Beyindeki küçük kan damarlarının hassas titreşimleri, şimdiye dek görülmemiş bir detayla haritalandırılıyor. Bunun nedeni, geliştirilen yeni bir görüntüleme yöntemi.
Bu yöntem, yaşayan insan beynindeki mikroskobik atardamar ve kılcal damarların genişleme ve daralma hareketlerini ölçebilen ilk temassız araç olma özelliğini taşıyor.
Önceki araştırmalar, beyin damar sistemindeki atardamar titreşimlerinin demans veya bilişsel gerilemenin öngörücüsü olabileceğini öne sürüyordu. Geliştirilen bu teknik, bu önermenin doğruluğunu ortaya koyma potansiyeli taşıyor.
Bilim insanları artık en büyük damar dallarından en uçlardaki en ince dallara kadar beyin damar ağacındaki dinamik değişimleri tespit edebiliyor.
Beyindeki atardamar titreşimlerinin, sıvıların hareketine ve atıkların temizlenmesine yardımcı olan beynin doğal pompası gibi çalıştığı belirtiliyor. Yeni geliştirilen yöntem sayesinde, bu küçük kan damarlarının hacminin yaşlanma ve damarsal risk faktörleriyle nasıl değiştiği ilk kez insanlarda gözlemlenebiliyor. Bu durum, beyin sağlığı, demans ve küçük damar hastalıklarının incelenmesi için yeni yollar açıyor.
Bu yenilikçi yöntem, bilgisayar destekli iki MR tekniğini birleştiriyor: Vasküler Alan Kapasitesi (VASO) ve Atardamar Spin Etiketleme (ASL). Bu iki teknik, beynin damar yapısındaki hacimsel değişimleri hassas bir şekilde ölçmek için kullanılıyor.
Beyindeki atardamarların artan titreşimi, bilişsel bozukluklarla yakından ilişkilendiriliyor. Bazı bilim insanları, bu durumun Alzheimer hastalığı gibi bazı demans türlerine katkıda bulunabileceğini düşünüyor. Ancak bugüne kadar yapılan çalışmalar, canlı insan beyinlerinden elde edilen verilerle sınırlı kalıyordu.
Bu yeni teknik sayesinde, araştırmacılar 11 genç (20'li ve 30'lu yaşlarda) ve 12 ileri yaştaki (50'li ve 60'lı yaşlarda) katılımcının beyinlerindeki mikro damar titreşimlerini inceledi. Analizler sonucunda, derin beyaz cevherdeki kan titreşimlerinin yaşla birlikte hızlandığı ve yüksek tansiyonu olan yaşlı bireylerde daha fazla değişim gözlemlendiği ortaya çıktı.
Bu bulgular, sinir liflerinden oluşan beynin beyaz maddesindeki damar yapısının yaşla veya hastalıkla birlikte daha fazla titreştiğini gösteren hayvan çalışmalarıyla da uyumlu. Araştırmacılar, bu yöntemin hem araştırma hem de klinik kullanım için güçlü bir potansiyel sunduğunu, beyin damar sisteminin doğru bir şekilde görüntülenmesine ve hem gri hem de beyaz maddede hacimsel titreşimin yakalanmasına olanak tanıdığını belirtiyor.
Araştırmacılar henüz bu durumun nedenini tam olarak açıklayamasa da bazı hipotezleri bulunuyor. Yaşla birlikte beyin mikro damar sisteminin yoğunluğunun doğal olarak azaldığı düşünülüyor. Bu hacim ve dallanma azalması, atardamarların her titreşimdeki basıncı eskisi kadar iyi dağıtamaması anlamına gelebilir. Eğer durum buysa, kalan basıncı serbest bırakmak için beynin beyaz maddesindeki dış atardamarların titreşim hacmini artırması gerekebilir.
Bu durumun, beyni besleyen beyin-omurilik sıvısının akışını yavaşlatabileceği ve bu sıvının yaşlanma ve hastalıklarla yakından ilişkili olduğu biliniyor. Bu yeni bulgular, büyük damar görüntülemesinde görülenlerle, yaşlanma ve Alzheimer hastalığında gözlemlenen mikro damar hasarı arasındaki eksik bağlantıyı sağladığı ifade ediliyor.
Bu önemli çalışma, saygın bir bilim dergisinde yayımlandı.