Çoğu insanın çocuklukta kaptığı yaygın bir virüs olan herpes simplex tip 1, genellikle sinir sisteminde sessizce, uyku halinde kalır. Stres, hastalık veya yaralanma gibi durumlar virüsü tetikleyebilir ve bazı kişilerde uçuklara neden olabilir.
Ancak bu aynı virüs – uçuk virüsü olarak bilinen herpes simplex tip 1 – çok daha ciddi bir rol oynuyor olabilir: Alzheimer hastalığında.
Otuz yılı aşkın süre önce yapılan bir araştırma, bu uçuk virüsünün yaşlı insanların beyinlerinde bulunabildiğini ortaya koydu. Bu keşif, kan-beyin bariyeri tarafından tamamen mikroplardan korunduğu düşünülen beyinde bir virüsün sessizce yaşayabileceğinin ilk net işaretiydi.
Ardından daha da çarpıcı bir bulguya ulaşıldı. Alzheimer riskini artıran belirli bir gen (APOE-e4) taşıyan ve bu virüsle enfekte olmuş kişilerde, hastalığa yakalanma riskinin kat kat daha yüksek olduğu belirlendi.
Konuyu daha derinlemesine incelemek için, virüsle enfekte edilen beyin hücreleri üzerinde çalışıldı. Bu hücrelerin, Alzheimer hastalarının beyinlerinde bulunan anormal proteinlerin (amiloid ve tau) aynısını ürettiği görüldü.
Uzmanlar, virüsün yıllarca, hatta on yıllarca vücutta çoğunlukla uyku halinde kaldığına inanıyor. Ancak ilerleyen yaşlarda, bağışıklık sistemi zayıfladıkça, virüs beyne girebilir ve orada yeniden aktifleşebilir. Aktifleştiğinde, beyin hücrelerine zarar verir ve iltihabı tetikler.
Zamanla, tekrarlayan alevlenmelerin bazı kişilerde Alzheimer'a yol açan hasara kademeli olarak neden olabileceği düşünülüyor.
Daha sonra yapılan araştırmalarda virüsün DNA'sı, Alzheimer hastalarının beyinlerinde bulunan yapışkan protein plaklarının içinde tespit edildi. Daha da umut verici olanı ise, laboratuvar ortamında uygulanan antiviral tedavilerin bu hasarı azalttığı görüldü. Bu durum, gelecekte ilaçların hastalığı yavaşlatmaya veya hatta önlemeye yardımcı olabileceği potansiyelini ortaya koydu.
Diğer araştırmacılar tarafından yapılan geniş çaplı nüfus çalışmaları da uçuk virüsü ile ciddi enfeksiyonların Alzheimer için güçlü bir öngörücü olduğunu ve özel antiviral tedavinin riski azalttığını gösterdi.
Araştırmalar sadece uçuk virüsüyle sınırlı kalmadı. Vücutta uyku halinde bulunan suçiçeği ve zona virüsü gibi diğer virüslerin de benzer etkileri olup olmadığı merak edildi.
Yüz binlerce kişinin sağlık kayıtları incelendiğinde ilginç bir tablo ortaya çıktı. Zona geçirmiş kişilerde demans (bunama) gelişme riskinin biraz daha yüksek olduğu, ancak zona aşısı olan kişilerde demans geliştirme olasılığının daha düşük olduğu gözlemlendi.
Yeni bir çalışma da benzer sonuçlar verdi.
Bu bulgular, yaygın enfeksiyonları önlemenin Alzheimer riskini azaltabileceği yönündeki uzun süredir devam eden tezi destekledi. Tutarlı bir şekilde, diğer araştırmalar da enfeksiyonların bir risk faktörü olduğunu ve bazı aşıların Alzheimer'a karşı koruyucu olabileceğini gösterdi.
Ardından, enfeksiyonlar ve kafa travmaları gibi Alzheimer risk faktörlerinin, beyindeki gizli virüsü nasıl tetikleyebileceği araştırıldı.
Uyku halinde herpes enfeksiyonu taşıyan gelişmiş bir 3D beyin modeli kullanılarak, başka enfeksiyonlar eklenip veya beyin travması simüle edildiğinde, uçuk virüsünün yeniden aktifleştiği ve Alzheimer'da görülenlere benzer hasara yol açtığı bulundu. Ancak iltihabı azaltıcı bir tedavi kullanıldığında, virüs aktif kalmadı ve hasar oluşmadı.
Tüm bu bulgular, uçuğa neden olan virüsün, özellikle belirli genetik risk faktörlerine sahip kişilerde Alzheimer'a önemli bir katkı sağlayabileceğini düşündürüyor. Bu durum aynı zamanda, virüsün uyanıp beyne zarar vermesini durduracak aşılar veya antiviral tedaviler gibi hastalığı önlemeye yönelik olası yeni kapılar aralıyor.
Uçuk ve hafıza kaybı arasındaki bir bağlantı olarak başlayan bu hikaye, günümüzün en çok korkulan hastalıklarından birini anlamamıza ve nihayetinde riskini azaltmamıza yardımcı olabilecek çok daha büyük bir tabloya dönüştü.