandemilerin her zaman insanların doğal ortamları nasıl bozduğunu yansıttığını dile getiriyor. Daha iyi gözetimin (sürveyans) her zaman anahtar olduğunu ekliyorlar.
