Ara

Bilim İnsanları Keşfetti: İnsanlar Hayatlarının Bu İki Anında Çok Daha Hızlı Yaşlanıyor

Yaşlanma genellikle yavaş ve kademeli bir süreç gibi görünür. Ancak yeni bir araştırma, durumun her zaman böyle olmadığını gösteriyor.

Eğer bir sabah aynaya bakıp, yaşlanmanızın bir anda hızlandığını düşünüyorsanız, yanılıyor olmayabilirsiniz. Yaşlanmayla ilişkili moleküler değişimler üzerine yapılan son araştırmaya göre, insanlar hayatlarında iki belirgin hızlanma dönemi yaşıyor. Bunlardan ilki ortalama 44 yaşında, ikincisi ise ortalama 60 yaşında gerçekleşiyor.

Araştırmacılar, yaşlanmanın sadece zamanla yavaş yavaş değişmek olmadığını, aslında oldukça çarpıcı değişimlerin yaşandığı kritik dönemlerin bulunduğunu belirtiyor. Özellikle 40'lı yaşların ortası ve 60'lı yaşların başı, hangi molekül türüne bakılırsa bakılsın, dramatik değişimlerin gözlemlendiği zamanlar olarak öne çıkıyor.

Yaşlanma karmaşık bir süreç ve her türlü hastalığın riskinin artmasıyla ilişkilendiriliyor. Bu değişimlerin nasıl ve neden olduğunu daha iyi anlamak, hastalıkları önlemek veya tedavi etmek için önemli ipuçları sunabilir.

Bu amaçla bilim insanları, birkaç yıl boyunca düzenli olarak biyolojik örnekler veren bir grup yetişkinin (108 kişi) verilerini inceledi. Özellikle Alzheimer ve kalp-damar hastalıkları gibi bazı rahatsızlıklarda riskin zamanla doğrusal olarak artmadığı, belirli bir yaştan sonra keskin bir şekilde yükseldiği biliniyor. Araştırmacılar, bununla ilişkili olabilecek biyomarker değişimlerini tespit etmek istedi.

Katılımcılardan alınan örnekler üzerinden RNA, proteinler, lipitler ve mikrobiyom (bağırsak, cilt, burun, ağız) dahil olmak üzere 135.239 farklı biyolojik özelliğin değişimi takip edildi. Elde edilen devasa veri setinde yapılan analizler, daha önce fareler ve insanlarda yapılan bazı çalışmalarda gözlemlenen doğrusal olmayan moleküler değişimleri doğruladı.

Araştırmacılar, incelenen moleküllerin yaklaşık yüzde 81'inin, çalışmada tespit edilen iki farklı yaş evresinde belirgin değişimler gösterdiğini fark etti. Bu değişimler, 40'lı yaşların ortasında ve 60'lı yaşların başında zirveye ulaşıyor, ancak bu iki dönemin moleküler profilleri biraz farklılık gösteriyor.

40'lı yaşların ortasındaki zirve, lipit, kafein ve alkol metabolizması ile ilgili moleküllerdeki değişimleri, ayrıca kalp-damar hastalıkları riskini ve cilt-kas fonksiyonlarındaki potansiyel bozuklukları işaret ediyor.

60'lı yaşların başındaki zirve ise karbonhidrat ve kafein metabolizması, kalp-damar sağlığı, cilt-kas yapısı, bağışıklık sistemi düzenlemesi ve böbrek fonksiyonları ile ilişkili değişimleri içeriyor.

İlk zirve olan 40'lı yaşların ortası, kadınlarda menopoz veya perimenopoz başlangıcına denk gelse de, araştırmacılar bunun tek ana faktör olmadığını belirtiyor. Erkeklerde de aynı yaşlarda önemli moleküler değişimler gözlemlenmiş olması, bu değişimlerin hem erkeklerde hem de kadınlarda menopoz dışında daha önemli faktörlerden etkilendiğini düşündürüyor. Bilim insanları, bu faktörlerin gelecekteki araştırmalarda öncelikli olarak incelenmesi gerektiğini vurguluyor.

Araştırmacılar, çalışmanın örneklem büyüklüğünün (108 kişi, 25-70 yaş arası) sınırlı olduğuna dikkat çekiyor. Gelecekte yapılacak daha geniş kapsamlı ve detaylı araştırmalar, insan vücudunun zaman içinde nasıl değiştiğini daha derinlemesine anlamamıza yardımcı olabilir. Bu önemli çalışma, saygın bir bilimsel dergide yayınlandı.

Önceki Haber
Huawei'nin 5nm Kirin İşlemcileri Geliyor mu? Beklentiler 2026'ya Kaydı!
Sıradaki Haber
Steam Deck'in İlk Hali Gün Yüzüne Çıktı: Prototiplerdeki Şaşırtıcı Farklar!

Benzer Haberler: