Bilim dünyasında, bilgisayarlı tomografi (BT) taramalarının yaygınlaşmasıyla birlikte, bu tıbbi görüntüleme yönteminin düşük dozda iyonize radyasyon yayması ve potansiyel olarak kanser riskini artırabileceği endişeleri dile getiriliyor. Her ne kadar BT taramaları hayat kurtarıcı bir teknoloji olsa da, özellikle gereksiz yere yapılan taramalar, uzun vadede toplum sağlığı üzerinde beklenmedik etkilere yol açabilir.
Bireysel düzeyde, bir BT taramasından kaynaklanabilecek kanser riski genellikle çok düşük kabul edilir ve hastaların tıbbi olarak gerekli görülen bu taramalardan çekinmemesi gerektiği vurgulanır. Ancak, Türkiye'de ve dünyada BT taramalarının kullanımındaki artış, bilim insanlarını bu teknolojinin yaygın kullanımının potansiyel zararları konusunda daha dikkatli olmaya itiyor.
Yapılan güncel bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde 2023 yılında gerçekleştirilen BT taramalarının, gelecekte yaklaşık 103.000 yeni kanser vakasına neden olabileceği tahmin ediliyor. Bu tahminler, geçmişteki yüksek radyasyon maruziyeti olaylarından elde edilen verilere ve yapılan varsayımlara dayanıyor. Eğer bu tahminler doğruysa, BT taramaları, alkol tüketimi gibi diğer önemli kanser risk faktörleriyle popülasyon düzeyinde benzer bir etki gösterebilir.
Araştırmacılar, BT'nin sıklıkla hayat kurtarıcı olduğunu, ancak potansiyel zararlarının göz ardı edildiğini belirtiyor. Çok küçük kanser riskleri bile, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yoğun BT kullanımı göz önüne alındığında, gelecekte önemli sayıda kansere yol açabilir. Bilim insanları, yüksek doz radyasyonun kansere neden olduğunu bilmekle birlikte, düşük seviyedeki radyasyonun kanserle olan bağlantısını kesin olarak kanıtlayan kapsamlı bir delilin henüz bulunmadığını da ekliyor.
Bu potansiyel ilişki, büyük ölçüde atom bombası kurbanları ve nükleer santral kazalarına maruz kalan kişiler üzerinde yapılan uzun vadeli çalışmalara dayanıyor. Örneğin, önemli miktarda radyasyona maruz kalan bireylerde, yaşam boyu kanser riskinde hafif ancak anlamlı bir artış gözlemlenmiştir. Ancak bu sonuçların BT taramalarına ne ölçüde yansıtılabileceği hala tartışmalı bir konu.
Diğer yandan, özellikle akciğer kanseri taramalarında düşük doz BT'nin kullanılması, sigara içen ve bırakmış kişilerde akciğer kanseri ölüm oranlarında önemli bir azalma sağladığına dair bulgular da mevcut. Bu durum, BT teknolojisinin faydalarının, potansiyel riskleriyle birlikte dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor.
Geliştirilen yeni analizler, BT tarama cihazının türü, tarama süresi, hastanın boyutu ve hedeflenen vücut bölgesinin hassasiyeti gibi faktörlere bağlı olarak radyasyon maruziyetini daha detaylı olarak dikkate alıyor. Türkiye'deki sağlık sektörü profesyonelleri de, BT taramalarının gerekliliğini sorgulayarak, radyasyonsuz alternatif yöntemlerin aynı sonucu verebileceği durumlarda bu alternatifleri tercih etmenin önemini vurguluyor. Klinik olarak gerekli görülen durumlarda ise BT taramalarının tanısal ve terapötik değerinin, potansiyel radyasyon ilişkili risklerinden çok daha ağır bastığı kabul ediliyor.
Bu alanda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu ve düşük doz iyonize radyasyonun kişinin kanser riskini nasıl ve ne ölçüde etkilediğinin daha net anlaşılması gerektiği belirtiliyor.