Ara

Beyninizin Derinliklerindeki Bir Sinyal Parkinson Belirtilerini İzleyebilir: Yeni Umut

Beynimizin statik gürültüsündeki fısıltılar içinde yapılan bir araştırma, Parkinson hastalığı için motor kontrol ölçümlerini ortaya çıkardı. Bu bulgular, gelecekte hassas uyarıcı tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine olanak tanıyabilir.

Almanya'daki Max Planck İnsan Bilişsel ve Beyin Bilimleri Enstitüsü'nün öncülük ettiği uluslararası bir bilim insanı ekibi, Parkinson hastalığı olan 119 kişinin beyinlerinin derinliklerinden alınan beş farklı elektro fizyolojik veri setini bir araya getirdi.

Araştırmacılar, belirli beyin dalgası aktivitelerini hastaların semptomlarının şiddetiyle karşılaştırarak, hastalığın hareket üzerindeki etkisine güvenle eşleştirilebilecek örüntüleri ayırt etmeyi başardılar.

Parkinson hastalığı, temel olarak beynin bazal ganglionlar adı verilen bölgesinin işleyişindeki bir bozulmadır. Bu durum, bireylerin vücut hareketlerini hassas ve dengeli tutmak için gereken bilgiyi filtreleme yeteneğini zayıflatır. Sonuç olarak yavaş, sert ve titrek hareketler ortaya çıkar.

Teorik olarak, bazal ganglionların çalışma biçimindeki değişiklikler, beyin dalgalarında belirgin hale gelmeli ve bu da beta dalgaları olarak bilinen orta ila yüksek aralıktaki salınımların genel fazlalığı ve ani sinyal artışları şeklinde görülmelidir.

Geçmişte, tedavi amacıyla beyne derinlemesine yerleştirilmiş elektrotlar aracılığıyla bol miktarda beta dalgası aktivitesi kaydedilmiştir. Bu dalgaların semptom şiddetiyle değiştiği açık olsa da, bu uğultuyu yorumlamak için kullanılan yöntemler yetersiz kalıyordu.

Hasta çeşitliliği, semptom kombinasyonları ve etkilenmemiş kontrol gruplarının eksikliği, hastalıklı durumların beyin dalgası aktivitelerini 'sağlıklı' bir standartla karşılaştırmayı zorlaştırıyordu.

Birden fazla veri setini birleştirerek ve her beyin yarım küresindeki daha az veya daha çok etkilenen bazal ganglionlardaki benzer aktiviteler arasındaki farkları karşılaştırarak, bu son çalışmanın arkasındaki araştırmacılar beynin kükremesi içindeki gizlenmiş uyumları "dinleyebildiler".

Çalışmanın baş yazarı ve nörolog Moritz Gerster, beyni bir prova öncesi konser salonu gibi hayal edebileceğimizi belirtiyor. Bazı grupların belirli bir ritim yaratarak birlikte çaldığını, bazılarının ise kendi başlarına pratik yaparak ritmik olmayan bir "gürültüye" karıştığını söylüyor. Sadece genel sesi ölçerseniz, bu ayrımı kaçırırsınız.

Bazal ganglionlardaki hassas ritimleri tanımlamak, gelecekte derin beyin stimülasyonu kullanan tedavilerde değerli bir rol oynayabilir. Bu, değişen ritimlere dinamik olarak yanıt vererek, bir nevi neyi dinlemesi gerektiğini artık bilen bir orkestra şefi gibi, Parkinson hastalarına bir dereceye kadar motor kontrolü geri kazandırmaya yardımcı olabilir.

Önceki Haber
Cadılar Bayramı'nın Korkunç Gerçeği: Yaralanmaların %44'ü Tek Bir Basit Nedenden Kaynaklanıyor!
Sıradaki Haber
Mini PC'lere Zam Geliyor! Yapay Zeka Talebi Fiyatları Vurdu

Benzer Haberler: