Yapılan yeni bir bilimsel çalışma, yaşam kalitemizi doğrudan etkileyen hava kirliliğinin, beyin kanaması gibi ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkarabileceğini ortaya koydu. ABD'nin hava kalitesinin düşük olduğu bilinen bir bölgesinde gerçekleştirilen küçük çaplı bir araştırmada, hastaneye kaldırılan beyin kanaması hastalarının kirliliğe maruz kalma seviyeleri incelendi ve potansiyel bir bağlantı tespit edildi.
Araştırmada elde edilen bulgulara göre, hastalar hava kirliliği seviyelerindeki zirve noktalarından üç ila altı ay sonra daha yüksek anevrizma yırtılma oranları yaşıyor. Bilim insanları, ozon, azot dioksit, kükürt dioksit, karbon monoksit ve 2.5 mikrometreden küçük partiküller (PM2.5) gibi havadaki kirleticilerin, vücutta iltihaplanmaya neden olarak sağlığa zarar verdiğini zaten biliyor.
Bu kirleticilerin her yıl milyonlarca ölüme neden olduğu tahmin ediliyor ve dünyada bu maddelerden arınmış bir hava alanının neredeyse kalmadığı belirtiliyor. Özellikle dağlar ve göllerle çevrili, metropol bölgelerde hava kirliliğinin yoğunlaştığı biliniyor. Bu çerçevede, bilim insanları bu bölgelerde yaşayan ve beyin kanaması nedeniyle tedavi gören hastaların çevresel maruziyet verilerini topladı.
Mevsim, sıcaklık ve barometrik basınçtaki değişiklikler hesaba katıldığında, PM2.5 seviyelerinin en yüksek olduğu dönemlerden sonraki aylarda beyin kanamalarında istatistiksel olarak anlamlı bir artış gözlemlendi. Çalışma bu ilişkinin doğrudan neden-sonuç ilişkisi olduğunu kanıtlamasa da, araştırmacılar uzun süreli kirletici maruziyetinin, beyin kanaması riskini artıran çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğini düşünüyor.
Hava kirliliğinin, vücutları iltihaplanmaya karşı daha hassas hale getirdiği, hücresel hasarın birikmesine neden olduğu ve DNA onarım süreçlerini bozduğu belirtiliyor. Bu tür hasarların zamanla beyindeki kan damarlarının duvarlarını zayıflatarak yırtılmalara yol açabileceği açıklanıyor. Gelecekteki araştırmaların, PM2.5 maruziyetinin yerel iltihaplanma veya hücresel düzeydeki değişiklikleri nasıl etkilediğini daha ayrıntılı incelemesi gerektiği vurgulanıyor.
Hava kirliliğinin, aşırı sıcakları daha ölümcül hale getirdiği ve bazı viral enfeksiyonların seyrini ağırlaştırdığı da bilinen diğer sağlık riskleri arasında yer alıyor. Bazı ülkeler hava kirliliğini azaltmada önemli adımlar atmış olsa da, bu sorunun dünya genelinde pek çok bölgede artış eğiliminde olduğu belirtiliyor. Araştırmacılar, bu çalışmaların hava kirliliğinin halk sağlığı riskleri konusunda farkındalık yaratmasını ve gerekli değişikliklerin teşvik edilmesini umut ediyor.
Toplu taşıma kullanımını teşvik etmek, günlük kirlilik kotası düzenlemelerini sıkılaştırmak ve çevre çalışmaları için araştırma fonlarını genişletmek gibi adımların, maruziyeti azaltarak uzun vadede kolektif sağlık üzerinde olumlu etkiler yaratacağı düşünülüyor. Bu araştırma, bilim dünyasında hava kirliliğinin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine dair önemli bir veri sunuyor.